|
Gezici nefretini kaç Berkin durdurur?

Gezi ruhunu anlayın…

Gezi eylemcilerini dinleyin…

Gezi’nin anlatmak istediklerini çözmeye çalışın….

Gezi ruhu bu değil…

Tüm bu ifadeleri dikkate aldım, ciddiye aldım, Gezi’ye dikkat kesildim.

Sonuç?

Elinde molotof, elinde taş, dilinde küfür, tehdit, şiddete dayalı ve gayrı meşru talepleri olan ve yalana dayalı haberler paylaşan bir gruptan başka bir şey göremedim, gören var ise buradayım, buyursun göstersin.

Gezi ruhunun sol menşeili olduğunu söyleyebiliriz. Sol ise Türkiye özelinde, kendisine yapılan şiddeti -bakınız 12 Eylül- bir propaganda aracı olarak kullanıp aynı zamanda bu yanlış olduğunu düşündüğüm şiddeti doğal olarak lanetler, faşist olarak niteler. Ancak aynı sol, kendi nefretini ve şiddetini meşru görür, direniş olarak tanımlar. Burada ortaya çıkan sonuç; solun düşünsel olarak kendinde şiddeti meşru bir hakmış gibi görmesinden kaynaklanıyor, Gezi’de de gördüğümüz üzere…

Gezi günlerinde kaybettiğimiz Berkin Elvan’ın ölüm yıldönümüne geldiğimizde, birinci Gezi çıkartmasından umduğunu bulamayan, şiddet eylemlerine teşne bir grubun yeniden sokak eylemleri çağrısında bulunduğuna şahit olduk.

İkinci Gezi kalkışması, Gezi eylemcilerinin halen gayrı meşru ve şiddete dayalı girişimleri desteklediğini, bunlardan medet umduğunu gösteriyordu.

Gezi’ye destek vermeyen kesim, sık sık Gezi’yi anlamamakla itham edildi, burada soru şu Gezi acaba kendini anladı mı? Yahut Gezi eylemcileri, bu tip şiddet eylemleri barındıran –Dolmabahçe’ye doğru yakıp yıkarak ilerleyen yürüyüşlerini hatırlayın- tavırlarının bir karşılığı olmadığını anladı mı?

Hiç sanmıyorum. Eğer tuttukları yolun ve o yolun usulünün yanlış olduğunu anlasalardı, alternatif bir yol tercihine girişirlerdi. Demek ki, Gezi eylemcileri de mevcut zemini ve hatta kendilerini anlayabilmiş değiller.

Gezi eylemleri üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçti, o zamandan bu zamana Gezi eylemcilerine Paralel elemanlardan dolaylı destek geldi, bundan medet uman yani bir başka gayrı meşru yoldan medet uman Geziciler, Paralel elemanlara görevi devrederek dinlenceye çekildiler. Ancak Paralel elemanların akıbetleri de Gezi zihniyetinin uğradığı karşılıksız sona uğrayınca Geziciler bu kez Berkin Elvan üzerinden teyakkuz hali edindiler.

Berkin Elvan’ı kaybettiğimiz günün yıldönümünde Berkin’i andığını iddia eden bir grup yine şiddet eylemlerine başvurdu. Molotof kokteylli eylemciler MOBESE kameralarını da sökmeye çalıştı.

Peki, bu şiddet eylemleri sırasında hiç arzu etmediğimiz bir sonuç ortaya çıksaydı, Berkin gibi bir genci daha kaybetseydik ne olacaktı?

Berkin geri mi gelecekti, Gezi amacına mı ulaşacaktı, yahut Gezi kendini mi anlatacaktı…

Olacak olan şuydu: Kan dökülecekti, geride acı bir aile kalacaktı, sokak eylemleri artacaktı, ikinci Gezi kalkışmasına güya meşru bir zemin hazırlanmış olacaktı ki bu da yeni kayıpları doğuracaktı…

Tüm bu sonuçlara bakınca gördüğümüz, geçen iki yıldan fazla bir zaman zarfı içerisinde Gezi’nin de hiçbir çıkarımda bulunamamış olmasıdır.

Mütemadiyen Gezi’ye bakmayı salık veren anlayışın, bir süre kendi içine dönüp kendine bakması gerek zira mevcut haliyle Gezi kendine bakmaktan aciz. Şiddet ile var olan, şiddetin devamlılığını asıl kabul eden, küfrü bir araç olarak kabul eden bu anlayış, bu usul ile bir yere varamayacağını ve toplumsal olarak kutuplaşmayı tetiklediğini fark edemiyor.

Gezi’ye baktığımızda nefret, şiddet ve küfrü görüyorsak, bunun müsebbibi de Gezi eylemcileridir. Görüntülerinde şiddet, nefret ve küfür dışında bir realite olsaydı görmemek mümkün olmazdı.

Gezi nefretini kaç Berkin acısı daha durdurur bilmiyorum ama şu haliyle Gezi zihniyeti, yeni Berkinlerin olmasını arzu eden niyetlerle yürüyor ve kaybetmeyi kendi eliyle garanti ediyor.

#gezi parkı
#gösteri
#berkin elvan
9 yıl önce
Gezici nefretini kaç Berkin durdurur?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!