Özellikle kriz sonrası merkez bankalarının bir kısmı krizin etkilerini hafifletme adına yeni sorumluluklar üstlenirken, bazı merkez bankaları alışılagelmiş bir şekilde enflasyon hedeflemesinden vazgeçmedi.
Merkez bankalarında görülen bu iki farklı yaklaşım, sonuçları açısından yeni bir tartışmayı da başlatmış oldu. Başta
Öyle ki, bu çaba zaman zaman hükümetlerin bile önüne geçti.
Makro ihtiyati tedbirler ve finansal istikrar gibi konularda aktif rol üstlendi bu merkez bankaları. Krizin etkisini azaltmak ve ekonomideki kötü gidişatı durdurmak için, ellerindeki araçları kullanarak ekonomi politikasına destek verdiler.
Bugün ABD, küresel krizden çok daha fazla negatif etkilenecekken, bu negatif etkiyi azaltan başlıca aktör, FED'dir. Aksine, yalnızca enflasyon hedeflemesini öncelik haline getiren ülkeler ise, krizin etkisini daha fazla yaşadılar.
Bu yüzden, son dönemde gündemdeki yerini koruyan
sorusu yalnızca Türkiye ekonomisine özgü değil. Ülkeleri küresel ekonominin risklerine karşı hazırlıklı hale getirecek, negatif etkilenmeyi en aza indirgeyecek uygulamalar için merkez bankası gibi güçlü bir aktör, tabi ki tartışılacaktır.
Bu tartışmaya Türkiye özelinde bakacak olursak;
denilmektedir. Bu ifadeye göre, TCMB sadece enflasyon hedeflemesine odaklanmalıdır. Dolayısıyla, tek bir amacı olan kurumdan da bu hedefi gerçekleştirmesi beklenmektedir.
Başçı döneminde Merkez Bankası, enflasyon hedefi için faiz aracını kullandı ve piyasa beklentilerinin aksine yüksek bir faiz oranı uyguladı. Şimdi ise yeni dönemle birlikte piyasalara yakın bir politika uygulayacağı bekleniyor. Tabi burada, enflasyondaki azalış trendinin devam etmesinin de payı yüksek. Enflasyon düştükçe, faiz oranlarının düşürüleceği beklentisi artıyor.
Bu konuda küresel ekonomik şartların da olumlu katkı verdiğini söyleyebiliriz. Bir yanda ABD Merkez Bankası'nın faiz artırma konusunda erteleme kararı var. Aynı zamanda jeopolitik riskler de kısmen azalıyor. Son aylarda ülkeye sermaye girişleri artarken, kurlardaki hareketliliğin de azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla, enflasyonun aşağı yönlü seyri devam edecektir.
Tüm göstergeler olumlu bir seyir izlerken, iki aydır Merkez Bankası'nın verdiği faiz indirim kararının bu ay da devam edeceği beklenmektedir. Ancak
Bunun için, bankaların da sürece katılmaları elzem.
İşletmelerin kullandığı ticari krediler incelendiğinde, kredi faizlerinin maliyetinin yarısı bankaların topladığı vadesi ve vadeli mevduattan oluşuyorsa,
ıklar gibi kalemle
Bu nedenle,
Diğer taraftan, kredi kullanım maliyetlerinin düşmesi nedeniyle maliyetin de azalması, enflasyon oranında da bir azalmaya sebep olacaktır.
Dolayısıyla, hem faizlerin düşmesi hem de enflasyonun düşmesi yalnızca Merkez Bankası'ndan beklenilemez. Bu dönemde,
süreçte yer alması gerekiyor.
Böylelikle TCMB, üstleneceği yeni fonksiyonlarla hem güçlenecek hem de tartışmaların merkezinde olmayacaktır.