|
Laiklik tehlikede mi?

Laikliği, “dinin fert ve cemiyet olarak insan hayatından uzaklaştırılması, ferdin vicdanına kapatılması, topluluk içinde görünmez hale getirilmesi” şeklinde anlarsanız -ki, kapatma iddianamesinde böyle anlaşıldığını başka bir yazıda açıklayacağım- bu takdirde laiklik tehlikededir. Bu laiklik anlayışı komünizmle birlikte tarihe gömülmüştür, Türkiye''deki kalıntıları da er veya geç gömülecektir.

Laikliği “devletin yasama, yürütme, yargı ve denetimini dinden bağımsız, dini kaynak olarak almaksızın yerine getirmesi, dinler ve ideolojiler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olması, din ve vicdan hürriyetinin garantisi” manasında alırsanız ülkemizde laiklik tehlikede değildir.

Niçin değildir?

Çünkü yapılan kamuoyu araştırmalarında halkın büyük çoğunluğu “devletin din kurallarına bağlı olmasını” istemiyor. Cumhuriyetin yetiştirdiği aydınlarda ise bu oran daha fazladır. Bu kadar muhalefete karşı bir rejim değişikliği ancak, çok büyük bir silah gücü ile yapılabilir. Ülkenin silahlı kuvvetlerinin laiklikten yana açıkça tavır aldıklarını, din kaynaklı bir rejim değişikliğini engellemeyi birinci vazife saydıklarını görmemek için kör olmak bile yetmez.

Din kaynaklı bir rejim değişikliği (yaygın deyişle şeriatın gelmesi) ihtimali/tehlikesi karşısındaki engeller yalnızca buna karşı olanlardan da gelmiyor. Çok önemli bir engel de, inanç olarak şeriattan yana olanlar arasındaki anlayış farkıdır.

Bir araştırma yapıp sorsanız, “nasıl bir şeriat” diye?

Alacağınız cevabın şaşırtıcı olduğunu görürsünüz.

Dışarıdan bazı örnekler vereyim:

Taliban, İran, Sudan, Pakistan, kısmen Malezya, Endonezya… şeriatı uyguladıklarını iddia ediyorlar. Mesela şeriat rejiminin şekli, kadın, örtünme, musıki, resim, tasavvuf ve gayr-i müslimlerle ilişkiler bakımından bu ülkelerdeki anlayış ve uygulamaları mukayese etseniz arada önemli, temel farkların bulunduğunu ve bunlardan birine taraf olanların diğerine taraf olanlarla anlaşmalarının mümkün olmadığını, gerekirse bu yüzden aralarında çatışma çıkacağını görürsünüz.

Bu farklı anlayışlar, herhangi bir İslam ülkesinin halkı ve kanaat önderleri arasında da mevcuttur.

Bu gerçekler gözönüne alındığında Türkiye''de şeriat rejiminin gelme ihtimalinden, laikliğin tehlikede olduğundan söz edenleri ikiye ayırmak gerekiyor:

Birinci grup gerçeği bildikleri halde bu mevhum tehlikeyi siyasi emelleri için kullananlar.

İkinci grup bilgi eksikliği ve telkin yüzünden samimi olarak endişe duyanlar.

Birincilere Allah izan ve insaf versin.

İkincilere karşı ise Müslümanım diyenlerin sevgi, anlayış, diyalog, güven verme gibi vazifeleri vardır.

Ülkeyi Avrupa Birliği''ne sokmak için canla başla çalışan AK Parti''yi “şeriat rejimi davasının odağı” olarak suçlamak ise kıyamet alametlerine dahil bir garabettir.

16 yıl önce
Laiklik tehlikede mi?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık