|
Elektrik kesintisi çilesi biter mi?

Geçen akşam yine elektrik kesildiğinde kardeşim, mum ışığında bile anlaşılan öfkeli yüz ifadesiyle şöyle haykırdı: "Şu hale bak... Paramızla rezil oluyoruz. Bedelini ödediğimiz halde adamlar bizi elektriksiz bırakıyorlar!" Hep buradan sözünü ediyorum; tüketicinin evrensel anlamda kabul görmüş haklarından biri temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu hakkın gereği olarak "Barınma, ısınma, aydınlanma, içecek ve kullanılacak su bulma, ulaşım, haberleşme tüketicilerin en temel haklarıdır. Her tüketici bu hakları talep edebilmeli, bu haklara ulaşabilmeli ve bunları etkin bir şekilde kullanabilmelidir." Kardeşimi, farkında olmadan çok önemli bir tüketici sorununu dile getirmeye yönlendiren sebep altı-üstü birbuçuk saatliğine televizyon izleme keyfinden ayrı kalışıydı. Acaba işlerini, makinaların yardımıyla erken yaparak başka işlerine vakit kazanmak zorunda olan ev hanımını nasıl etkilemişti aynı durum? Ya aniden giden ve ne zaman geleceği belli olmayan elektirik yüzünden arızalanan cihazların tamir paralarıyla sarsılan aile bütçeleri... Bir de tüketiciye hizmet veren, lokantalar, berberler, kasaplar, bakkallar... kısaca elektrikle çalışmak zorunda olan işyerleri var tabii...

Neyse, şimdilik kesintiler duracak gibi görünüyor. Ama megakentleri köylere çeviren kesintilere son verileceğini açıklayanlar da biliyor ki er-ya da geç, bu sorun benzer veya farklı bir şekilde mutlaka karşımıza çıkacak. Çünkü sorunun temeli ortada; "Sıkıntı."

Peki bu "sıkıntı"yı Türk ekonomisinin başının belası olan biryığın güçlüğün üstüne ekleyen nedir?

Cevabı vermek için konunun ekonomik yönden tahlilini yapmak uzmanların işi. Ben "Meğer bir-iki sarsıntılık ömrü varmış ''Güçlü Türkiyem''in" dedirten vahim boyuttaki bu durumun, tüketici cephesinden gördüğüm gerçeklerine işaret etmek durumundayım.

Elektrik dağıtım kuruluşunda hukuk danışmanı olarak görev yapan biriyle tanıştım geçenlerde. Ortak konumuz, kendisinin hukukçu olarak, benim de iletişimci vasfımla tüketici hakları meselesine ilgimizdi. Ben, bu ülkede tüketici haklarının savunuculuğunu üstlenmenin ancak "işin delisi" olabilmeyi, bu yolda esaslı tekmeler yemeyi göze almayı gerektirdiğini iddia ederken, onun söyledikleri, yapılan hizmetin saygınlığı için işin maddi karşılığından feragat edilmemesi, profesyonelce düşünülmesi gerektiğini anlatıyordu. Kendisine, çalıştığı birimde ne tür davalarla ilgilendiğini sorduğumda aldığım cevapsa bu ülkedeki profesyonellik anlayışının görünmeyen başka bir boyutuna işaret ediyordu. Konuşmanın detayına girmeden, dikkatinizi Avukat arkadaşın tüylerimi ürperten şu cümlesine çekmek istiyorum: "Büyük firmaların vadesinde ödenmediği için biriken elektirik faturalarının tahsilatında görevli elemanlar, zaman zaman işlerini yaparken fiili saldırılar gibi birtakım zorluklara muhatap oluyorlar. Bu durumda bir hukukçu olarak kendilerine yardımcı oluyorum. Mesela, olayı haber alır almaz konuyu en yakın karakola bildiriyor, konunun resmi zabta geçmesini temin ediyorum... daha sonra bu olaylarla ilgili hukuki takibat gerekiyor..."

Şaşırdınız mı?

Ben hiç şaşırmadım. Çünkü ben, bu ülkede dürüst, işi kurallarına göre yapan gerçekten büyük firmalar dışında, meslek anlayışını, ülkedeki mevzuatın ya da idarenin eksiğini-gediğini bulup oradan yolunu bulma yolları üzerine inşa eden bazı büyük (?) işadamlarının olduğunu çok çok iyi biliyorum. Onlar, oyunu kuralına göre oynar kamu yönetimini ellerinde bulunduran "yöneticilerimiz"in iyi ya da kötü niyetli beceriksizlikleriyle oluşturdukları ortamları çok iyi değerlendirmesini her ne şekilde olursa olsun bilirler. Kaba kuvvet onların en basit yöntemidir. Daha ne enstrümanları vardır onların. Mesela şu cümleyi açıktan söyleyenleri onların en masumlarıdır: "Maaşın kadar konuş. Unutma ki sen orada çalışan maaşlı bir elemansın"

Kötü yönetimin şanslı çarkları böyle işlerken, tüketiciler ve onların gerçek muhatabı olan küçük-büyük dürüst tüccarlarla esnaflar da, böylesine çetin dişlilerin arasında yaşam savaşı verirler bu ülkede.

Sonuçta olan da benim "Güçlü Türkiyem"e olur.

Hâlâ düşünmeyecek miyiz?

Depremzedenin feryadını avukatlar duydu

Depremden kurtulan vatandaşlar kalitesiz ve yetersiz çadırda, bir de tüpgaz yangınlarına karşı yaşam savaşı verirken yükselen feryatlara tepki yine sivil toplum kuruluşlarından geliyor. Bolu Barosu Düzce Temsilciliği''ne bağlı olarak çalışan bir grup avukat, depremden zarar gören vatandaşların hukuki sorunlarıyla ilgili olarak ücretsiz hizmet verme kararı aldı. Avukatlar adına bir açıklama yapan Av. Zafer Bahçekapılı, vatandaşların kendilerine hukuki sorunlarıyla ilgili her konuda fikir danıştıklarını söyledi. Genel olarak yıkımlar, yardım talepleri, hasartespit raporlarına itirazlar hakkında bilgi istendiğini kaydeden Bahçekapılı, ayrıca deprem sırasında araçları zarar gören vatandaşlara da bilgi verdiklerini kaydetti.

24 лет назад
Elektrik kesintisi çilesi biter mi?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle