AK Parti kurulduğu günden beri mitinglerde bir şey dikkatimi çekiyor. 20 yıllık serüvende bu görüntü hiç değişmedi. AK Parti’nin mitinglerine toplumun en zayıf, gadre uğramış, toplumsal refahtan en az pay almış kitleleri katılıyor. AK Parti bir kitle partisi. Uzun yıllar toplumun yüzde 50’sine hitap etmeyi başardı. Parti mitinglerinin yanı sıra Gezi kalkışması sonrası yapılan miting, 17-25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan devasa mitinglerin havası farklı olmakla birlikte mitinglerin
AK Parti kurulduğu günden beri mitinglerde bir şey dikkatimi çekiyor. 20 yıllık serüvende bu görüntü hiç değişmedi. AK Parti’nin mitinglerine toplumun en zayıf, gadre uğramış, toplumsal refahtan en az pay almış kitleleri katılıyor.
AK Parti bir kitle partisi. Uzun yıllar toplumun yüzde 50’sine hitap etmeyi başardı. Parti mitinglerinin yanı sıra Gezi kalkışması sonrası yapılan miting, 17-25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan devasa mitinglerin havası farklı olmakla birlikte mitinglerin katılımcıları açısından profil fazlaca değişmedi. Yine mitinglere katılanlar Anadolu’nun gadre uğramış insanlarıydı.
2023 genel seçimlerinde İzmir mitinginin olduğu gün İzmir’de idim. Miting alanına yakın bir yerde oturmuştuk. Mitinge saatler kala İzmir’in dört bir yanından dalga dalga partililer miting alanına geliyordu. Uzun uzun AK Parti mitingine katılanlara baktım. Erdoğan’ın bu ülkeye ne kattığını onlardan daha iyi bilen kimse yoktu. Zaman zaman AK Parti’de bir elit yorgunluğu ve orta sınıflarda tereddüt olmuştur. Fakat bu milletin mazlumları Erdoğan’a inanmış ve onun arkasında kale gibi durmuştur.
AK Parti iktidarı çeyrek asra yaklaşmış ve Erdoğan hükümetleri Türkiye’de büyük devrimler gerçekleştirmiştir. Devrimin en büyüğü devleti vesayet devleti olmaktan çıkarıp, cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürmesidir.
Son yüzyılda kalkınmasını Batı desteği olmadan gerçekleştiren birkaç ülkeden biri olduk. Japonya, Kore, Tayvan ABD destekli kalkınma deneyimleridir. Çin ve Türkiye deneyimi bu iki ülkenin kendi birikim ve müktesebatları ile olmuştur. Batılı devletlerin bu gelişmelerden ne kadar mutlu oldukları su götürür. Dünyanın bütününü sömüren devletler için her kalkınmış ülke onların refah payından eksilen bir ‘lokma’ olmuştur.
Türkiye 2023 seçimlerine doğru giderken birçok konu başlığı birlikte tartışılıyordu. Muhalefet partileri ucube rejim, rezil ekonomi, anti demokratik ülke ve diktatörlük vurgusu yapıyorlardı. Bir de “Millet Aç!” sloganı muhalefet zenginlerinin ağzından her gün tekrarlanıyordu.
Bu hengâme içerisinde bu milletin dar gelirli ve yoksullarını düşünerek “Ülke altyapısı tamamlandı sıra milletin zenginliğinde” başlıklı yazılar yazdım.
AK Parti ülkede bir zenginlik oluşturdu ve bu refahı tabana yaymayı başardığı için 22 yıldır iktidarda kalmayı başardı.
AK Parti, politika geliştirme kabiliyeti olan bir partiydi. Erdoğan’ın yüksek amacını biliyorum. Devr-i iktidarında Türkiye’nin gelişmiş Batılı ülkeler karışışındaki bütün eksikliklerini tamamlamak istiyor. Ulaşım, enerji, savunma sanayi, sağlık, eğitim, tarım, teknoloji ve diğerleri, bu liste uzayıp gider. Erdoğan’ın ve hükümetin yatırım ve hizmet aşkı farkında olmadan sosyolojiyi gölgede bırakan bir anlayışa evrildi.
AK Parti seçmeni içerisinde 55 yaş üstü seçmen, bütün zamanlarda parti ortalamasından yüzde 10 daha fazla oyla partisinin arkasında durmuştur. Bu kitle aynı zamanda Türkiye’nin sefalet günlerini bilen, iki devri mukayese edebilen partililerden oluşuyor. Bugün 55 yaş üstü semenlerin oy verme davranışı AK Parti ortalamasının altındadır.
AK Parti’nin iç kalesi, Erdoğan için hiçbir hesap kitap yapmadan heyecanla partinin arkasında duran bu kitledir. AK Parti yatırımları bir gözden geçirip bir dönem sosyolojiye odaklanabilir. Millete verilen kaynak ekonomiye hızlıca geri dönen kaynaktır.
2019 İstanbul seçimleri ile ilgili çok şey söylendi. 25 yılda İstanbul’a yapılan hizmeti bütün dünya biliyor. Bu denli büyük hizmet devrimi yapan parti İstanbul’da siyaset üretimini ve sosyolojiyi unuttu. Kaybetmenin başka bir izahı yok.
İstanbul’u beş yıldır CHP yönetiyor. Peki, icraat olarak ne yaptı. Kreş açtı, süt dağıttı, lokanta açtı, İlim Yayma Cemiyeti’nin yarısı kadar İstanbul’da yurt açtı. Reklam yaptı. Başından sonuna hikâye bu. Beş kalem işle AK Parti yatırım, hizmet ve kültür ile nasıl baş ediyor işte büyük sorun burada.
AK Parti yeni bir sosyoloji oluşturdu ve oluşturduğu yeni sosyoloji ile hukuk geliştiremiyor. Kamu yatırımlarının Avrupa devletlerini geçecek düzeyde olması bireysel beklentiyi de kışkırtıyor. Bireysel taleplere dönük siyaset yapanlar, hizmetin önüne ateş perdesi çekmeyi başarıyor.
Türkiye’de siyasetin finansmanı başlı başına sorunlu bir alandır. Klasik bir AK Partili ve CHP’linin bu konuda bir kültürü vardır. Sarıgül ile başlayan ve Beylikdüzü’nde geniş araziler üzerine kurulan karanlık rant siyaseti deneyimi olan bir başkanın kamu kaynaklarını ne denli tehlikeli bir şekilde kullanacağı kimsenin aklına gelmemişti.
Son günlerde medyaya yansıyan para kuleleri buzdağının görünen yüzü. Canlı yayınlarda İmamoğlu’nun kafa karışıklığı perde gerisine kadar karanlık olduğuna işaret ediyor.
İmamoğlu kamu kaynakları ile her gördüğünü satın alıyor. 514 milyar bütçesi olan kentte zerre iş yapılmadıysa; gelsin delege satın almak, gelsin meclis üyesi satın almak, gelsin küçük partileri satın almak…
Korkarım bu gidişat siyasetin genetiğini bozacak. Görelim Mevla neyler.