|
İslam korkusu

İyi niyetli, insana saygılı, hak ve hukuk gözeten fert ve toplulukların İslam''dan korkmak için bir sebepleri olamaz ve böyleleri İslam''dan korkmazlar.

Dikkat edilirse “Müslümanlardan” demiyorum, “İslam''dan” diyorum.

Doğru anlaşılan, doğru yorumlanan İslam ile tarih boyunca uygulanan İslam''a bakıldığında iddiamın delilleri açıktır.

Önce Kur''an''a bakalım:

Başka milletlere, din ve inanç mensuplarına karşı nasıl davranılacağı, onlarla nasıl bir ilişki kurulacağı konusunda Kur''an''ın koyduğu ölçü şudur: 1. Dininize karşı savaş açmayanlar, 2. Yurdunuza göz dikmeyen ve sizi yurdunuzdan çıkarmak için savaşmayanlar; bunlarla, dinleri ne olursa olsun “iyilik ve adalet” temeline dayalı ilişkiler kurulur.

Başka birçok din mensubunun tarihte yaptıklarına bakılınca bu konuda notlarının hayli düşük olduğu görülecektir.

Günümüze gelelim:

Aşağıda yazısından bir parça aktaracağım yazarın iddiasının aksine bugün de Batı''da, başka milletlere karşı takınılan tavır ve yapılan muamelede din farkının hala önemli bir ayırma faktörü olduğu apaçık ortadadır. ABD''nin Ortadoğu politikası ve İsrail ile işbirliğinde Evanjelik Hristiyan inancının önemli bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Papa ikide birde AB''nin Hrisrtiyanlık temeli üzerine kurulduğunu ifade ediyor ve birçok Batılı, Hristiyan olmayan milletlerin birliğe alınmasına karşı çıkıyor. Hâlâ yüz Müslüman öldüğünde sesi çıkmayan Batılı ve İsraillilerin bir Hristiyan veya Yahudi öldürüldüğünde kıyameti kopardıklarını görüyoruz…

İşaret ettiğim yazar şöyle diyor:

“İyi ama, Müslüman olmayan ülkelerde terör ve şiddet uygulanmadı mı?” Haklı bir soru. Fazla uzağa gitmeye gerek yok: Nazi terörünü tarihte aşabilecek başka bir örnek var mıdır? İngiltere, Fransa, İspanya gibi Hıristiyan ülkelerin sömürgelerinde yaptıklarına ne diyeceğiz? Amerika''nın Japon kentlerine attığı atom bombaları? Bunlar doğrudur ve sık sık anımsatılır.

Fakat, bütün bunlar ''İslam korkusu'' iddiasını geçersiz kılmıyor. Zira ABD''nin, İngiltere''nin, İspanya''nın, Fransa''nın çağımızda uyguladığı terör ''din adına'' yapılmadı. Ortaçağ''da dini terör uyguladılar, çağımızda değil. Bu ülkelerde Hıristiyanlık adına cihat ilan edilmedi. El Kaide türü dinci örgütleri olmadı. Onlarınki ulusçu fanatizmdi, dinci fanatizm değildi. Ve en önemlisi de, bu ülkelerde uygulanan teröre karşı çıkan, eleştiren çevreler vardı.

Siz şimdiye kadar İslam ülkelerindeki ''ılımlı'' dincilerin kalkıp dinci terörü eleştirdiğini gördünüz mü?”

Bu yazının itiraz ettiğim kısımları şunlardır:

1. Herhangi bir İslamî grup (bir kısım Müslümanlar) İslam''ı farklı ve yanlış yorumlayarak diğer grupları (Müslümanları) tekfir edebilirler, hem bu Müslümanlara hem de farklı dinden olanlara karşı terör uygulayabilirler; ama bunu İslam''a ve diğer Müslümanlara (çoğunluğa) mal etmek haksızlıktır.

2. Ülkesi işgal edilmiş, dengesiz bir güce karşı savunma durumunda olan Müslümanlarla, böyle bir duruma düşmemiş oldukları halde başka maksatlarla teröre başvuranları aynı kefeye koymamak gerekir.

3. Müslüman yazarların terör aleyhinde yazdıkları ciltlerle kitap eder. Anlaşılan yazar bunları okumuyor, okumadığı için de olandan habersiz ahkâm kesiyor.

Müslümanların varlık ve vazgeçilmez değerlerine karşı savaş açmayan hiçbir kimsenin İslam''dan ve Müslümanların çoğunluğundan korkmaları için dinden gelen bir korku sebebi yoktur.

16 yıl önce
İslam korkusu
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri