|
Hangi Ergenekon
FETÖ kumpası nedeniyle hukuken bittiği varsayılan Ergenekon davasında enteresan hukuki gelişmeler yaşanıyor. Asrın Kumpası olarak nitelendirilen davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16 Dairesi yerel mahkemenin kararını hem esastan hem de usulden bozmuştu.Davaya bakan yerel mahkeme Ergenekon’dan yargılanan sanıklar ve vekillerinin toptan beraat kararı beklentilerini boşa çıkararak yargılamanın devam edeceğinin sinyallerini veren kararlara imza atmıştı. Ulusal medyada ise karara karşı ilginç tepkiler içeren köşe yazıları yer aldı. Habertürk yazarı Sayın Alçı Ergenekon ve Balyoz sanıkları arasında az da olsa suçluların da olduğunu ancak bu davaların FETÖ kumpasları nedeniyle çöktüğünü bu nedenle toptan beraat kararı verilmesini istiyor. Ancak Sayın Alçı’nın bu davanın sanıklarına duruşmalarda ne şekilde ifade vereceklerini de maddeler halinde sıralaması hakikaten samimi ve ilginç bir yaklaşım. Toplumsal uzlaşmayı hedeflediği de açık. Ancak yerel mahkeme bu önemli kararı verirken esas ve usul’den oluşan hataları düzeltmek mi istedi? Yoksa sanıklar arasında bulunan darbecilerin veya suçluların suç ve ceza ilişkisi ve norm’ları gereği aklanmalarının önünü mü kesmek istedi? Zira, Yargıtay’ın Ergenekon yoktur kararı 22 iddianameden oluşan davada
suçsuzların yanında suçluların da aklanmasına yol açmıştı.
Bu durum devletin üst yetkilileri olmak üzere kamu vicdanını tatmin etmemiş, bu karar eleştiri bombardımanına tutulmuştu. Burada sorulması gereken en önemli soru hangi Ergenekon’u kastettiğimiz olmalı diye düşünüyorum. Bir tarafta NATO’nun Gölge Ordularının Türkiye versiyonu olan eski Ergenekon’u mu, diğer tarafta FETÖ Kumpası için oluşturulan yeni Ergenekon’u mu? DEV-Sol tarafından 1991 yılında bir suikastla öldürülen emekli general Memduh Ünlütürk, Ergenekon’un 50'li yıllarda, Kıbrıs’taki Türk’leri korumak için Turgut Sunalp başta olmak üzere pek çok askerin katılımıyla kurulduğunu, 1960 sonrası Türkiye’ye taşındığını 1983’te faaliyetine son verildiğini emekli bir asker olan Mütercimler'e açıklamıştı. Ergenekon’un Kıbrıs’ta Türk’leri korumak için kurulduğu iddiası açık bir örtme ve teşvik amacına matuf bir psikolojik harp argümanı olduğu aşikar. NATO’nun Gölge Orduları Gladyo şebekelerinin NATO’ya üye ülkelerde siyasi iktidarların bilgisi dışında asker ve istihbarat birimleri içinde Amerika çıkarlarını koruma amacıyla kurulduğunu biliyoruz. Türkiye’de Ergenekon ile ilgili olarak ortaya çıkan deliller İtalya’daki Gladyo yapılanması üzerinden NATO’nun gölge ordularına işaret ediyor. Gladyo şebekeleri ile Ergenekon arasında stratejik benzerlikler neredeyse birbirinin tıpatıp aynısı. 1971 Muhtırası veya darbesinde, sağcı ve solcuların bir merkezden idare edildiği, A ilinde sağ’ın kullandığı silahların B ilinde solculara verildiği tespit edilmişti. Bu durum Gladyo şebekelerinin ‘Gerilim Stratejisi’nin açık bir işaretiydi.

NATO üyesi ülkelerde kurulan bu gizli ve gölge ordular, kurulduğu ülkelerde o ülkelerin milli isimlerini aldılar. Örneğin, Fransa’daki ismi Rüzgar Gülü’ydü, Almanya’da Anti Komünist Saldırı Birliği, İsviçre’de Gizli Müdafaa Örgütü, Hollanda’da Operasyon ve Keşif Örgütü, Yunanistan’da Şheepskin, Türkiye’de Ergenekon, İtalya’da Gladio. Türkiye’deki NATO’nun gizli ve gölge ordularının oluşturduğu illegal yapılanmaya Ergenekon ismi verilmesi, NATO’nun Gizli Koordinasyon Komitesi’nin şemsiyesi altında illegal faaliyetlerini sürdüren ABD ve İngiliz derin devletlerinin ve bunlarla irtibatlı Türkiye derin devletinin müşterek kararı ile olmuştu. Bu durum bir strateji olarak benimsenmiş, bu yapıların illegal faaliyetlerinin ortaya çıkması durumunda yıpranan asla NATO veya gizli ve gölge orduları olmamış; bu gizli ve gölge orduların faaliyet gösterdiği ülkelerde, NATO ile yapılan anlaşmalar kullanılarak yıpranan ülkelerin sızılan kurumları olmuştu. Türkiye’de Ergenekon terör örgütü ile ilgili yapılan operasyonlarda, bu operasyona Ergenekon isminin operasyonu yürüten polis veya savcılar tarafından koyulup koyulmadığı hususunda tartışmalar ve eleştiriler yaşanmıştı. Dönemin MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş de bu konuyu bir soru önergesi ile TBMM’ye taşıdı. Toplumun birçok kesiminde de Ergenekon’un Türk milletinin geçmişinde önemli ve milli bir destana konu olması ve bu ismin bir terör örgütüne verilerek yıpratılması, terör ile eşdeğer hale getirilmesi kaygısı çeşitli platformlarda ortaya koyuldu.

FETÖ’nün kurguladığı kumpas amaçlı Ergenekon operasyonlarının faaliyete geçme tarihi ve arka planı ise eski İstihbarat başkanı Sabri Uzun tarafından açıklanmıştı. Uzun’a göre önce 2001 daha sonra 2006 yıllarında halen FETÖ’den tutuklu şube müdürü Recep Güven, Kumpas Ergenekon soruşturmalarında göz altına alınacak kişileri içeren operasyon planı ve şemalarını kendisine iki kez onaylatmak istemiş, ancak kendisi inandırıcı olmadığı gerekçesiyle operasyon izni vermemişti.

Silivri’de Ergenekon davasına bakan mahkeme savcısının davanın önemli tanıklarına Ergenekon ismini hangi tarihte duydukları veya tespit ettikleri konusundaki zorlayıcı sorularının kumpasın açığa çıkmamasına yönelik olduğu aşikar. Ancak eski veya yeni Ergenekon’un arkasındaki azmettirici gücün NATO ve Amerika olması kumpas içinde kumpasa mı işaret ediyor ne dersiniz?

#FETÖ
#Kumpas
#Ergenekon
#NATO
7 yıl önce
Hangi Ergenekon
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Bunu da mı konuşmayalım, bu sefer de mi konuşmayalım?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?