|
Üniversiteler açılımı
Üniversitelerin kaderi, toplumların kaderinden geçer. Türkiye'nin tek parti döneminde iki üniversitesi vardı. Atatürk, Doğu'da da “şarklı gençlerin feyizlenmesi için” yeni bir üniversitenin açılmasını istenmişti ve hatta yeri de Van olarak tayin etmişti. Türkiye, Özal dönemi ile beraber yeni bir atılım içine girdi. Serbest piyasa gelişti, orta sınıflaşma arttı ve sosyal hareketlilik devasa boyutlara ulaştı. Bu yapısal gelişmeler kısa sürede üniversitelere de yansıdı. Nitekim bu dönemde 25 tane yeni üniversite açıldı. Bu üniversiteler Anadolu'nun değişik yerlerinde yeni heyecanlar ve umutlarla başladılar işlerine. Anadolu'da yetişen yeni akademisyen kuşağı da bu 25 üniversite ile beraber sökün etti. 1992 ve 1994 yılları arasında binlerce öğrenci, akademisyen olarak yetiştirilmek üzere yurtdışına gönderildi. Objektif sınavlar yapıldı ve Anadolu'nun her yerinde insanlar yurtdışında doktora yapmaya gittiler ve ezici çoğunluk geri döndü. Bu kuşak akademisyenler bugün Türkiye'yi dünyaya, dünyayı Türkiye taşıyan önemli çalışmalara imza atıyorlar. Kitaplar tercüme ediyorlar, ortak projelerde yer alıyorlar, yeni eserler üretiyorlar….Nitekim makale üretiminde Türk akademiyası sıçrama yaptı.

Ak Parti iktidarları ile beraber akademik açılımlar devam etti. Yeni üniversiteler açıldı. Bugün Türkiye'nin her ilinde üniversite var. İsteyen insan, üniversite okuyabilecek imkanlara ulaşıyor. Özel üniversiteler de bu açılıma eşlik etti. İstanbul başta olmak üzere, İzmir, Ankara, Kayseri, Gaziantep gibi çeşitli Anadolu şehirlerinde özel üniversiteler var. Bu üniversitelerin büyük çoğunluğu yabancı dil eğitimi yapıyor. Bunun anlamı uluslar arası bilimsel çalışmalar, eğitimler ve araştırmalarla entegreli bir ilişki içinde yer almaktır. Paris, Londra, Berlin, New York, Tokyo gibi dünya kentlerindeki üniversitelerle bir çok ortak çalışma gerçekleşiyor. Öğretim üyesi değişim programları, araştırma projeleri, öğrenci değişim programları ve yayın faaliyetleri yapılıyor. Anadolu üniversiteleri dünyaya açılıyor, dünya ile beraber çalışıyor.

Son yıllarda yurt içi ve yurtdışı burslarında büyük imkanlar oluştu. Örneğin doktora sonrası araştırma bursları bütün akademisyenlere sağlanıyor. Öğretim üyeleri çeşitli teşviklere çağrılıyor. Öğrenciler Erasmus programı aracılığıyla dünyanın değişik üniversitelerinde eğitim alma imkanına kavuşuyorlar. Bilimsel üretim, teşvik ve araştırma olanakları çoğalıyor.

Üniversitelerin açılımı, aynı zamanda üniversitelerin belli ideolojilerin, sınıfların ve elitlerin merkez üssü olma rollerinin de sona ermesi demektir. Özellikle bilimsel araştırma ve üretimde önemli olanaklara sahip İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde yer alan devlet/kamu üniversiteleri yıllarca belli elitlerin ve grupların hakimiyetinde yer alıyordu. Ancak toplumun köklü değişimleri ve demokratikleşme hamleleri üniversiteye de yansımaya başladı. Sosyal hareketlilik, artan orta sınıflaşma, eğitimin yaygınlaşması ve özellikle demokratikleşme süreci üniversiteleri de etkiledi. Bundan dolayı “kurtarılmış mahalle”lerden kurtulan Türkiye, “kurtarılan üniversiteler”den de kurtulmaya başlıyor! Egemen iktidar seçkinlerin ve beyaz Türklerin “kurtarılmış üniversiteleri” herkese açık hale geliyor. Toplumsal çevreden yetişen akademisyenler, merkezin üniversitelerine doğru akıyor ve genişliyor. Akademisyenler arası etkileşim, paylaşım ve disiplinler arası gelişmeler artış gösteriyor.

Türk üniversitelerinin yüzyıl içinde kazandığı saplantılardan, oligarşik yapılanmalardan ve karşıt yargılardan artık kurtulması gerekir. Tarihçiler, sosyologlar, ilahiyatçılar, antropologlar beraber çalışmalıdır. Disiplinler arasılık gelişmelidir. Negatif aidiyetle “kurtarılmış üniversite” yaklaşımları terk edilmelidir. Özerk bilimsel kimliğin güçlendiği, farklı disiplinlere hoşgörüyle yaklaşıldığı, dünyaya, topluma ve farklı görüşlere açık bir “açık toplum üniversite” modeli öne çıkmalıdır. Toplumuna, çevresine ve dünyadaki gelişmelere kapalı bir üniversitenin tarihsel zamanı sona ermiştir.
#Erasmus
#Yeni üniversiteler
#Üniversiteler açılımı
9 yıl önce
Üniversiteler açılımı
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık