|
Erkek müstearıyla yazan kadınlar/ Kadın müstearıyla yazan erkekler (2)

Geçen hafta erkek müstearıyla yazan kadınlardan bahsetmiştik. Bu hafta kadın müstearıyla yazan erkeklerden bahsetmek niyetindeyiz.

Ahmet Rasimden önce kadın müstearıyla yazan bir erkek var mıydı bilmiyorum. Eğer yoksa Ahmet Rasim''in Leyla Feride müstearını bir erkeğin kullanmış olduğu, ilk kadın müstearı kategorisine rahatlıkla koyabiliriz. Leyla Feride; Ahmet Rasim''in tek müstearı değildir; birbirinden farklı bir sürü müstear kullanmıştır, istibdatın nefesini ensesinde hisseden yazar. İyi de kullandığı öteki müstearların yanına bir kadın müstearı ilave etmenin esbab-ı mücibesi ne ola? Ahmet Rasim''i bu espirili isim arayışına sevk eden mizacının rengiyle beraber, yazdığı gazete olsa gerek. Zira Leyla Feride ismi Hanımlara Mahsus Gazetede kullanılan bir isim. Dolayısıyla Ahmet Rasim''in saklanma ihtiyacından daha çok hanımlara mahsus bir gazetede hanım imzasıyla neşredilmiş şarkı, ve nesirlerin bir kadın imzasına ait olmasının kadın okuyucularda kendilerini özdeşleştirebilecekleri ve yazı ile teşrik-i mesailerini artırıcı bir motivasyona sebep olacağı düşünülmüş olmalı. Bu anlayış Cumhuriyet sonrasında da bulvar gazetelerinin konfeksiyon üsulü dert köşelerinde devam etmiştir. Kadın magazin dergilerinde falan abla, filan abla köşelerinin erkekler tarafından yazıldığı bilinen bir şey. Bu defa güdülen gaye bir kadının kendini bir kadına daha rahat açabileceği anlayışına dayanıyor.

Peyami Safa''nın para kazanmak gayesiyle yazdığı yazılara annesi Server Bedia hanımdan mülhem Server Bedi müstearını kullanmış olması edebi kimliğine gelebilecek zararı önlemeye yönelikti şüphesiz. Peyami Safa imzasının eserleri her türlü edebi kritere göğüs gerebilecek yetkinlikte dururken, para kazanmak için yazılmış Server Bedii ürünleri kendini savunacak bir yazarın varlığından mahrum olmuş oluyordu. Çünkü müstear isimler yazarların yazdıklarını savunmak zorunda kalmamalarını sağlayan bir zırh aynı zamanda. Hem var hem yok. Yazarken var, yazmanın nihai hedefi olan okuyucu ile buluşma noktasında yok. Müstear bir isme düzenlenmiş bir imza günü hayal edebiliyor musunuz? Taha Kıvanç kitaplarını imzalamak için masanın arkasında okuyucularını bekleseydi mesela. Kardeşi olduğunu iddia eden Baha Kıvanç ile yanyana masalarda.

Paul Auster müstear isimle yayınladığı kitabı için yazarken kendisinin ancak üçte ikisini kullandığını söylüyor. Bu kriter esasında hemen hemen bütün müstear imzalı yazılara uygulanabilecek bir kriter.

Son iki yıldır yukarda yazılanlardan tamamen farklı bir boyutta erkek yazarların kadın müstearı kullandıklarını görüyorum (hissediyorum demek daha doğru olacak). Onlar kendilerini gizledikleri için ve daha da önemlisi kadın müstearıyla yazdıkları yazıların sayısı bir elin parmaklarını henüz geçmediği için bende kendilerini ifşa etmek niyetinde değilim. Beni asıl ilgilendiren kişinin müstear kullanmasından ziyade tamamen farklı cinsiyette müstear kullanması. Ulaşabildiğim kadarıyla kadın müstearı kullanmışlara bu soruyu sorduğumda aldığım cevap hemen, hemen birbirinin aynısı: "Kadınların yazısı daha çok okunuyor. Kadınlar hemcinslerinin yazısını gönül desteği ile okurken; erkekler bakalım bir kadın ne yazmış merakıyla okuyor."

Netice olarak iki yüzyıl önce kadın yazarlar toplumun kendilerine hasta gözüyle bakmasından korktukları için müstear isim kullanıyordu, şimdi daha çok okunmak için erkekler kadın müstearıyla yazıyor. Çok şey mi değişmiş? Yorum size ait.

NOT:
Salı günü bir hoşluk oldu ve İbrahim Kardeş kendi kitabını tanıttığı köşesinde isminin müstear olduğunu açıkladı. İlerde müstearını açıklayan yazarlar adında bir yazı kaleme alırsam eğer ilham kaynağım İbrahim Kardeş (Demirci) olacak.
24 yıl önce
Erkek müstearıyla yazan kadınlar/ Kadın müstearıyla yazan erkekler (2)
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu