|
Hadi bunlara cevap verin!

Beklenen oldu. Lübnan''da karışıklığın ilk kıvılcımları ortaya saçılmaya başladı. 14 Şubat 2005''de öldürülen Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastini soruşturan Lübnan İstihbarat''nın Bilgi Merkezi Başkanı Albay Samir Şehade''ye Hariri suikastindeki yöntemle dün saldırı düzenlendi. Tesadüfen başka bir araçta olan Şehade ağır yaralı olarak kurtuldu. Beraberindeki 4 kişi öldü. Beyrut''un güneyindeki Sayda kentine bağlı Rimeyla köyünde düzenlenen saldırıda ölenler Şehade''nin yardımcıları ve korumaları. Durumu kritik olan istihbarat şefinin yanı sıra 5 kişi daha yaralandı. Yola yerleştirilen bomba uzaktan kumandayla patlatıldı. Amaç Şehadeyi susturmaktı. Umarız hayatta kalır. Hariri suikasti gibi, bu saldırıyı da kimse üslenmedi.

Şehade, Refik Hariri soruşturmasını yürüten ekibin içindeydi. Soruşturma kapsamında toplanan bilgiler onun kontrolündeydi. Onu susturmak isteyenler, Hariri soruşturmasının üstünü örtmek isteyenlerdir. Şimdi çok çarpıcı şeyler aktaracağım. Umarım Lübnan''a asker göndermek için yanıp tutuşanlar, güllük gülistanlık gösterenler birkaç hafta ya da ay içinde bu bölgede nelerle karşılaşacağımıza dair bir nebze bilgi edinirler.

Hariri soruşturmasını yürüten ve Mossad''la bağlantısı açığa çıkan Alman Savcı Detlew Mehlis, neredeyse ABD ile Suriye arasında savaş çıkaracaktı. Görevi devretti. Yerine geçen Belçikalı savcı Serge Brammertz birkaç ay önce ilk raporunu BM''ye sundu. Mehlis''in aksine, işbirliği yaptığı için Suriye yönetimini teşekkür etti. Ama kimse bu rapordan bahsetmedi. Çünkü ABD/İsrail tezleriyle örtüşmüyordu. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad''la bile görüşen Brammertz, soruşturmayla ilgili bütün bulgularını bir rapor halinde 10 gün sonra BM Güvenlik Konseyi''ne sunacak. Muhtemelen Lübnan istihbaratının bilgilerinden yararlanacak. Yani Samir Şehade''nin bilgilerinden. Bu bilgiler kimi rahatsız etmişse Şehade''yi onlar susturmak istedi. Sizce kimi rahatsız etmiş olabilir? Birlikte bakalım:

Hariri suikastinden sonra Lübnan''da Hristiyanların yaşadığı bölgelerde ardı ardına bombalar patlamaya başladı. Daha da önemlisi, Suriye karşıtı gazetecilere yönelik suikastler düzenlenmeye başlandı. Bütün bunlar, Suriye askerlerini Lübnan''dan çıkaran ABD ve İsrail''in Beyrut meydanlarında “Sedir Devrimi” karnavallarıyla örtüşüyordu. Saldırıların hepsinden Suriye sorumlu tutuldu. Tıpkı Hariri suikastinde olduğu gibi. Türk basını da her bombadan, her saldırıdan sonra Suriye''ye veryansın ediyordu. Kimse; saldırılar hakkında işe yarar tek bir soru sormadı.

Lübnan istihbaratı, Hariri sonrası saldırılar için dikkatli bir soruşturma yürüttü. Hem Hariri suikasti hem de diğer saldırılara yönelik soruşturma çok çarpıcı, aslında dünyayı sarsması gereken bulgular elde etti.

22 Haziran 2006''da “Neden
şimdi de konuşsanıza!” başlıklı bir yazı yazdım ve önemli bilgiler aktardım. Dünkü suikastle birlikte bu bilgileri yeniden okuyalım:

“Şimdi sıkı durun!

Lübnan, suikastlerin arkasındaki gizli gücün İsrail olduğu gerekçesiyle bu ülkeyi BM Güvenlik Konseyi''ne şikayet etmeyi tartışıyor. Lübnan askeri polisi ve gizli servisinin uzun süredir yürüttüğü gizli operasyonlar, saldırılardaki İsrail bağlantısını açığa çıkardı. Siyasi suikastlerde kullanılan Lübnanlı Mahmud Rafa ve Filistinli Hasin Hattab, Mossad''a bağlı çalıştıklarını, Hariri suikastine benzer şekilde öldürülen İslami Cihad lideri Mahdum Maczib ile kardeşine yönelik suikasti aynı yöntemlerde düzenlediklerini, istihbarat ve teknolojiyi İsrail''in sağladığını, Mossad adına havaya uçurdukları 5 kişinin ölümünden sorumlu olduklarını itiraf etti. Lübnan Dışişleri Bakanı Fevzi Saluk, “Tel Aviv''i BM Güvenlik Konseyi''ne şikayet edeceğiz ancak önce uluslararası kamuoyu önünde teşhir edeceğiz” açıklamasına Beyrut''taki ABD Büyükelçisi Jeffrey Feltman, “Eğer Lübnan bunu yaparsa Lübnan-ABD ilişkileri sekteye uğrar” tehdidiyle cevap verdi. Uçaklardan gönderilen sinyallerle patlatılan bombalar gibi, Hariri suikastinde kullanılan teknolojinin İsrail''e ait olduğu ortada.”

Şehade''yi kimlerin susturmak istediğini bir kez daha soralım. Lübnan''a asker gönderme tezkeresinin görüşüldüğü saatlerde yazdım bu yazıyı. Tezkerenin bir sonuç olduğunu, asker meselesinin Türkiye ile ABD arasında savaştan önce ve savaş sırasında müzakere edildiğini hatırlatayım. İsrail Lübnan''ı bombalarken Türk Kontrgerilla Birlikleri''nden bir timin Lübnan''da, iki timin de İsrail''de olduğunu geçen hafta
. Bu akşam aynı birimlerden iki tim daha Lübnan''a gidiyor. ABD ve İsrail''le birlikte planlanan operasyonlar için. Biz, bölgesel bir savaşın içinde yerimizi aldık. Bundan sonra Lübnan ve Kuzey Irak''ta hepimizi şok edecek gelişmeleri beklemekten başka ne yapabiliriz ki!

Yeni suikastleri bekleyin!

18 yıl önce
Hadi bunlara cevap verin!
Kurallara dayalı uluslararası düzen!
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!