|
Rusya"nın yönü

Son günlerde "Büyük Denklem" başlığı altında incelediğimiz aktörler arasında en fazla yeri Rusya''ya ayırdık. Denklemin Kosova ayağı, Rusya''nın konumunu iyice "belirsiz" kılıyor; ancak bu şartlar belli bir "netleşme"nin de yakın dönemde ortaya çıkacağını gösteriyor. Bu nedenle, önümüzdeki yazılarda da ağırlığı Rusya''ya vereceğiz. Öncelikle Ülke dergisinin 35. sayısındaki (Mart 1999) iki yazıya değinmek istiyorum. Bu yazılar Yevgeni Bajanov ile Sergo A. Mikoyan''a ait. Her iki yazı da son derece ilginç; Rusya konusunda kafa yoranların Ülke dergisinin son sayısını edinmelerini ve yazıların tamamını okumalarını öneririm. Bizim yapacağımız bu yazılardaki bazı "nirengi noktaları"nı size aktarmak ve daha sonra Rusya konusunda genel bir değerlendirme vermek olacaktır. Bugün, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi''nde öğretim üyesi olan Yevgeni Bajanov''un, A. Altay Ünaltay tarafından dilimize aktarılan "Rusya''nın Değişen Dış Politikası" başlıklı yazısına göz atacağız. Bajanov bu yazıda, Rus dış politikasının 1991''den bu yana geçirdiği değişim sürecini inceliyor. Şimdi bu kapsamlı yazıda insanın hemen gözüne takılan kimi pasajlara bakalım.

SSBC içinden doğan bağımsız cumhuriyetler için, Bajanov şunları söylüyor: "Yeni hükümetlerde Kremlin''le daha sıkı işbirliği yönünde istek varsa da ana yaklaşım kazanılmış bağımsızlığı korumaktır. Rusya''nın geri geleceği üzerine şüpheler vardır. Ayrıca yeni bağımsız ülkelerin liderleri her sıkıntılarının arkasında bir Rus eli görme eğiliminde olup bu gerçek ya da hayali tecavüzlere karşı güvenceyi başka yerde, Batı''da, Güney''de, Doğu''da aramaktadır. ''Sözde koruyucular''ın mukabil hamleleri Moskova''yı daha da kızdırmaktadır. Bu hamleler, Rusya''nın geleneksel etki alanından kovulacağı, izole edileceği ve ekonomik, siyasi, stratejik sıkıntılara düşeceği korkularını beslemektedir."

Bajanov Batı dünyasının Rusya''yı istenen ölçüde arkalamadığını, Çin''in de ilgisiz bir tutum içinde olduğunu söylüyor: "Çin''in Rusya''ya ilgisizliği, özellikle Batı''nın Moskova''nın beklentilerini karşılamaması göz önüne alındığında, daha da zarar vermiştir. Halbuki Çin giderek daha faydalı bir stratejik ortak ve değerli bir müşteri olmaya başlıyor, Rusya''nın sanayi donanımları ve silahlarıyla ilgileniyor; aynı zamanda Moskova''yı Asya ve Pasifik''e taşıyan bir araç görevini görüyordu. ABD ve Batı Avrupa''dan gördüğü yardımın yetersizliğinden hayal kırıklığına uğrayan Moskova, hızla gelişen Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve ASEAN ülkeleri ile işbirliğinin finans durumunu ve teknolojisini pekiştireceğini kavradı. Moğolistan''la Çinhindi''ne dönmek için hem jeostratejik hem de ekonomik nedenler vardı. Hindistan''la süregiden yetersiz işbirliğinin de hata olduğu anlaşıldı. 1993''te Yeltsin, Hindistan''ın ve Rusya''nın halkı ve politikacılarının ''karşılıklı siyasi iyiniyet ve diplomatik gelenekler zenginliği biriktirmiş olduklarını'' söyledi. Moskova''nın yavaş yavaş anladığı gibi, ''Hindistan''sız ya da Hindistan''ın çıkarlarını, dünyadaki ağırlığını ve saygınlığını dikkate almadan'' güçlü bir dış siyaset imkansızdı."

Bajanov Rus dış politika anlayışında etkili olan dört ayrı anlayıştan söz ediyor: Batıcılar, Anti-Batı kamp, İzolasyonistler ("Dört yan düşman" diyenler) ve Dengeli Dış Politika yandaşları. Bu dört eğilim içinde en ilginç topluluğu "dört yan düşman" anlayışını savunanlar oluşturuyor. Bajanov şöyle diyor: "Bu mantığın tipik bir örneğine, muhafazakar bir araştırma kuruluşu olan Savunma Araştırmaları Enstitüsü''nün (DRI) silahlı kuvvetler reformu hakkında yayınladığı bir araştırmada rastlanabilir. Araştırma Rusya''nın sayısız düşmanının, ''Rus devletinin zayıflığından, askeri ve ekonomik potansiyel çöküşünden istifade ederek, gittikçe daha açık ve saygısız bir biçimde onun aleyhine çalıştığını'' iddia eder. Rapor, ''ABD ve NATO ülkelerinin Rusya''nın en muhtemel hasımları olarak kaldıkları'' tesbitini yapar. Türkiye, Pakistan, Suudi Arabistan ve Japonya da Rus güvenliğine doğrudan tehdit oluşturmaktadır. Öte yandan Çin ve İran sadece geçici olarak liste dışıdır. Ünlü bir Rus tarihçisi olan V. Myasnikov şöyle der: ''Rusya''nın Çin''le ilişkiler tarihi 400 yılı aşkındır. Ancak bütün bu süre içinde, Çin hiçbir zaman şimdiki kadar hızlı gelişmemişti. Ancak ince bir Rus perspektifinden ''büyük ejder''in ulaştıkları ve bundan sonraki gelişimi çok açık olarak görülebilir.'' Myasnikov sözlerine devamla, ''Çin''in ''halk diplomasisi''nin giderek bir ''yasadışı etnik genişlemeye döndüğü'' ve Çinli işadamlarının ''dev bir tulumba gibi Rus kaynaklarını ve dövizini emdiklerini ve fakir komşusunun arazisini ele geçirmeye çalışan köylü komşu psikolojisiyle davrandıklarını'' söyler."

Pazartesi günü "Çin-Rusya ekseni"ndeki diğer ilginç hususlara değineceğiz.


25 yıl önce
Rusya"nın yönü
Mahkum değiliz
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim