|
Ist mir egal…*
Alman Federal Meclis'inde çıkmış olan karara “
ne kadar ciddiye almalıyız sorusu ayrı bir tartışma konusu. Önce işin Almanya ayağına bir bakalım.


Bu kararı Federal Meclis'e taşıyan kişi de Türk asıllı bir Alman milletvekili Cem Özdemir. Bugünlerde yerinin tehlikede olduğunu, yeni söylem ve bir çıkış arayışıyla bunu yaptığını söyleyenler var. Cem Özdemir; “

Ben tercihimi yaptım. (O dönemde) Alman diplomatları olan bitenleri takip etti. O zamanki Türkiye'de görev yapanlar bunları söyledi; 'bir soykırım oluyor, insanlar yurdundan oluyorlar, Suriye'de çöle gönderiliyorlar, bunu engelleyelim' dediler. Ama Alman hükümeti, yani Reich hükümeti o tarihte 'asla müdahale etmeyin, Osmanlı İmparatorluğu ortağımızdı, silah kardeşimizdi, dolayısıyla Ermenilerin başına ne gelirse gelsin bizim için önemsiz.' Böyle bir açıklama yapıldı. Dolayısıyla burada bizim de omuzlarımıza suç yüklenmekte, bir görev düşmekte…”

Bu açıklamayı okurken Talat Paşa'nın Berlin'de bir Ermeni tarafından katledişi aklıma geldi. Acaba ona dair bir fikri var mı?



Her partiden Alman politikacının dili ortak. SPD milletvekili Nietan;

“Karar ilk planda Alman meclisinin ve Alman milletinin kendi tarihinin sorumluluğuna sahip çıktığını gösteriyor. Çünkü o dönemde Osmanlı İmparatorluğunun müttefiki idik.”


Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılanların tarihi sorumluluğuna sahip çıkmak

”... Nereden baksanız absürt değil mi?.. Bir ülke bir cihan savaşı döneminde müttefiklerinin ordusunu yönetirken başa gelen binlerce baladan hiçbir şeye sahip çıkmıyor da buna sahip çıkıyor. Sahiden akla ziyan!



“Ist mir egal” deyip bu hamlenin Alman siyasetinde karşılığına bakmak lazım.



Merkel, mülteci meselesiyle kaybettiği itibarını toplamaya, aşırı sağ AFD partisinin yükselişine mani olmaya çalışıyor. Parti içi kaymaların konuşulduğu bir dönemde önlem alıyor. Bu karar Almanya'da merkez partilerin hepsinin artık sağa kaydıklarının sinyalini de veriyor. Korku ve öfke tohumlarını kışkırtan bir stratejiyi onaylıyor. Almanya'da futbol oynayan babası Ganalı, annesi Alman, Berlin'de doğmuş büyümüş bir futbolcu olan Boateng'ı bile “yabancı” gören bir zihniyete kapı açıyor. Boateng için “komşu olmak istemeyiZ” açıklaması yapan AFD genel başkan yardımcısı Alexandre Gauland'ın ruh halinin etkisi ülkeyi sarmış durumda.



Almanya'da bugünlerde en çok konuşulan şeylerden birisi mülteci kriziyle ilintili olarak Türkiye, diğeri de AFD… Almanya, kendi milli kimliğini güçlendirmek için düşmanını bu sefer kendi içinden değil dışından üretti. AFD vakası Alman siyasetine iz vuracağa benziyor. Merkel ya onların söylemine de sahip çıkıp kazanacak ya da gidecek. Çünkü kendi partisi oy kaybediyor, AFD yükseliyor. AFD başka şeyler de yapıyor. Mültecilere yardım eden kiliseleri boykot ediyor. Yardım gönüllülüğü adı altında mültecilerin sırtından para kazandıklarını iddia ediyor. (AFD ayrıca kadın haklarına da karşı bir parti. Bunu bugün katıldığım bir toplantıdaki Alman konuşmacıdan öğrendim.)



Almanya, Türkiye'nin tepkisini satın almış durumda. Bu tepkiye hazırlıklı.



Öyleyse tam tersini yapıp “ist mir egal” deyip geçmekte fayda var...



SOYKIRIMI DEĞERLENDİREN TİCARET OLMASIN…


Bu noktada Alev Alatlı'nın Orhan Pamuk'a yazdığı bir mektuptan yaptığım alıntıyla bitirmek istiyorum.



“ ….. Başbakan Erdoğan, 173 yıldır kesintisiz hizmet veren Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Müzesinin açılışını yaptı. Müzenin en kıymetli parçası Sultan İkinci Mahmut'un Ermeni Hastanesinin açılmasına izin veren 1832 tarihli fermanı ve tuğrasıydı. İkinci Mahmut, imparatorluğun bu en uzun yüzyılında Üçüncü Selim'in öldürülüşünü, 1809 Rus harbini, 1821'de Yunanistan'ın kopuşunu, 1826 Yeniçeri isyanını, 1826 büyük İstanbul yangınını, 1827'de elli yedi gemi, sekiz bin askerin kaybı ile sonuçlanan Navarin baskınını, 1828'de Tekirdağ'a inen Kazak atlılarını, 1830'da Fransızların Cezayir'i işgalini, 1832 Mısır ordusunun Konya'ya girişini yaşamış bir adam, paha biçilmez fermanını muhafaza eden, İstanbul Ermeni cemaatidir. Cemaatin ileri gelenlerinden Bedros Şirinoğlu'nun Başbakanın yanında durmuş fermana bakarkenki yüz ifadesi, dilinden düşürmediğini yakından bildiğim “Biz bu ülkenin çocuklarıyız” beyanı, tarihlerinin izini İsa'dan önce altıncı yüzyıla süren kadim bir halkın

kör öfkeden, üstenci hümanizmadan, aklın kurgusundan

arınmış engin dünya görüşünün hülâsası gibidir: “Genocide” gibi ekonomik ve siyasi çıkarların şekillendirdiği tarih yorumlarına sarılmayacak kadar deneyimli, dayatılan “konjonktürel resmi tarih”e karşı durabilecek kadar haysiyetli, kendi alternatif tarihlerine sahip çıkabilecek kadar güçlü ve onurlu insanların yaşanan gerçekliğe odaklanan, insanoğlunun fıtratındaki temel iyiliği ululayan, masumiyeti hor görmeyen, trajedilere takılıp kalmayan, coşkuyla, umutla, haysiyetle yoğrulmuş yaklaşımları. “Saroyanesque” Bu mektubun muhatabı bir yazar. William Saroyan da öyle… Ermeni ulusunun yetiştirdiği uluslararası standartlarda en büyük yazar olan Saroyan'ın iki düzine dile çevrilmiş, satışları milyonları bulmuş altmışı aşkın kitabı, “Tarihi sona ermiş, savaşları yapılmış ve kaybedilmiş, müesseseleri unufak dökülmüş, edebiyatı okunmayan, müziği duyulmayan, duaları artık kabul edilmeyen, önemsiz insanlardan oluşan bir ırk” dediği halkının sesi olur. Bu kadim kavmin kültürünü, güzelliklerini uluslararası camiaya tanıtır. Baba Saroyan, yoksul bir göçmendir; 1911'de öldüğünde William ve kardeşleri yetimhaneye verilirler. On beş yaşında okulu bırakmak zorunda kaldığında, ABD, 1929 ekonomik krizinin eşiğindedir. Açlık sınırında bir yaşam sürdürmesine rağmen 1939'da Amerika'nın “nobeli” sayılan Pulitzer Prize ödülünü “sanatı değerlendiren ticaret olmamalı” gerekçesiyle reddeder; uluslararası edebiyat dünyasında “Saroyanesque” dedikleri, yaşam sever, empresyonist, maddeye burun kıvıran dünya görüşüdür.”



*Umurumda değil

#Soykırım tasarısı
#Alman Federal Meclisi
#Cem Özdemir
#Osmanlı İmparatorluğu
#Alev Alatlı
8 yıl önce
Ist mir egal…*
İş nerede, işçi nerede?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!