|
Fıtrat farklılığını reddetmek fıtrata aykırı!

Fıtrat, Arapça “ilk yaratma, ilk varlık, varlığın ilk hali” manalarına gelmektedir . İbn Manzur, Lisânü'l-Arab’da , fıtratı "Allah Teâlâ'nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır.” şeklinde açıklamıştır.

Rum Suresi 30. ayette de
“O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
şeklinde geçen “fıtrat” kelimesini Elmalılı Hamdi Yazır şöyle tefsir ediyor:
“Fıtrat, ilk yaratmak demek olan den "masdar bina-i nevi" olarak yaratılışın ilk tarz ve şeklini ifade eder.
Fıtrat, hep hak ve hayra yönelik bir istikamet takip eder. Mesela insanın acıkması ve yemeye, içmeye meyletmesi, yaşamak için kendisine lazım veya faydalı yahut daha uygun olanı alma hikmeti içindir. Yoksa zehir yutmak veya kuru bir zevk uğruna israf ile midesini bozmak için değildir. O zaman fıtrat bozulmuş, sapıklığa düşülmüş olur. İnsanın, insan ruh ve zekasının, fıtratının aslı da Hakk'ı tanımak ve gerçek yaratanından başkasına kul olmamak içindir. İnsana ruh, yanlış duysun, şeytana uysun diye değil, gerçeği ve iyiliği duysun, aslını ve sonunda döneceği yeri ve ona karşı vazifesini bilsin diye verilmiştir. Nitekim fıtrat üzere giden veya fıtrata yakın olan temiz ruhlar yalanı, eğriliği, bilmez. Eğrilik meyli sonradan gelip geçici olarak kazanılan bir azmanlıktır.
Tefsircilerin çoğu fıtratı, gerçeği kabul ve anlama kâbiliyeti diye tefsir etmişlerdir.
Hz. Enes (r.a.)den rivayet edilen bir hadiste "Allah'ın, insanları üzerinde yarattığı fıtratı, Allah Teâlâ'nın dinidir." buyurulmuştur.
Bu durumda dinin iki ayağı vardır: Biri fıtrat, biri kazanç. Fıtrat sadece ilâhidir. Gerçek bir yöneliştir. Allah'ın emrini yerine getirerek Allah'a ermek için, hep Hakk'a doğru bir gidişi ifade eder. Kazanç, sübjektif ve objektif çeşitli şartlar içinde duygunun hareketleri, zihnin düşünceleriyle ilgili olduğundan fıtratın istikametine aykırı heveslere, zararlara, haksızlıklara, isyan ve şirke sürükleyebilir. Bundan koruyacak olan ise dindir. Bunun için buyuruluyor ki, dine hanif (Allah'ı bir kabul edici) olarak yüz tut, Allah'ın fıtratına sarıl. Allah'ın yaratmasını değiştiren yok, yahut Allah'ın yaratışına bedel bulunmaz. Bu cümlenin, inşa veya ihbar olarak birkaç mânâya ihtimali vardır: Yani Allah'ın asıl yaratışı olan fıtratı, gereğinin aksine giderek bozmaya, değiştirmeye kalkışmayın. Çünkü Allah'ın yaratışına bedel bulunmaz. Zayi ettiğiniz bir kabiliyeti hiçbir sanatla yerine koyamazsınız. Yahut Allah'ın yarattığı fıtratın aksine din uydurmaya, hüküm koymaya kalkışmayın. Siz mesela erkeği dişi, dişiyi erkek yapamazsınız.”

Kelimenin tanım ve İslam dini ile kazandığı anlam bu, gündelik yaşamımızda da yukarıda açıkladıklarımdan farklı bir manada kullanmıyoruz, hemen hemen aynı manada kullanıyoruz.

