|
İffetli kadınlara zina iftirası atmak ve İfk hadisesi

Geçtiğimiz günlerde Atatürk'ün annesi üzerinden konuşulan çirkin ifadelere şahit olduk, bununla birlikte toplumda bir takım çirkin küfürlerin kullanıldığını ve bunların arka planda bir kadına zina iftirası manası da taşıdığını biliyoruz, iftira ve daha özel manada zina iftirası gerçekten büyük bir zulüm ve bu konuda kişilere ve topluma büyük bir vebal yüklenmekte. Maalesef bu tip konularda yeterli hassasiyet olmadığını görüyor ve bu nedenle kederleniyorum ancak mevzuya dikkat çekmek gereğine de inanıyorum, sonuç olarak mevcuttaki yanlış tutumu engellemek açısından İfk Hadisesi üzerinden bu konuyu incelemeyi gerekli gördüm, kaynaklardan yola çıkarak, çirkin tutumun ne denli büyük bir vebal olduğunu ifade etmeye çalışayım...



İfk Hadisesi, Hz. Peygamber (SAV)'in eşlerinden Hz. Aişe'nin Beni Mustalik Gazvesi dönüşünde, kaybettiği gerdanlığını ararken kervanı kaçırması, sonradan kervana katılması üzerine Hz. Aişe'ye zina iftirası atılmasını anlatan hadisedir.



Konu Kur'ân-ı Kerim'de özel isimlere hasredilmeden işlenmiştir lâkin Nûr Sûresi 11. ve 17 âyetlerinin ifk olayı üzerine nâzil olduğu ittifakla kabul edilmiştir.



Âyetler, iftira durumunda Müslümanların takınması gereken tutum, müfterinin dünya ve ahirette hak ettiği ceza üzerinde durmaktadır.



İfk, yalan ve iftiradan daha ileri olan şeydir. Çünkü "ifk" kelimesi sözlükte; herhangi bir şeyin hakikatini çevirip olduğundan başka göstermeye çalışmaktır şeklinde geçer. Râzî de âyetin bu bölümünü açıklarken şöyle demektedir: "Allah Teâlâ bu yalanı, "ifk" diye isimlendirmiştir. Çünkü Hz.Âişe'nin bilinen hali şu sebeplerden ötürü bu ifk ile taban tabana zıttır."



Belirtilmesi gereken önemli husus, sûrenin ilk âyetlerinde “zina yapanların durumu, zina iftirası atanların durumu, 4 şahit gerektiği, karı-koca arasındaki zina iftirası, lian” gibi konuların işlendiğidir. Teorik olarak konuşulan bu meseleler, ilerleyen âyetlerde pratik bir şekilde, yaşanmış bir vakıadan yola çıkarak ele alınmıştır.



Zina, ehemmiyet verilmeyecek bir konu değildir, önemsiz bulunabilecek bir durum değildir, Allah, konunun önemini vurguyla ifade etmiştir. Konunun ne denli mühim olduğu en spesifik örnek olan Hz. Peygamber (SAV) ve zevcesi Hz. Âişe üzerinden ele alınmasıyla da ortaya çıkmıştır.



İfk Hadisesi sonrası, konu Mekke toplumu tarafından konuşulmuştur, bunun akabinde âyetler, kişiler değil toplumsal olarak ifade edilmiştir, konuyu konuşanlar “içinizden bir grup” olarak ifade edilmiştir.



İfk Hadisesi üzerine nâzil olan âyetlerde, zina gibi bir iftira haberinin geldiği kişilerin ve toplumun nasıl davranması gerektiği sırasıyla şöyle ifade edilmiştir:



1. Bunun bir iftira olduğunu söylemeliydiniz.



2. Şahit getirin, aksi halde siz yalancılarsınız.



3. Bilmediğinizi hem konuşuyor, hem de yayıyorsunuz, bunu basit sanıyorsunuz ancak bu Allah katında büyük bir günahtır.



4. Zina iftirasını çok basit ele alıyorsunuz ancak Allah katında o büyük bir günahtır.



5. Tekrarla; bunu işittiğinizde iftiradır demeliydiniz.



Kur'ân'ın bir zulüm karşısında terbiye metodu, müminlerin nasıl davranması gerektiği bahsi geçen olayda ortaya çıkmaktadır. Zaten, 17. âyet Allah'ın müminlere bu konuda öğüt verdiğini ifade etmektedir.



Zina iftirası gibi ithamlar, sadece muhatabını değil, muhatabın âilesini, toplumu da bağlayan, rahatsız eden ithamlardır. Nitekim, toplumu, toplumun sahip olduğu İslâmî değerleri hedef alanlar, münafıklar hedef aldıkları kişiden başlayarak, âile ve sonrasında toplumu da hedef alan bir yıkıma niyetlenmişlerdir. Zina iftirası, hem gerçeği örttüğü, hem sûi zannı doğurduğu, hem de gerçeğin tam aksini iddia ettiği için yaralayıcıdır. Bu nedenle bu iftirada bulunanın dünyevi cezası kendisine kazif haddi uygulanması -ki İfk iftirasına düşenler kazif cezası almıştır- ve ebediyen şahitliğinin kabul edilmemesi iken, ahiretteki cezası cehennemdir.



Âyetlerde genel olarak; Kur'ân'ın zulüm, çirkin bir ifade, iftira, zina iftirası gibi tutumlar karşısındaki terbiye metodu, müminlerin nasıl davranması gerektiğine dair nâzil olan âyetlerin, Allah'ın kullarına bir lütfu olduğu da ifade edilmiştir.



Bir köşe olması nedeniyle, daha kapsamlı bir çalışmanın özet niteliğindeki halini buraya aktarmak durumunda kaldım, şu özet dahi konunun ne denli ehemmiyetli olduğunu anlatabiliyor.



Toplumda kadından başlayarak, âile ve toplumu ilgilendiren, ahlâki temeli olan suçlar maalesef yer yer kişi ve kurumlara göre değerlendiriyor, herkes "kendine yakın olanın" izzetini düşünüyor, zulüm kendini bulmadıkça izlemekle yetiniyor yahut iftira ve ahlâki yıkım oluşturan kişi kendi cephesindeyse utanmadan savunmaya bile girişebiliyor, Allah'a şükür bu zilletten beriyiz, oraya buraya racon kesenlerden beriyiz, erkeklerin ağzından kadınlara yönelik söylenen iğrenç ifadeleri savunanlardan beriyiz, bunlardan beri olmamız böyle durumlarda konuşmamızı da gerekli kılıyor. Bu tarz çirkinlikleri medya içerisindeki bir klik ve FETÖ tarafından yaşamış, kalbi çok kırık bir kadın olarak, bu yıkımı imara çevirmek için en mutedil şekilde ifade etmek zorundayım, bu kendimize de, "aman sana ne, hiç konuşma" diyenlere de, aman ağzımın tadı bozulmasın diye izleyenlere de, bu topluma da bu toplumun sorumluluğunu yüklenmiş bireyler olarak borcumuzdur, o borcu ödemek zorundayız.

#İfk hadisesi
#İffet
#İftira
#Hz. Aişe
7 yıl önce
İffetli kadınlara zina iftirası atmak ve İfk hadisesi
Haremlik-selamlık ve kumar
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
100. yıl marşı mı şarkısı mı?
“Almanlar et başında”