|
Bir af ki affa muhtaç

Çıkarılan af yasasının başörtüsü mağdurlarını yakından ilgilendiren bir şartı var, "bundan sonra aynı suçu işlememek; daha açık bir deyişle üniversite dahilinde başını örtmemek." "Kaşıkla verip sapıyla gözünü çıkarmak" deyimi bu gibi uygulamaları ifade etmek için söylenmiş olsa gerektir. Görünüşte bir af getiriliyor, uygulanması ise imkansız kılınıyor. Ortada kısır döngü benzeri bir durum var, bir yandan öğrenci disiplin suçu işlemeye mecbur bırakılıyor, bir yandan da "işleme affedelim" deniyor. Halbuki yapılması gereken şey yeni hukuki ve idari düzenlemelerle başörtüsü kullanmayı suç olmaktan çıkarmak idi. Öğrencilerin mağduriyetlerini giderme konusunda samimi olan bir siyasi iradeden beklenen, aslında (din ve vicdan hürriyetine saygı gösteren laik bir ülkede) suç sayılması mümkün bulunmayan bir davranışı suç sayan mevzuatı ve yorumu değiştirmek, böylece haksız yere ceza almış, imtihanlara girememiş, mağdur olmuş öğrencilere haklarını ve resmi itibarlarını iade etmek idi. Siyasi irade bunu yapacağı yerde dediğim dedik kabilinden bir inat ve ısrar ile başörtüsünü laikliğe ve dolayısıyla kanuna aykırı davranmak; yani suç işlemek olarak değerlendirdi, daha önce bu suçu işleyenlere de bir daha yapmamak şartıyla bir imtihan ve okuma hakkı tanıdı.

Gözlerini irtica kara gözlüğünün görmez hale getirdiği kimseler bir türlü şunu anlamak istemiyorlar: Başını örterek okumak ve çalışmak isteyenler bunu imanları gereği yapıyorlar, onlar inanıyorlar ki, başlarını açtıkları takdirde günah işleyecekler, Allah''ın emrine karşı gelmiş olacaklar; yani dini bakımdan suç işlemiş olacaklar. Bu insanlara karşı "Beni senin inancın ilgilendirmiyor, ben baş örtmeyi yasaklıyorum ve bu yasağı çiğneyenleri okumak ve çalışmaktan mahrum ediyorum, ya inancını tercih et bunlardan mahrum ol, yahut da bana itaat et inancından ve kulluğundan uzaklaş" demek dindara yapılacak baskıların en dayanılmazıdır. Böyle bir dayatmaya mecbur kalıp itaat edecek olan dindar kimselerin bu emri verenlere iyi gözle bakması, sevgi ve saygı beslemesi mümkün değildir. Bu gerçek karşısında milyonlarca vatandaşı karşısına almak, iktidarın şahsında devletinden soğutmak da aklı başında, millet ve vatanını seven kimselerin yapacağı bir şey değildir.

Başörtüsünü yasaklayıp buna uymayanı cezalandıranlar dine inanmıyorlarsa veya dine inanıyor da başörtüsünün dindeki hükmü konusunda farklı bir yoruma sahip iseler -inançsızlık ve yorumları kendilerine ait olup- bu yaptıkları haksızlıktır, din ve vicdan hürriyetine, bunun teminatı olarak anlaşıldığı ve tanımlandığı takdirde laikliğe ve demokrasiye aykırıdır. Yasakçılar hem dine, hem de başörtüsünün dince gerekli olduğuna inanıyor da buna rağmen onu hukuki açıdan suç sayıyorlarsa, bu suçu işleyenleri affedebilmek için onların dince günah ve suç olan bir şeyi yapmalarını istiyorlarsa kendileri affa muhtaçtırlar. Allah teâlâ haklara tecavüz eden günahkârları ancak tövbe etmeleri ve hakkı iade etmeleri halinde affediyor; inanmayan Kur''an''ı okusun.

il y a 25 ans
Bir af ki affa muhtaç
Telfik ve kadının boşama hakkı
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi