|
Kazaları-cinayetleri "komplo" diye örtebilir miyiz?

90''lı yılara girdiğimizde Türkiye''nin iki ana sorunu oluşturuldu veya beslendi. Biri terör diğeri ise ekonomik sorunlardı. Hatta ekonomik sorunları da terör sorununu besleyici yeni yapılanmanın sonucu olarak görebiliriz.

İki ana hareket derhal görev bilerek Türkiye''nin çıkış yolunu hazırlamaya çalıştı. Birinci adım, terör üzerinden beslenen odaklara yönelik siyasal çözümler öneren zihniyetti.

Bu adıma karşılık gördüklerimiz ilginçti. Eşref Bitlis başta olmak üzere ölümler-kazalar-cinayetler birbirini izledi. Önceki gün Star ve Taraf gazetelerinde bu ölümleri-cinayetleri peşi sıra okuyunca ''komplo bunlar'' diyebilmenin rahatlığını yaşamak isterdim. Tıpkı bugün Ergenekon örgütünün de basit bir komplo olduğunu düşünmek istemem gibi. (Düşünmek istiyorum; çünkü ülkemde derin devletin bu kadar kök salmış halde olmasından ve yıllarca uyutulmuş bir salak konumunda olmaktan utanıyorum.)

İkinci adım siyasaldı. Türkiye''yi bataklığa taşıyan ekonomik çöküşü ve ardından yaşanacak toplumsal ayrışmaları önlemeye yönelikti. Bu yapılanmanın başını Özal, yardımcılığını ise Kahveci çekiyordu. Ve peş peşe ölümler-kazalar-cinayetler birbirini izledi.

Terörden beslenen kirli para ve mafyalaşma öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, nerede ise her sokağın bir mafya sorumlusu oluşmuştu. Devlet gücünün yanında derin güç her şeyin üstüne taşınmıştı. Doğu ve Güneydoğu yıllarca derin yapılanmanın beslenme noktası oldu.

Ayrıca;

Türkiye o kritik dönemden başarısız geçerek 28 Şubat sürecine yol aldı. Ve ülke soyuldu. Yıllarca ödeyeceğimiz milyarlarca dolarlık faturalar oluşturuldu. Bırakın o günkü varlıklarımızın soyulmasını, Milletin geleceğini bile soydular.

Ölümler-kazalar ve karartılmak istenen cinayetler sonrasında yaşandı bu olanlar. Şimdi bu yaşananlara ''komplo'' diyorlar, ''araştırıldı bir şey çıkmadı'' diyorlar, ''basit birer kazaydı, ölümdü'' diyorlar.

Diyelim ki ölümler normaldi, Özal''a suikast girişimi de basit bir bireysel heyecandı. Çankaya Köşkü''nde bulunması gereken dr. ve diğer personelin olmaması da normaldi. Kahveci yanlış yola girerken doğru uyarıldı da ilk yanına varan kişi New York''da öldü.

Her şey normal ise;

1993 sonrası ülkemde yaşananlar normal miydi? Yani sonuçtan gidersek, acaba askeri tıkanıklığın sonucu oluşan kara para, siyasal tıkanıklığın sonucu oluşan soygunlar normal miydi?

Ardından yaşanan 28 Şubat süreci ile oluşan ekonomik krizler ne ifade ediyor?

Oysa

Birileri hala bizi uyutmaya çalışıyor.

Sanki normal bir hayat yaşıyoruz, sanki elini taşın altına sokanların bu dünyadan göç etmeleri normalmiş gibi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan referandum öncesi açıkladı: "Ne zaman ekonomi şaha kalksa birileri rahatsız oluyor" demişti.

Neden örtü çabası içindeler, neden kuşku duymuyorlar, neden normalmiş yutturmacasına-olayları karartmaya çalışıyorlar.

Yoksa geçmişin karanlık-kirli sermaye oluşumu mu ortaya çıkacak?

14 yıl önce
Kazaları-cinayetleri "komplo" diye örtebilir miyiz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle