|
Barzani"nin yol haritası, "birlikte çıkış" stratejisi

Bugün Diyarbakır"da büyük bir şov yapılacak.

Barış sürecinde bir zirve yaşanacak.

Önyargıların kırılmasında önemli bir eşik geçilecek.

Korku ve paranoyaya meydan okunacak.

On yıllardır ayrışan iki toplumun yakınlaşmasını teşvik edecek şekilde ilk kez şölen havasında bir görüntü verilecek.

Kürt meselesi, Türkiye"nin iç barışı, Kuzey Irak petrolü, Bağdat-Erbil ilişkileri, Irak ve Türkiye"deki seçimler, bölgesel diplomasi ve Diyarbakır ve tabi ki Şivan Perver/İbrahim Tatlıses"li kutlama...

Herkes, kendine göre bu başlıklardan birini seçip olaya öyle bakacak. Tayyip Erdoğan ve Mesut Barzani"nin vereceği resim, bu resim etrafında oluşacak görünüm bazıları için rahatsız edici bazıları içinse bölgenin geleceğine dair ümit anlamına gelecek.

Barış süreci ve bölgesel ilişkiler kadar sembollerin, duyguların da öne çıktığı bir buluşma bu. Barzani ve Şivan Perver"in bölgede ciddi bir heyecana yol açtığını söylemeye bile gerek yok. Sokakları harekete geçirdi bile. Ancak, sokakların katılımının özellikle istendiği de apaçık ortada.

BDP çevrelerinin dirençleri bu yüzden kırılmış olmalı. İtirazları, hükümetin seçim yatırımı, "Kürtler arasında ayırım çıkarmak istiyorlar" söylemi etkisini kaybetti. Tam tersine buluşmanın merkezinde yer alma yolunu seçtiler. Bunun adını da "stratejik bakış" olarak gösterdiler.

Birkaç yıl öncesine kadar, Ankara-Erbil arasında tehditler, hakaretler, sert açıklamalar havada uçuşuyordu. Oradan bazıları "Türkiye"nin toplumsal barışını bozarız" diyebiliyordu. Tehdit, güvensizlik, tehlike, düşmanlık, çatışma söylemleri revaçtaydı. Burada ise; "Türkiye"nin Kuzey Irak"a girmesi", orayı ele geçirmesi bile savunuluyordu.

Bölgesel Kürt yönetiminin çelişkili tutumları, PKK konusunda bir nevi iki yüzlü yaklaşımı, ABD"den aldığı destekle hem Bağdat"a hem de Türkiye"ye hava atar pozisyonu geride kalmış görünüyor.

Türkiye"nin de Kuzey Irak"ı kendi bütünlüğü için tehdit görme stratejisi etkisini yitirdi. Aksine işbirliğinin, güç birliğinin herkese kazandırdığı üzerinde duruluyor, politikalar bu yönde belirleniyor. Böyle olunca da tehditler yerini dostça söylemlere terkediyor.

Bu değişim, Barış Süreci gibi zorlu ve bir o kadar da kararlı sürece rağmen BDP çevreleri üzerinde pek de etkili olamadı. Onlar politikalarını yenileyemedi, pozisyonlarını bölgedeki değişim rüzgarlarına göre yeniden belirleyemedi. Eski söylem ve tavırlarla, çatışma diliyle güç kazanma çabalarından vazgeçmediler. Bir nevi taşra politikacısı kimliğinde sıkışıp kaldılar.

Bu yönde Barzani"nin politikaları BDP politikalarından çok daha ileri bir perspektife sahip görünüyor. Oysa tam aksi olmalıydı. Türkiye"deki Kürt siyasetçiler, zihinsel anlamda dar alana sıkışmışlıklarının üstesinden gelip bölgesel olmasa bile hiç değilse Türkiye ölçekli bakma yeteneği kazanabilselerdi. Maalesef bu olmadı, olacak gibi de değil.

Siyasi parti, örgüt, cephe, grup, cemaat ne olursa olsun, devlet dışı politik grupların "cephe çıkarları"na saplanıp kalmaları, kendi çıkarlarını milletin ve ülkenin çıkarları sanmaları, öyle pazarlamaları gerileme, erime başlangıcıdır. Bu hep böyle olmuştur. Bu noktaya gelen bütün yapılar zemin kaybeder, küçülür, güç kaybeder...

Türkiye"nin Barzani ziyaretinden ne beklediği kadar K. Irak"ın bundan ne beklediği üzerinde de durmak gerekiyor. Öncelikle, bölgenin kaynakları üzerinde yürütülen çokuluslu ekonomik projeler bu yakınlaşmayı teşvik ediyor, Barzani"nin politikaları da bu yönde zorluyor. Kaynaklar çoğu zaman ülkeleri ve toplulukları parçalasa, çatışmaların ana sebebi olsa da bazen ortaklıklara da zemin hazırlıyor. K. Irak petrollerinin Türkiye üzerinden dağıtımı planlarının bu yakınlaşmada payı oldukça büyük.

Ancak sadece petrol meselesi değil, her alanda Türkiye onlar için dünyaya açılan ana kapı durumunda. Bu; iç savaş öncesi Suriye"nin durumuna benziyor. O dönemde her alanda sıkıştırılan Suriye, Türkiye"yi bir nefes borusu gibi gördü, Avrupa"ya ve dünyaya açılan kapı olarak belirledi ve alabildiğine yakınlaştı.

Kuzey Irak da bir bölge yönetimi olarak aynı durumda. Eğer her alanda dünyaya açılacaksa bunun en iyi adresi Türkiye"dir. Bu "stratejik okumayı" yapmış görünüyorlar. En azından böyle umuyoruz. Böyle olunca da çatışmacı politikaların kendilerini rehin alacağının idrakindeler. Bu okumayı biraz BDP çevrelerine de öğretmelerinde fayda var!

Türkiye ile yakınlaşma Barzani için bir çıkış stratejisi olabilir. Bu, aynı zamanda Türkiye için de böyledir. Bölgesel yakınlaşmanın temelinde, her ne kadar son elli yıl ıskalansa da, Kürtlerin de bulunması Türkiye"nin gelecek hesapları için en rasyonel yaklaşımdır.

İç barışın, bölgesel barışın da ötesinde bir perspektiften söz ediyorum. Bu noktaya ne kadar yakınız, ne kadar bunun farkındayız bilemiyorum ama "yol haritası" budur.

Unutmayalım; bizim coğrafya her şeyin bir gecede sıfırlanabildiği bir coğrafya. Dolayısıyla ne abartı ne de küçümseme sağlıklı değil. Gerçekçi olup, sabırlı olup, zorlukları aşıp, gerekirse bedel ödeyerek bu uzun yolu birlikte yürümek zorundayız.

Buna ister barış diyelim, ister ittifak diyelim, ister "Selçuklu modeli" diyelim, istersek yeniden silahları ele alalım, nihayetinde varmamız gereken yer burasıdır.

11 years ago
Barzani"nin yol haritası, "birlikte çıkış" stratejisi
“Öğretmen neden önemlidir?”
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi