|
Küllerden şekillenen umut

Partileri Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış FP''liler, şu sıralarda, sevinsinler mi, üzülsünler mi bilemez durumdalar. Kimse partisi kapatıldı diye sevinmez elbette; ancak her yeni olay umut kapısını da aralar. FP''ye uzaktan bakmakla yetindiği bilinen başka partilerden önemli isimlerin, kapatılma sonrası yollarını onlarla birleştirmeleri, FP''liler açısından elbette ''sevinilecek'' bir gelişme. Ancak, aynı gelişmenin, başka bazı FP''lileri üzdüğü de bir gerçek... Ayrışma sürecindeki FP çevrelerinde yaşanan tezat şu: FP''den uzaklaştıkça, FP''nin mirası, daha büyük bir câzibe odağı haline dönüşüyor...

FP, hatırlayalım, 12 Mart''ın önünü kestiği MNP, 12 Eylül tarafından kapatılan MSP ve 28 Şubat''ın gadrine uğramış RP geleneği üzerine oturuyordu. RP/FP''yi öncüleri olan MNP/MSP çizgisinden farklı kılan, geleneksel kadronun, iktidar hedefli bir düşünceyle, yakın çevreyi içine alarak kurduğu bir ittifak üzerine oturmasıdır. 1991 seçimleri, RP''nin MHP ve IDP ile ''ittifak'' girişimine sahne oldu; ancak ittifakın bir de görünmeyen, gözden kaçan tarafı vardı: RP yönetimi, o güne kadar kendileriyle aynı safta bulunmaktan kaçan genç bir kadroyu da partiye çekmeyi başardı. Akademisyen, uluslararası kuruluşlarda uzman, profesyonel yönetici, işadamı sıfatlarını taşıyanlardan oluşan yepyeni bir kadro, 1991 ittifakı ile, FP tarafından siyasete kazandırıldı.

Bugün ''yenilikçi'' veya ''yeni oluşumcu'' diye anılan kadronun çekirdeğini, 1991 ittifakında RP''yle bütünleşen o gençler teşkil ediyor.

1991''de RP listesinden Meclis''e girmiş MHP''li ve IDP''liler, seçim sonrasında kendi yuvalarına döndüler; ''yakın çevre ittifakı'' ile partiye kazanılmış gençler ise, sonraki yıllarda, RP''nin (ve ardından FP''nin) başarısı için muazzam bir çaba gösterdiler. Bu çabanın sonuçları yalnızca sandık başarısına dönüşmedi; RP/FP çizgisinin öncüsü olan MNP ve MSP''ye hiçbir biçimde ''olumlu'' bakması düşünülemeyecek çoğu ''sol'' gelenekten gelen etkili bir aydın grup da, RP/FP içine giren ''çevre aydınlar'' ile aralarında ortak paydalar bulabildiler. Türkiye gibi demokrasisi bubi tuzaklarıyla dolu bir ülkede, RP iktidara ulaşabildiyse, bunda, 1991 ittifakının azımsanmayacak bir rolü vardır. Yakın çevreden yeni yüzlerin partiye uzak çevreden sağladığı ''anlayış'', RP ve FP''nin ''yurtdışı'' tarafından da ilgiyle izlenmesini getirdi.

Şimdi olan, 1991 ittifakının o sırada pek fark edilmeyen bir tarafının daha geleneksel yapıdan çözülmesidir. 1991''de bünyeye alınanlardan kendilerini geleneksel yapıya daha yakın hisseden gençler de var, doğal çevresinin sonradan gelenler olduğunu fark eden eskiler de... Zaten, ayrışmanın, ''yeniler'' ve ''eskiler'' biçiminde değil, ''yenilikçiler'' ve ''gelenekçiler'' olarak adlandırılmasının sebebi de bu... Bunda şaşılacak bir nokta da yok.

Her kopuş zor olur, üzücüdür, ama sonuç her zaman başarısızlık getirmez. Tersine, ayrışma doğru bir çizgide gerçekleşiyorsa, kopuş iki taraf için de sağlıklı sonuçlar doğurabilir. Zorla bir arada tutulmak istenen birbirinden çok farklı tercihlere sahip unsurların ana gövdeye zararı, herbiri doğru bildikleri ayrı yollarda yürüyüşlerine devam ettiklerinde gelecek zarardan daha büyüktür. Hergün yeni bir sevimli yüzü tabanlarına kazandıran yenilikçiler ayrışmanın getirdiği rahatlığı yaşıyorlar; benzer bir rahatlama, biraz gayret ederlerse, ''gelenekçiler'' için de söz konusu olabilir.

Ayrışma FP''nin kapatılması üzerine kopuşa dönüştü, ama aslında zihnî bölünmenin, daha çok gelenekçilerin zorlamasıyla, FP''nin 14 Mayıs 2000 tarihindeki kongresinde gerçekleştiğini biliyoruz. Herbiri, gelenekçi genel merkez tarafından seçilmiş FP''li delegelerin yarıya yakını, kongrede, "Bu böyle gitmez" tercihinden yana tavır aldı. Kapatılma süreci işlemiyor olsaydı, genel merkezin, ''isyancı'' olarak gördüğü yenilikçileri, kongre sonrası partiden dışlayacağını tahmin etmek zor değil.

MNP ile başlayıp FP''yle devam eden gelenek, RP''nin kapatılmasıyla kendini dışlanmış bulan eski ucuyla yeniden birleşme hazırlığında şu günlerde. O gelenek Türkiye''nin önemli bir rengi olarak varlığını sürdürecek. Ancak, FP''nin küllerinden yeniden doğuş hazırlıkları kamuoyu önünde süren ''yenilikçi oluşum'', kaç zamandır, "Türkiye''yi bu durumdan kurtarmanın bir yolu olmalı, ama ne?" türü sorularla bu sütuna da yansıyan beklentilere cevap olabileceği umudunu veriyor.

Üzülmek gereksiz; gelişmeleri ilgiyle izlemekte yarar var.

23 yıl önce
Küllerden şekillenen umut
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli