|
Kadının özgürleşme yalanı

Berlinli fotoğrafçı Sonja Hamad, yaptığı bir çalışmada PKK/PYD’li kadınları “Kadın, hayat ve özgürlük” başlığıyla tanımlıyor. Hamad, bir kadın hikâyesine yoğunlaşıyor. Baba baskısından ve evden bunalan bir kadının özgürlük için dağlara koşarak eline silah aldığını göstermeye çalışıyor! Eli silahlı kadın gülümsüyor ve oldukça romantik pozlar veriyor. Batı medyasında PKK saflarında yer alan ve dağa çıkan kadınlar hep böyle imgeleniyor. Bütün terörist propagandalara alet olan bu hikâye, yine de için de bir gerçeği tutuyor. O da kadınlara özgürlük ve romantiklik üzerinden yaklaşmanın cazibesi. Teröristler bile bu yola başvuruyor.



Bu çağın “terör kültürü” de kapitalizm ve modernliğin kültüründen fışkırıyor. Onların imajlarını kullanıyor. Kadın, modern kültürde içinde özgürlük ve romantizmle kışkırtılıyor. Sosyalizm de bunu yapıyor, kapitalizm de. Sosyalizm bunu devrim için kullandı. Kapitalizm de kadınları sömürmek için yapıyor. Daha rafine söyleyeyim. Kadınları ucuz iş gücü piyasasına katmak için yapar bunu. Özgürleşmek, kadının en romantik idealleriyle birleşir. Aşk, özgürlüktür. Parfüm sıkmak, özgürlüktür. Kırmızı arabaya binmek, özgürlüktür. Okumak, özgürlüktür. Evi terk etmek, özgürlüktür. Gelenekten çıkmak, özgürlüktür. Bir özgürlükler nesnesine dönüşür kadın. Nesneye şuh, çekici ve romantik bir boyut kazandırır. Tüketime de bunu kazandırır, teröre de. Çünkü terör imgesi, tüketim imgesi ve özgürlük imgesi kültürel sermaye üzerinden bir pazara dönüşüyor.

Kadının özgürlüğü, romantizm üzerinden pazarlanırken aile bağlamı imha ediliyor. Feminizm bunun ideolojisini üretiyor. Kadını ailesine ve erkeklere karşı meydan okuyan bir bilinç içine yerleştiriyor. Buradan kışkırtıyor. Ailesi ve erkeği “efendi”, kendisini de “köle” diye imgeliyor. Üstat Hegel’den aşırılan bir felsefe! Köle ve efendi diyalektiği erkek ve kadın bağlamına taşınıyor. Kadının kendisine karşı savaşacak ve köleliğinden kurtulmasını sağlayacak efendi erkek ya da ailedir! Onu inkar edecek ve sonra da kölelikten kurtulacak. Özgür, yani azat olacak. Mutluluk da buradan fışkıracak. Kadın “aile ve erkek hakimiyetinden kurtularak özgürleşirsem mutlu olurum” diye inanmaya başlıyor artık. Çünkü bütün sıkıntıların kökeninde ev ve erkeği görüyor. Feminist bilinç ona bunu şırınga ediyor. Bunun için feminist teorileri okumasına da gerek yok. Çünkü modernite, ürettiği kadın kültürü ve bilinci ile bunu pratiğin içine taşıyor. Filmlerde, reklamlarda, televizyonlarda, sinemada üretilen ve yayılan kültür budur. İşte kadına fısıldanan yalan masaldan çıkan büyülü kelimeler: Terk et, aldat, yalnız kal, birey ol, hayatını kazan, hayatını yaşa ve mutlu ol!

Ne erkek ne de kadın sosyal varlıktan muaf. Ailenin sosyalliğini terk edebilir. Ancak meslek çevresi, kafe çevresi, siyaset çevresi ve eğlence çevresi her zaman onun çeperidir. Onun peşini bırakmaz. İnsan, hiçbir zaman sosyal varlıktan muaf olamaz. Sadece bunlar arasında önceliklerimiz ve tercihlerimiz var. Mutluluk da bu çevrelerle ürettiğimiz etkileşimden doğan ortalama paydır. Mutluluk, kolektiftir. Bir insanın sosyal alanlardan soyutlanarak mutlu olmasının imkanı yok. Kadın için de bu geçerli. Birey, bütün modernitenin çağrılarına rağmen yine de bir grup içinde yaşar. Onlarla kendisini hayal eder. Benliğini her zaman sosyal dünyayla beraber inşa eder.

Feminizm bilincine sahip yöneticilerin ve aktörlerin elindeki aile kurumları ve aile eğitim faaliyetleri ile aile yapılarımız sağlam hale gelmez. Tam tersine onların çökmesini hızlandırır. Oysa bu milletin aile konusunda ne kapitalizmden ne sosyalizmden ne de feminizmden alacağı bir şey var. Batının ve modernliğinin bize en az akıl vereceği alanların başında aile ve kadın meselesi gelir. Batı, terörist kadınları nasıl ki özgürlük üzerinden bize pazarlıyorsa, aile yapımızı tehdit eden feminizmi de kadına özgürlük üzerinden pazarlıyor. Aile kültürümüzün karşı karşıya olduğu tehditlerin başında bu kadına özgürlük felsefesi geliyor.

#Sonja Hamad
#PKK
#Kadın
#Özgürlük
#Hegel
5 yıl önce
Kadının özgürleşme yalanı
Üretici kesimi zorlamaya gelmez
Ölümün dört rengi (I)
Rıza Hoca’ya
Oscar amca yine çuvalladı!
“Almanlar et başında”