|
İngiliz banka reklamına tepkiler sürüyor

Kısa bir hatırlatma yapalım; İngilizce öğretmeni telefonu gösterip "Bu ne" diyor, öğrenci telefon yerine "Banka" şeklinde cevap veriyor.... reklamın sonunda da öğrenci cahil olarak gördüğü hocaya bunu hissettirecek bir tavır sergileyerek sınıfı terk ediyor.

Reklamı, herşeyden önce bir zamanlar hem reklam sektöründe çalışmış, hem de yönetmenlik yapmış biri olarak teknik açıdan değerlendirdim kafamda. Ne yalan söyleyeyim; önceki reklamlarında çok farklı çizgilerde görmeye alıştığımız Yapı Kredi Bankası''nın, bu bakış açısını ticari açıdan da içine nasıl sindirebildiğini anlayamamıştım. Bence bu herşeyden önce reklam şirketinin hatasıdır. İlgili Banka''nın reklam servisinin de payı var tabii sorunda. Bir kere kesinlikle reklam, asıl müşteri portföyünü oluşturan orta yaş ve üstüne hitap edecek türden değil. Bu mantık hatasını bir tarafa bıraktığımızda reklamda ilk anda açıkça şu görülüyordu; Ülkemiz aile hayatı açısından bazı değerlerin korunmaya çalışılması çabalarına karşın reklamda içten içe övülen "ukala gençlik imajı" kesinlikle tepki toplayacaktı. Öyle de oldu;

Yapı Kredi Bankası''nın İngilizce reklamıyla ilgili daha önce hnisa@yenisafak.com adresine internet yoluyla ulaşan birkaç tüketici şikayeti vardı. Ben bunu değerlendirmeyi düşünürken Tüketiciyi Koruma Derneği''nden aynı konuyla ilgili bir de faks mesajı ulaştı. Yazının başlığı aynen şöyle "VAT İZ DİZ REKLAM KURULU?" . İçeriğinde ise Tüketiciyi Koruma Derneği''nin şu görüşlerine yer verilmiş: "Bu reklam, 1980''li yıllardan itibaren, toplumsal değer yargılarımızın uğradığı erozyonun somut göstergesidir." Söz konusu reklamda, kaba, ilkel, ukala ve her şeyi paraya endeksli gören öğrenci kılığındaki tiplemeyle, kültür, bilgi, birikim, sevgi ve saygı gibi kavramların hiçe sayıldığı vurgulanıyor ve şöyle deniyor: "REKLAM KURULUNU GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ. Ulusal ve Uluslar arası reklam ilkeleri yok sayılarak sürdürülen bu kaba, ilkel, sevgisiz ve seviyesiz gösteriye son verileceğini ümit ediyoruz."

TÜKODER''den gelen yazının ekinde Derneğin Reklam Kurulu''na gönderdiği dilekçenin bir örneği de yer alıyor. Burada ise kısaca öğretmenlik mesleğinin aşağılandığı vurgulanarak Reklamın, öğretmen ve öğrenci ilişkilerini olumsuz yönde etkilediği belirtiliyor.4077 Sayılı Kanun''a göre ticari reklam ve ilanların genel ahlâka uygun ve istismardan uzak olmaları gerekiyor. Bu reklamlara ilişkin ilkeler ve uygulama esasları konusunda yayınlanan genelge gereği de; reklamlar hiçbir mesleği, aşağılayarak ya da alay konusu ederek veya benzer herhangi bir biçimde kötüleyemez. Ayrıca TÜKODER yazısında önemli bir hususa da şöyle işaret etmiş; "entegre olmaya çalıştığımız Avrupa Birliğinin 89/552/ECC nolu reklamlarla ilgili yönetmeliğinin 16''ıncı maddesine göre de "Anne-baba (ebeveyn) ve öğretmenleri küçük düşürücü reklam yapılamaz." Yani demek ki modern olacağız diye değerlerimizden taviz vermemiz, bizim için önemli müesseseleri yıpratmamız gerekmiyor.

Benim sözüm aynı zamanda bir anlayışı empoze etme konumunda olan reklam şirketlerine ve firmaların reklam servisi yetkililerine... Reklamcılık mesleğiyle hem akademik düzeyde, hem profesyonel olarak ilgilendiğim için rahatlıkla söyleyebilirim; Bu ülke insanın değerleriyle çelişmeden de yapılabilir reklam yapılabilir. İnanın bana!

TÜKETİCİ DOSTU
Aldatanı şikayet et

İnsanlar haklarını arama konusunda sindirilirken, haksızlıklar buldukları elverişli yollarla yaygınlaşıyor, ülkemiz temiz vatandaşın zindanı haline getiriliyor. Bir süredir bu köşede şu acı gelişmeyi gündemde tutmaya çalışıyorum; insanlar alışverişlerinde aldanmasın diye nasıl bir önlem alınacak diye beklerken, tüketiciyi aldatanlara uygulanan para ceza miktarları düşürüldü ve kimsenin "gık" ı çıkmadı. Biz sadece sesimizi bu köşeden çıkarmakla kalmamak, aynı zamanda duyarlı tüketiciler olarak bizi istismar edenlere karşı bu cezalandırma müessesini çalıştırarak mücadele etmek durumundayız. Nasıl mı? Şerife ÖNCEL''e önerdiğimiz gibi.Sayın ÖNCEL''in anlattıklarına bakılırsa O bir "Kapıdan Satış" mağduru. Tüketicimiz, ailesi tarafından imzalanan evraktaki tarihe baktıklarında aslında bir haftalık cayma süresi hakkını kullanmalarına engel teşkil edecek tarzda eski bir tarih atıldığını gördüklerini belirtiyor. Burada bir dikkatsizlik olsa da aslında temelde bir kötü niyet olduğu ortadadır. Bu açıdan tüketicimizin kendisine email mesajıyla bildirdiğimiz gibi konuyu en yakın mülki amire bildirmesi, bu tür istismarların önlenmesi ve aynı sorunla başkalarının karşılaşmaması için faydalı olacaktır.

DUYDUNUZ MU?
Sanal alekalmde gerçek bak

Tüketici sorunları çığ gibi büyürken ve kanunların yetersiz bırakacak yeni alışveriş yöntemleri ortaya çıkmaya devam ediyor. Zaman zaman tüketiciler için dolaştığım İnternet''te rastladığım adreslerden bu seferki bir bakkala ait. Sanal alemdeki bu bakkalın adı ise Türk Bakkal. Sitede, yüzün üzerinde bakkaliye çeşitinin sunulduğu belirtilirken, bundan böyle sitede gıda çeşitleriyle de hizmet sunulmaya başlandığı duyuruluyor. Ben baktım. Vişne reçeli, pilaki ve hatta turşu gibi ürünleri siteyi dolanarak sepetinize koyuyor (sanal sepete tabii ki) istediğiniz ürünü yerinizden kalkıp biryere gitmeden almış oluyorsunuz.

24 yıl önce
İngiliz banka reklamına tepkiler sürüyor
Ukrayna krizi nasıl çözülür?
Güzel yorumcu anne ve kene duruşlu gazeteci baba
* Korsanlık, haydutluk sınırlarımıza dayandı. * ‘Türkiye Cephesi’ Suriye’den Akdeniz’e uzandı. * D. Akdeniz’e uluslararası güç mü yerleşecek? * Öyleyse cevap Fırat’ın Doğu’sunda verilecektir. * İçeriden vuranlar! Sizler utançla anılacaksınız!
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!