|
Türkiye ekonomisinin cari açık ile imtihanı
Son yıllarda ekonominin
en önemli yapısal problemlerinden birini
yüksek cari açık oluşturuyor. Cari açık, belli bir dönemde ülkenin
döviz giderleri döviz gelirlerinden daha fazla olduğunda ortaya çıkar.

Ülkenin döviz gelirleri ihracat, turizm, taşımacılık gelirleri gibi gelirlerden oluşurken; ithalat harcamaları, vatandaşlarımızın yurtdışındaki harcamaları, dış borç faiz ödemeleri gibi harcamalar da döviz giderleri olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye ekonomisinde cari açık, ağırlıklı olarak ithalatın ihracattan fazla olmasıyla
ortaya çıkar. Cari işlemler açığının büyümesiyle ekonominin dış finansman ihtiyacı artar ve borç baskısı oluşur. Bu da
başta kur, enflasyon ve faiz olmak üzere birçok makroekonomik göstergeyi olumsuz etkiler.
Geçen yıl ağustos ayında yaşanan kur hareketliliğinin enflasyon ve faizler üzerinde nasıl hızlı etki yaptığını açık bir şekilde gördük.
CARİ AÇIK NE DURUMDA?
Geçen yıl Eylül ayında uygulanmaya konulan
Yeni Ekonomi Programı
ile ekonomide dengelenme kapsamında, cari açığın ekonomiye yönelik bir tehdit olmaması için
düşük cari açık ve düşük büyüme
politikası tercihi yapıldı.
Bu tedbirlerle 2017 yılında yüzde 7.4 olan ekonomik büyüme, 2018 yılında yüzde 2.6’ya gerilerken, 47 milyar dolar olan cari açık 27.6 milyar dolara
düştü. Ayrıca cari açığın GSYH içindeki payı 2017 yılında yüzde 5.5 iken 2018 yılında bu oran da yüzde 3.5’e geriledi.
Ocak 2018-Ocak 2019 dönemine, yani son 12 aylık cari açık miktarına bakıldığında ise bu cari açık rakamının 21 milyar dolara düştüğü görülmektedir. Dolayısıyla
önümüzdeki süreçte ekonomik büyümedeki yavaşlamanın cari açığı daha da düşürmesi
bekleniyor.
Bu rakamlar Türkiye’de
ekonomik büyüme artıkça cari açığın arttığını, ekonomik büyüme düştüğünde cari açığın azaldığını göstermekte.
CARİ AÇIK EKONOMİK BÜYÜME İKİLEMİ
Türkiye ekonomisinin son yıllarda gösterdiği yüksek büyüme performansı, yüksek cari açığı da beraberinde getirdi. 2011 yılında gerçekleşen yüzde 8.5 oranındaki yüksek ekonomik büyümenin ardından cari açığın GSYH içindeki payının yüzde 10’a dayanmasıyla,
2012 yılında cari açığın düşürülmesi için düşük büyüme politikası tercihi yapılmıştı.

Bu politika ile 2012 yılında ekonomik büyüme yüzde 2.2 olurken cari açığın GSYH içindeki payı yüzde 6’lara kadar düşmüştü.

Yapısal olarak ekonomik büyümenin artığı dönemlerde, cari açığın sonucu olarak döviz açığı yani dış finansman ihtiyacı artıyor.
Dış borçlanma için dış koşullar uygun olduğunda cari açığı finanse etmek kolay ve çok maliyetli olmayabilir. Ancak, dış borçlanmada faizler yüksek olduğunda ya da borçlanmada zorluklarla karşılaşıldığında, mevcut kazanımların devamı için ekonomik büyümeden vazgeçilmesi bir zorunluluk haline geliyor.
Bu vazgeçme bazen
çok düşük ekonomik büyüme oranı bazen de negatif büyüme oranı
anlamına gelmekte.
Dolayısıyla cari açık, Türkiye’nin yüksek büyüme, yüksek GSYH rakamlarına ulaşmasının önünde büyük bir engel olarak durmaktadır.
Yani girdi eksikliği gibi bir kısıt görevini görmekte.
Bu da Türkiye’nin üretim kapasitesini kullanmasını sağlayacak
sürdürülebilir büyümeyi
gerçekleştirmek için
sürdürülebilir cari açığı
zorunlu hale getiriyor.
CARİ AÇIK İÇİN ÇARE NEDİR?
Öncelikle Türkiye’nin dış finansman ihtiyacını artıran mevcut üretim yapısını değiştirmesi gerekiyor.
Başta enerji olmak üzere ithalata bağımlı olan bu üretim yapısının değişmesi için yerli kaynakların enerji tüketimindeki rolünün daha da arttırılması lazım.
Öte yandan rekabetçi bir fiyat düzeyi üzerinden yurtiçinde üretim yapabileceğimiz ara mallarını tespit ederek bunları ithal etmek yerine Türkiye’de üretimi sağlanmalı.
Son olarak ise yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik
portföy yatırımlarından ziyade ülkede üretimi destekleyen doğrudan yabancı sabit sermaye yatırımlarına yönelmesini
teşvik etmek gerekiyor.
#Türkiye
#Cari açık
#GSYH
5 years ago
Türkiye ekonomisinin cari açık ile imtihanı
Kobani saldırısı, o kuşak, Aydın Doğan-PKK ortaklığı..
Darbe tehdidi aldım!
Darbelerin çirkin yüzü ve 15 Temmuz kalkışması
Önümüzü açacak bir öncü kuşak için 100 Kitaplık Okuma Listesi
‘Ve toprak bağırmadıkça kesilen bir kurban gibi’