Yanlış anlaşılma ihtimalini göze alarak daha evvelki yazılarımda da naçizane savunduğum bir görüşüm vardır: Kelimeler mühimdir, eşitlik sihirli bir kelimedir ancak eşitlik her durumda adalet değildir, asl olan eşitlik değil adalettir ve eşitlik her durumda adaleti tesis etmez, yani eksik bir kelimedir. Buradan hareketle kazancın ancak adaletin tesis edildiği durumlarda elde edilebileceğine inanırım.

Geçtiğimiz günlerde Cumburbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir konuşmada bahsettiğim mühim vurguyu dile getirdi ve erkek ile kadının farklılığı konusundan bahsetti, “eşdeğer” olma gereğini vurguladı, farklılığın altını çizdi, nihayetinde adaletin tesisinin gerekliğiyle cümlelerini tamamladı. Aynı konuşmada kadınlar üzerinden, kadına yönelik çok olumlu cümleler de sarf etti. Ancak gelin görün ki, bazı kesimler bu sözleri çarpıttı, yabancı basın çarpıttığı cümleleri manşetine çekti.
BBC: “Erdoğan Kadın ve erkek eşit değildir”; WASHINGTON POST: “Kadınlarla erkeklerin eşit olmadığını söyledi”; GUARDIAN: “Erdoğan: Kadın ve erkek eşit değildir”
başlıklarını seçti, yabancı basının Türkiye’deki uzantıları da bu yanlış başlıkları servis etmekte büyük maharet gösterdiler. Biz bu işlere şerbetliyiz…

Seküler dünyanın, Müslüman dindar dünyaya en temel eleştirisi kadın üzerinden yürür, kendi dünya görüşü ölçeğine kadını “meta” yapan bu anlayış, kadın mevzusunu İslam dünyasına yönelik bir savaş aracı olarak kullanır ve bunun üzerinden İslam’a yönelik haksız eleştiriler yapar, kısmen de başarılı olur.

Kadın ve erkeğin farklı olduğunu söylemek, kadınları erkekler tarafından ezilesi bir varlık haline getirmek değil bir doğrunun altını çizmektir: fiziksel olarak, ruhsal olarak, bu dünyada işleyeceğimiz eylemler bakımından, bu dünyayı algılama ve yorumlama noktasında… evet farklıyız ancak bu farklılık bir üstünlük yahut bir savaş aracı değildir. Bu farklılık bir realitedir, bu farklılığa bakılarak, yani farklılıklar göz önünde bulundurularak bir adalet mekanizması işletilmelidir. Bunu söylemek kadın-erkek eşit değildir demek değil tam aksi farklıdır o nedenle adalet tesis edilmelidir demektir. Cumhurbaşkanının sözlerini çarpıtanlar dünyadaki iki temel ırk; kadın ve erkek arasındaki farklılığı bir savaş aracı olarak kullanıyor. Bundan müteşekkil bir algı oluşturuyor, bu algının yanlışlığına dikkat çekmek gerekiyor.

Bu tip manşetler ile ve bu tip çarpıtmalar ile Cumhurbaşkanı’nın sözlerini bilinçli olarak yanlış servis eden yerli ve yabancı basına, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda kadın ve çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık yasasının Ak Parti eliyle çıkarıldığını hatırlatmak gerekiyor.

Fıtratın farklılığını reddetmek, yani ve kadın ile erkeğin farklı olduğu gerçeğini inkar etmek, bir realiteyi art niyet uğuruna yok saymaktır, bu ise insanın iyiliğe meyilli saf fıtratına aykırıdır, fıtratlarımızdan uzaklaştığımız ölçüde doğru ve adil olandan uzaklaştığımız düşünülürse bir adaletsizliğe daha imza atmadan fıtratımız dışına çıkmadan, kendimizi olduğumuz şey üzerine bırakarak, bir adalet tesis edebiliriz. Unutmamalı, tesis edemediğimiz adalet, bozduğumuz fıtratlarımızın ürünüdür.

#cemile bayraktar
#cemile bayraktar yazı
#yeni şafak yazar
9 yıl önce
Fıtrat farklılığını reddetmek fıtrata aykırı!
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık