Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 2 hafta içerisinde olağanüstü bir performansla görüşme trafiği gerçekleştirdi.
Trafiğin bir ucunda, İstanbul’un belediye başkanı, diğer ucunda CHP lideri Kılıçdaroğlu var. Yelpaze geniş, bir ucunda HDP eş Başkanları, diğer ucunda İyi Parti lideri Akşener.
Bu görüşme trafiğinde neler var sorusunun cevabını kısmen almış olduk. Sayın Davutoğlu’nun katıldığı yayınlarda, “geniş tabanlı ittifak”tan söz etmesi, “İttifakların değişeceği”ne yönelik açıklamaları bu ipuçlarıyla dolu.
Dışarıdan bir gözlemci olarak baktığımda Sayın Davutoğlu’nun, Millet İttifakı’na, “Ben sizin kurmay aklınız olabilirim” dediğini düşünebilirim. Yine, “Şayet benim kurguladığım haliyle ittifakın ismini değiştirip, yeni eklemlemeler yaparsak, Erdoğan’ı devirebiliriz” demiş olduğunu da düşünebilirim.
Tabii ki bizimkisi sadece zan. Kapalı kapılar ardında konuşulanları, konuşanlar bilir. Bir de Allah.
Ama Davutoğlu medyasına baktığımızda, “Millet İttifakı”na doğrudan göndermeler yapıldığını ve “Mecbursunuz! Hocamızın dediğine geleceksiniz, yoksa kazanmayı unutun” serzenişleriyle dolu olduğunu görürsünüz.
Hatta bir köşe yazısı şöyle bitiyor: “Hayal kırıklığına uğrayabilirler. Hem de hepsi birden.”
Millet İttifakı’nın yeniden yapılanması gerektiğini ve bu yapılanmanın “kendi perspektifleriyle” olması gerektiğini söyleyen bir Davutoğlu var. Bakalım şu anda Millet İttifakı’nı oluşturanlar bu “talebe” nasıl karşılık verecekler, hep birlikte göreceğiz.
Hoş, ittifakın iki ana paydaşı Akşener ve Kılıçdaroğlu defalarca, Ak Parti tabanından oy alabileceğini düşündükleri Davutoğlu ve Babacan’a “mahkum oldukları”nı ikrar eden çıkışlar yaptılar.
Mesela Sayın Akşener, “Tek eksiğimiz muhafazakar dindarlara ulaşmakta yaşanıyor. Çünkü Erdoğan aramıza kalın bir duvar koydu. Babacan ve Davutoğlu’nun partisi bu açıdan muhafazakar dindar seçmene çabuk ulaşmayı kolaylaştıracak yapılar olacak, çünkü onlarla arasına bizim gibi duvar öremez. Babacan ötekine rahat ulaşılabilmeyi kolaylaştırır ki bu bizim için çok önemli” diye açıklama yaptı (Habertürk/M.Sarıkaya.13.08.2019).
Sayın Kılıçdaroğlu da 2020’nin Ocak ayında Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın partilerinin ‘Millet İttifakı’ içinde yer alıp almayacağı yönündeki bir soruya karşılık “Millet ittifakı’nın öngördüğü ortak noktalarda benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” dedi.
Bu iki açıklama bile, Millet İttifakı’nın kaderini Davutoğlu ve Babacan’ın ellerine teslim etmek anlamı taşıyor.
Ama bir eksikle..!
O eksik, HDP’nin bu ittifaka nasıl eklemleneceği konusudur. İşte tam da dananın kuyruğunun koptuğu yer burası.
Sayın Kılıçdaroğlu, CHP’nin kemik seçmeninin oylarını çantada keklik görüyor. “Tıpış tıpış gösterdiğimiz adaya oy verecekler” havasında hala…
Sayın Akşener, bu konuda bir ileri bir geri yapıyor. Onun hesabı, “Ortak aday bizim istediğimiz olsun yeter” noktasında.
Ama uzun zamandır öyle bir “şeffaf ittifak” için çalışan HDP kadroları var ki hiç yabana atılmayacak türden. En son HDP Batman İl Kongresi’nde konuşan Pervin Buldan, “Kimse en ufak bir şüphe duymasın. HDP’nin bu seçimlerde yapacağı ve uygulayacağı strateji ile birlikte yönetimin bir parçası olacağını asla aklından çıkarmasın” dedi.
Görünen o ki, Amerikan Başkanı Biden’in “Muhalefeti destekleme” projesinde yeni bir aşamaya gelinmiş.
Bakalım önümüzdeki baharda nasıl bir siyaset tablosu göreceğiz?
Nedense bu konuyu yazarken aklıma farklı farklı sorular takıldı.
Mesela HDP’nin kapatma davası ne oldu?
Mesela, HDP’li Semra Güzel’in yargılanmasının önünü açacak fezleke oylamasında İyi Parti ve CHP ne yapacak?
Mesela, Cumhurbaşkanı Erdoğan son grup toplantısında neden, “Edirne’deki hesabı İmralı’dakine verecek” cümlesini kurdu?
Mesela, Davutoğlu Ak Parti Genel Başkanlığı’ndan ve Başbakanlık’tan neden ayrılmıştı?
Millet İttifakı ve tüm paydaşları, siyaseten neden var olduklarını göstermek adına her şeyi yapıyorlar.
Takip ediyoruz.
