|
“Ruslar daha 17. yüzyılda Türkistan’dan Hindistan’a yol arıyorlardı”

TDV’mizin o muhteşem İslam Ansiklopedisi’nde Bahattin Ögel’in eserleri kısmında şu bilgiler yer almaktadır. İslâmiyet’ten Önce Türk Kültür Tarihi: Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre. Sino-Turcica Çingiz Han ve Çin’deki Hanedanının Türk Müşavirleri. Türk Kültürünün Gelişme Çağları. Erzurum Anıtlarında Altay-Türk Sanatının İzleri. Türk Mitolojisi. Türk Kültür Tarihine Giriş. Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi. Türklerde Devlet Anlayışı: 13. Yüzyıl Sonlarına Kadar.



Yazıya, kültür tarihimize çok büyük hizmet vermiş, adeta hayatını bu toprakların bin yılına vakfetmiş bu önemli ismi hatırlayarak, hatırlatarak başlama sebebim biraz da Ögel’in bir cümlesinin açtığı kapıdan geçmeden yazıya girmemektir.
“Yirmi cilt halinde planlayıp ancak dokuz cildini tamamlayabildiği Türk Kültür Tarihine Giriş”
adlı devasa eseri ile kitaplığımızın en önemli raflarından birisinde yer alan Bahaddin Ögel hoca, ünlü Rus beyni, tarihçisi ve mitolojik karakteri Vasiliy Viladimiroviç Barthold için hakkaniyetli bir çok temel bilgi verdikten sonra şu notu düşmüştür. “Şunu unutmayalım ki Barthold, bir Rus bilgini ve tarihçisidir. Orta Asya tarihi araştırmalarına da kendi milletinin istek ve eğilimleri ile girmiştir.” Barthold’un, İstanbul Üniversite’sinde verdiği dersler, ilk olarak 1927’de basılmış, dili sadeleştirilerek 1975’te Kültür Bakanlığı tarafından yeniden yayınlanmıştır. İşte bu kıymetli eserin önsözünde, Türk Tarihi Profesörü Bahattin Ögel hocanın kaleme aldığı 2 sayfalık referans yazı, eserin önemini de, Barthold’un her ne olursa olsun, önemini de mesafe ile yaklaşılması gereken dünyasını da bize işaret etmektedir. Maveraünnehir – Türkistan – Orta Asya tamlamaların-dan hangisini tercih ederseniz edin, bu haritayı, dahası dünya haritasını önemseyen, üzerine düşünen herkes için temel metinlerden olan eserin bir bölümünde karşılaştığım bir bağlamı özellikle paylaşmak isterim. 1869’un St. Petersburg’unda dünyaya gelmiş, 1930’da hayata veda etmiş Barthold’un yazdıkları sadece tarihçiler için, bölgenin geleceğini okumak isteyenler için de çok şey söylemeye devam ediyor.


“Doğu Türkistan’ın kültürel durumu Özbekler hükümetinin halinden daha acıklıdır. Buraya Avrupa ve Ön-Asya’nın tesiri daha az işlemiştir. 1860 yıllarındaki siyasi hareketler esnasında ve bilhassa Batı-Türkistan’ın Ruslar tarafından istila edildiği bir zamanda, kısa bir zaman için siyasi bağımsızlığını yeniden kazanmış olan Doğu Türkistan’ın durumu son derece acıklı bir vahşet levhası arzeder. Doğu Türkistan, Mançu imparatorlarının devrilip Çin cumhuriyetinin kurulmasından sonra Çin hakimiyetinde kalmıştır. Orta-Asya Türkleri’nin geleceği, bütün diğer kavimlerinki gibi, mühim bir derecede bunların dünya ile münasebetlerine katılmaları durumuna bağlıdır. Basında bu konuda söz geçmiş olmasına rağmen, Doğu Türkistan’dan bir demir yolu geçirmek, bu suretle Orta Çağda Ön-Asya’dan Çin’e giden ticaret yolunun yeniden canlanmasını beklemek için hiçbir sebep yoktur. Çin’e Sibirya üzerinden bir demir yolu varken, daha büyük teknik zorluklarla bağı olan ikinci bir yol yapılması o kadar muhtemel değildir. Belki çok daha muhtemeldir ki, Türkistan, özellikle Batı Türkistan için Avrupa-Hindistan demir yolu, çoktan beri ortaya konulmuş olan bu mesele hallolunduğu zaman, çok daha ehemmiyet kazanacaktır. Bilinmektedir ki Ruslar daha 17. Yüzyılda Türkistan’dan Hindistan’a yol arıyorlardı.”

Henüz 1800’lü yıllarda iken Ruslar ve İngilizler arasında “Büyük Oyun” savaşının merkezi olan Orta Asya’nın 2500 yıllık Buharası için Thierry Zarcone
“bölgeye gelen ilk kaşifler ya elçilik göreviyle ya da kimliğini gizleyerek gönderilen Rus veya İngiliz siyasi ajanlarıydı” cümlesini kurduktan sonra, metnin finalini şöyle bitirir. “Bölgenin efsanesi 1888’de demiryolunun Yeni Buhara’ya ulaşmasıyla tamamen sona erdi”

Bu satırlara 2022’den baktığımızda hülasa olarak geldiğimiz yer şurasıdır.

Kaşgar, Şincan, Urumçi’ye, devasa Kuşak Yol hattına, daha 17. Yüzyıldaki Rus yayılmacılığı ile bugünün Rusya’sı arasındaki mesafesizliğe, Barthold için Bahattin Ögel’in düştüğü notlara, coğrafyadaki bütün gizli öznelerin ne denli yoğun ve akıcı olarak, her yönüyle çalışmaya devam ettiklerine dikkat kesilmek gerekiyor. Ve bu gereklilik, bize yoğun ve akıcı olarak, her yönüyle nasıl ve ne için çalışmamız gerektiğini de söylemeye devam ediyor.

#Bahattin Ögel
#TDV
#Doğu Türkistan’
2 yıl önce
“Ruslar daha 17. yüzyılda Türkistan’dan Hindistan’a yol arıyorlardı”
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle