|
Yılmaz"ın şahsında temsilcilerin kaybolan güveninin testi

Mesut Yılmaz''ın geçen çarşamba günü parti grubunda yaptığı ve genel hatlarıyla demokratikleşme, demokratikleşmenin önündeki engeller, çelişkiler, sorunlar ile AB üyeliği süreci konularında odaklanan konuşmasının medya organlarında fazla ilgi görmemesi şaşırtıcı değil mi?

Mesut Yılmaz''ı değerlendirecek bir gözlemci için işin ne kadar zor olduğu ortada. Bu zorluk sadece Yılmaz ile kalsa gene iyi, aynı zorluk kendi dönemindeki Anavatan Partisi için de söz konusudur. Bu partiyi kurulduğu tarihten bu yana bir süreç içerisinde değerlendirdiğimizde son derece keskin zikzaklarla karşı karşıya geliyoruz. Özal dönemi ile Yılmaz dönemi birbirinden farklı olduğu gibi Yılmaz dönemi de kendi içinde farklılaşmaktadır. Mesela iktidardaki Anap ile muhalefetteki Anap birbirinden oldukça farklı.

Mesut Yılmaz aklandı mı?

Geçen hafta sadece Yılmaz için değil Anavatan için de bir dönüm noktası idi. Yılmaz hakkında Meclis''te kurulan soruşturma komisyonlarının raporlarının Genel Kurul''da görüşülmesi, elbette partiyi de etkiliyordu. Konu her ne kadar hükümet üyesi partiler arasında bir krize yol açmışsa da Meclis''te Yılmaz''ın Yüce Divan''a sevki yönünde karar çıkacağını hiç kimse beklemiyordu ve neticede de öyle oldu. Komisyonların bu yönde tavsiyeleri gerekli sayıda oyu Genel Kurul''da toplayamadığından Sayın Yılmaz aklanmış oldu!

Kamu oyu da farklı bir şey beklemiyordu. Soruşturma komisyonlarının kurulmasının ve burada belli yönde karar alınmasının nasıl asıl mecrasından koparılarak başka maksatlara alet edildiğini herkes ayan beyan seyretmektedir. Bu süreçte hem soruşturmaya muhatap olanlar hem de soruşturmayı belli siyasi hedeflerin realize edilmesine alet edenler giderek güven kaybetmekte, toplum temsil kurumlarından umudunu ve ilgisini kesmektedir. Ne lehte, ne de aleyhte oy kullananlar asasında soruşturma konusu hakkında objektif bir tavır takınmış değildirler; her iki taraf da soruşturma konusunu aşan başka hesapları devreye sokarak oy kullanmaktadır.

Temsil kurumlarından öte temsilcilerin kendileri güven kaybetmektedirler

Bu ve bunun gibi pek çok gelişmede ortaya çıktığı gibi temsil kurumları kendilerinden beklenen rollerini oynayamadıklarından güven kaybetmekte, hatta zaman zaman varlığı anlamsız hale bile gelmektedirler. Ne var ki gözden kaçan bir önemli husus var, o da temsil kurumlarından önce temsilcilerin kendilerinin güven kaybettikleridir.

Mesut Yılmaz''ın parti grubundaki konuşması, siyasi açıdan bir tür manifesto niteliğinde idi. Aslında pek çok kişinin tahmin ettiği, hissettiği bir gerçekliğin çarpıcı kelime ve cümlelerle ifadesiydi. Özellikle 28 Şubat süreci ile izlenen politikalara yaptığı vurgu, çelişkilere çektiği dikkat, taşıdığı kaygıları ortaya koyması gerçekten önemliydi.

Aslında bu tür konuşmaları Yılmaz ilk yapıyor değil. Daha önce de muhtelif tarihlerde ve değişik maksatlarla benzer konuşmalar yapmıştı. Bu konuşmaları bazen sert tepki almış, bazen alkışlanmış, bazen de geçiştirilmişti. Bu son konuşması içerik ve vurgu açısından daha da önemliydi.

Ama basında gerektiği ilgiyi görmedi. Ne büyük gazeteler, ne de televizyonlar fazla bir yer ayırmadılar. Burada iki tavır söz konusu: biri böyle bir konuşmanın seyircilere, okurlara ulaştırılması istenmediğinden görmezlikten gelindi ve unutulması tercih edildi. İkincisi ise konuşmayı yapan Yılmaz''ın bu tür konuşmalarının bir anlamının olmadığıdır.

Bir bakıma söylenenden çok söyleyene bakılmış ve Yılmaz''ın iyice yiten güveni dolayısıyla onun söyledikleri önemsenmemiştir. Yılmaz ne söylerse söylesin, yarattığı güvensizlik dolayısıyla kimse söylediklerini ciddiye almamakta, önemsememektedir.

Bu durumun sadece Yılmaz için varit olduğunu söylemek eksik tespit olur. Aslında bu sorun siyasetin temel sorunlarından biri olarak görülmektedir. Bir ülke düşünün ki halk kendi temsilcilerine hiç güvenmemektedir! Peki neden bu kişileri kendi temsilcisi olarak seçmektedir?

٪d سنوات قبل
Yılmaz"ın şahsında temsilcilerin kaybolan güveninin testi
Nar, domates, elektrik, yol, Polat Alemdar…
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii
19 Mayıs’a 10 gün kala…
Uluslararası doğrudan yatırımları çekmek
Enflasyon, döviz kuru beklentileri ve CDS