|
Kudüs"te Selahaddin"i beklemek...

KUDÜS- Batı monarşileri, Vatikan Haçlıları ve Amerikan şirketleri petrol, doğalgaz ve silah sektörü için nasıl bir Ortadoğu dizayn ediyor? Din, kültür, medeniyet eksenli dünya tasavvuru, sömürge, istila, talan ve hükmetme arzusu ile yoğrulup, nasıl bir pervasızlık olarak kendini gösteriyor ki, insanoğlu''nun direncini ezip geçebiliyor? Vatan, özgürlük, refah ve onurlu yaşam özlemleri bu güçlerin ürettikleri birkaç kavramla nasıl işlevsiz, anlamsız hale getirilebiliyor?

Küdüs''te, Kanuni Sultan Süleyman''ın yaptırdığı surlar boyunca uzanan Sultan Süleyman Caddesi''nden Mescid-i Aksa''nın avlusuna girerken karşılaştığım dört gencin o akşam yaşadıkları, aslında bu bölgedeki her toplumun yabancısı olmadığı aşağılamalardan sadece birisi. Kudüs''ün birkaç kilometre dışındaki köylerinden Mescid-i Aksa''ya gelebilmek, orada namaz kılan binlerce insanın arasına karışabilmek, millet olduklarını hissedebilmek, kendilerini yalnız olmadıklarına inandırabilmek için İsrail duvarlarını, kontrol noktalarını aşmak gerekiyor. Ne yazık ki, aileleri parçalayan, köyleri-kasabaları birbirinden ayıran, kendi ülkelerinde köleleştirilen insanların birbirine ulaşabilmek için verdiği mücadeleyi, katlandığı zorlukları takdir edecek bir dünyada yaşamıyoruz.

İsrail engellerini aşamayınca Mescid-i Aksa''ya ancak su borularının içinden sürünerek ulaşabilmişler. Bir millete reva görülen bu işkencenin, insan ruhuna karşı verilen bu savaşın güvenlik kaygılarıyla çok da ilgili olmadığını düşündüm. Daha çok aşağılama, hakir görme, geri bırakma, köleleştirme, itaate zorlama, terbiye etme, ehlileştirme, kamçılama stratejisiydi bu. Yılgınlık ruhlarına o kadar işleyecekti ki, onları Firavun''un Mısır''da yüzlerce yıl köle olarak çalıştırdığı İsrailoğullarına benzetecekler ve kendi tarihlerinin intikamını alacaklardı. Ancak dört gencin, her engeli aşarak oraya gelmesi, su boruları içinde sürünerek gelebilmesi, insan ruhuna karşı, yaratılışında var olan özgürlük tutkusuna karşı yürütülen bir savaşın asla kazanılamayacağını gösteriyor. Çünkü onlar, bu halde bile, gündelik yaşamlarının acımasızlığına boyun eğmek yerine Selahaddin Eyyubi''nin kurtuluşunu, Sultan Süleyman''ın kudretini istemeye cüret edebiliyor.

Filistin''i ev ev, köy köy, kasaba kasaba parçalayan zihinle, Irak''ta, Lübnan''da, Pakistan''da, İran''da, Suriye''de ya da bir başka bölge ülkesinde aynı senaryoyu uygulayan, uygulamaya teşebbüs eden zihin aynı değil mi? Bu coğrafyada etnik farklılıkları, mezhep farklılıklarını ölümcül bir çatışmaya ve ayrışmaya dönüştüren, kamplara ayıran, yüzyıllardır birlikte yaşayan insanlara birbirini boğazlatan düşünce aynı değil mi? Tarihinde hiçbir zaman bu denli bir mezhep çatışması yaşamayan Irak''ta her gün tanık olduğumuz kanlı çatışma, CIA''nın işkenceleriyle hayatını kaybeden insanların sokaklara atılan cesetleri bu çirkin amacın birer göstergesi değil mi? CIA tarafından eğitilen “ölüm mangaları”nın üç yıldır sayısız insanın hayatına malolan cinayetleri bugün yaşanan mezhep çatışmasının altyapısını hazırlamadı mı?

Ne oldu? Irak parlamentosu, 11 Ekim''de yaptığı şaibeli bir oylamayla federasyon kararı aldı. ABD ve İngiltere''nin mezhep savaşı çıkarmaya yönelik kirli eylemlerinden sonra, Kürt temsilcilerin ve Şii Irak İslam Devrimi Lüksek Konseyi''nin evet oyu verdiği, Mukteda Sadr ve Sünnilerin veto ettiği federasyon kararı, ülkenin üçe bölünmesi için atılan ikinci adım oldu. Şimdi Irak Çalışma Grubu adı verilen bir yapılanma ülkenin üçe bölünmesini önerme hazırlığında. Dışişleri eski Bakanı James A. Baker, eski Kongre üyesi Lee H. Hamilton''ın başını çektiği, çoğu askeri endüstriyel komplekse bağlı ve ABD''nin yıllardır yürüttüğü örtülü operasyonlarda kariyer edinmiş kişilerden oluşan grubun önerisi büyük ihtimalle çok yakında ABD''nin resmi politikasına dönüşecek.

İşgalden bu yana yürüttükleri sabotajlar, kitlesel katliamlar, cami bombalamaları, suikastler, toplu infazlar, faili meçhuller, iç savaş senaryosuna yönelik kanlı senaryolar, bu niyetlerini açıklayacak ortamı oluşturdu. Buna rağmen Ekim ayında meydana gelen bin 666 bombalı saldırının yüzde 70''inin ABD askerlerini hedef aldığı, yüzde 20''sinin Irak polisini hedef aldığı ortada. Bu saldırılarda sivil kayıplar yüzde 10 sadece. İngiliz tıp dergisi The Lancet''in geçen hafta yayınladığı 655 bin kişinin ölümünden doğrudan ABD ve İngiltere sorumlu. Ama nedense dünya, bu korkunç rakamı görmezlikten geldi. Buna karşı, mezhep savaşını öne çıkararak bölünmeyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Sanki o ülkede sadece bir iç savaş varmış, işgal yokmuş, ABD''nin kitlesel katliamları olmuyormuş havası oluşturuluyor.

1998''de Bill Clinton''a mektup yazarak Saddam''ın devrilmesini isteyen Yeni Amerikan Yüzyılı savaşçıları ile “A Clean Break: A New Strategy for Securing the Realm” raporunun mimarları, bunu başaramayınca şok etkisi yaratacak bir Pearl Harbor aradılar. 11 Eylül''le de aradıklarını buldular. Batı''nın yüzlerce yıllık sömürge geçmişinden beslenerek yeni bir dünya kurmaya giriştiler. Yeni bir Ortadoğu dizayn ettiler ve uyguluyorlar. Filistin''de uygulanan politikayla Irak politikası işte bu kaynaktan bes-leniyor. Bu coğrafyanın tamamını liflere ayırmak istiyorlar. Ancak Filistinli dört genci su borularının içinden sürünerek Mescid-i Aksa''ya ulaştıran irade var oldukça Selahaddinler de hep varolacak!...

18 yıl önce
Kudüs"te Selahaddin"i beklemek...
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!