|
“Hayırlı sabahlar Hans” ya da paylaşılamayan pasta

İslami kesime hitap eden yayınevleriyle ilgili birkaç gündür yoğun bir gündem var. Batı klasiklerinin Müslümanlaştırılmasına dair. Tercümelerde Tanrı kelimesinin yerine Allah kelimesinin konulmuş olması seküler çevreleri rahatsız etti.

Sağlıklı yol alabilmemiz ve yayıncı pastasının malzemesini iyi tartabilmemiz için şu bilgileri akılda tutmaya ihtiyacımız var:

-Eylül ayına girerken ders kitapları üzerinden kıran kırana bir kampanya başlayacak. Bu kampanya içinde Basın Yayın Birliği’ne üye olan yayıncılar ile Yayıncılar Birliği’ne üye olan yayıncıların “imajlar üzerinden” kapışmasına şahit olacağız.

-Yıllardır Frankfurt Kitap Fuarı’nı Yayıncılar Birliği hazırlarken ilk defa bu sene Basın Yayın Birliği hazırlayacak. Bu değişim imaj savaşlarını hızlandıracak. Sol kesim ders kitaplarındaki dini unsurları laikliğe aykırı bir durum olarak ısıtıp ısıtıp servis etme “şık”lığını sürdürecek.

-Okuyan kesim İslami kesim. Gerek gençler gerekse çocuklar İslami kesimde daha çok kitap okuyor. Kitap fuarlarında özellikle ilkokul seviyesindeki kitapların nasıl bir talep patlaması yaşadığı, özellikle Ramazan’daki hareketliliği laik çevrelerde dikkatle takip ediliyor. Çünkü İslami çevreler her türlü kitabı basarken, laik çevrelerin “dini yayıncılığa” perhizkar tutumu yayınevi kasalarını zorluyor.

II- Kötü kitap basılmasına tahammülüm yok. Baskısı kötü, çizimi kötü ilkel ve hatalı bir dil ile yazılmış kitaplara, özellikle de çocuk kitaplarına razı olmak gibi bir seçeneğe sahip değiliz. Yazarın hakkı yenerek, mütercimin hakkı yenerek, çizerin hakkı yenerek, ben yaptım olduğu kolaycılığı içinde çalıp çırpılarak oluşturulmuş kitaplara, ilk itirazı üst kimliğini mümin olarak koymaya çalışanlar yapmalı. Çünkü kötü yazılmış-basılmış çocuk kitapları istikbale yapacağımız en büyük ihanet. Şimdilerde daha iyi bir noktaya doğru ilerliyor gibi gözüken çocuk yayıncılığının, geçmiş dönemde ne kadar kötü olduğunu, dine hizmet, çocuklara dini bilgiler verme adı altında ne kadar berbat kitaplar ortaya konulduğunu henüz unutmadık. Ama son günlerdeki “hayırlı sabahlar Hans” haberleri olarak özetlenebilecek haberleri iyi okumak gerekiyor. Tercüme kitapları bozup yeniden yazmaya hakkımız yok. Evet yok. Evet Pinokyo Allah rızası için dilenmesin. Ama Tanrı kelimesini Allah olarak neden çeviremiyoruz? Radikal’den İsmet Berkan, gerekçe olarak Allah kelimesini siyasal İslam ile bağlantılandırıyor. Bu son derece yanlış bir çıkarım. Türkler Tanrı kelimesini de Allah kelimesini de kullanır. Bunun en kolay yoldan ispatı atasözlerine bakmaktır. Mesela Tanrı misafiri. Bunu değiştirerek Allah misafiri demiyoruz. Ama mesela dervişi tarif etmek için Allah dostu diyoruz.

Fakat yabancı kaynaklı çizgi filmlerdeki tanrılar kelimesi çocukların zihnini bulandırıyor. Ya da günlük hayatta küçük “t” ile yazılan tanrı kelimesi ile büyük T ile yazılan Tanrı kelimesinin işaret ettiği anlam farklılığını çocukların görmesini beklemek doğru değil. Şimdi bu durumda dindar ailelerin çocuklarına klasikleri Allah çevirisiyle okutmayı tercih etme hakkı üzerinden çatışma alanı kurmak ne kadar doğru?!! Ama diğer taraftan Heidi’yi Türkleştirmek, İslamlaştırmak başka bir şey. Buna ben de karşıyım. Başkalarının yarattığı kahramanlardan kendimize uygun yeni modeller oluşturmaya hakkımız yok. Bu hem yazarın hakkını gasp etmektir hem de okuyucuya ihanettir.

III- İslamiyet’in dışındaki bütün dinlere karşı sempati ile bakan laik aydınlar kendisiyle yüzleşmeyi göze alacak cesareti neden gösteremiyor?! Mesela Hrıstiyan yazarın satırlarındaki Tanrı kelimesine sahip çıkarken (ki bunun bir adım ötesi The God olarak kalsın olacaktır) Müslüman yazarın kitabındaki Allah ve Peygamber kelimelerinin neden gözüne ve gönlüne battığını bir düşünsün seküler kalemler. Bu konuda temsil gücü yüksek bir örneği paylaşmak istiyorum: Bir kaç yıl önce Mustafa Kutlu’nun Erdem Yayınları’ndan Yıldız Tozu adlı bir öykü kitabı çıktı. 8-13 yaş grubuna hitap eden öykülerden oluşuyor. Kitap ile ilgili olarak Radikal Kitap ekinde kitabın ne kadar güzel olduğunu dile getiren bir yazı yayınlandı. Fakat şöyle bir ibare ile (geçmiş gün mealen yazıyorum) bu kadar güzel bir kitabın içinde Allah, Peygamber laflarının ne işi var?

18 yıl önce
“Hayırlı sabahlar Hans” ya da paylaşılamayan pasta
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık