NATO üyesi ülkelerde kurulan bu gizli ve gölge ordular, kurulduğu ülkelerde o ülkelerin milli isimlerini aldılar. Örneğin, Fransa’daki ismi Rüzgar Gülü’ydü, Almanya’da Anti Komünist Saldırı Birliği, İsviçre’de Gizli Müdafaa Örgütü, Hollanda’da Operasyon ve Keşif Örgütü, Yunanistan’da Şheepskin, Türkiye’de Ergenekon, İtalya’da Gladio. Türkiye’deki NATO’nun gizli ve gölge ordularının oluşturduğu illegal yapılanmaya Ergenekon ismi verilmesi, NATO’nun Gizli Koordinasyon Komitesi’nin şemsiyesi altında illegal faaliyetlerini sürdüren ABD ve İngiliz derin devletlerinin ve bunlarla irtibatlı Türkiye derin devletinin müşterek kararı ile olmuştu. Bu durum bir strateji olarak benimsenmiş, bu yapıların illegal faaliyetlerinin ortaya çıkması durumunda yıpranan asla NATO veya gizli ve gölge orduları olmamış; bu gizli ve gölge orduların faaliyet gösterdiği ülkelerde, NATO ile yapılan anlaşmalar kullanılarak yıpranan ülkelerin sızılan kurumları olmuştu. Türkiye’de Ergenekon terör örgütü ile ilgili yapılan operasyonlarda, bu operasyona Ergenekon isminin operasyonu yürüten polis veya savcılar tarafından koyulup koyulmadığı hususunda tartışmalar ve eleştiriler yaşanmıştı. Dönemin MHP Milletvekili Tuğrul Türkeş de bu konuyu bir soru önergesi ile TBMM’ye taşıdı. Toplumun birçok kesiminde de Ergenekon’un Türk milletinin geçmişinde önemli ve milli bir destana konu olması ve bu ismin bir terör örgütüne verilerek yıpratılması, terör ile eşdeğer hale getirilmesi kaygısı çeşitli platformlarda ortaya koyuldu.
FETÖ’nün kurguladığı kumpas amaçlı Ergenekon operasyonlarının faaliyete geçme tarihi ve arka planı ise eski İstihbarat başkanı Sabri Uzun tarafından açıklanmıştı. Uzun’a göre önce 2001 daha sonra 2006 yıllarında halen FETÖ’den tutuklu şube müdürü Recep Güven, Kumpas Ergenekon soruşturmalarında göz altına alınacak kişileri içeren operasyon planı ve şemalarını kendisine iki kez onaylatmak istemiş, ancak kendisi inandırıcı olmadığı gerekçesiyle operasyon izni vermemişti.
Silivri’de Ergenekon davasına bakan mahkeme savcısının davanın önemli tanıklarına Ergenekon ismini hangi tarihte duydukları veya tespit ettikleri konusundaki zorlayıcı sorularının kumpasın açığa çıkmamasına yönelik olduğu aşikar. Ancak eski veya yeni Ergenekon’un arkasındaki azmettirici gücün NATO ve Amerika olması kumpas içinde kumpasa mı işaret ediyor ne dersiniz?