|
Millî mutabakat mı, milletçe intibak mı?

Altmışlı yılların başlarındaki en büyük tartışma Türkiye''nin dış ticaret açığını kapatmak, bütçesini denkleştirmek ve ekonomik hayatını başka ülkelerin gölgesinde sürdürmekten kurtarmak için öncelikle sanayii ürünleri imalatına mı yoksa turizme mi yatırım yapılması gerektiği üzerinde yürütülen tartışmaydı. Sanayii lehine bir millî mutabakat sağlanmak üzere olduğu (O günlerin basınında yer alan haberlere göre Dünya Bankası cıvata imaline hasredilmek üzere kredi vermeyi reddediyor, lüks bir otelde kullanılmak üzere pahalı porselenlerin ithaline yarayacak krediyi seve seve Türkiye''ye takdim ediyordu.) fark edildiğinden olsa gerek, nasıl olduysa oldu, el çabukluğuyla turizm lehine milletçe intibak sağlanmış gibi bir durumla karşılaşıldı. Bu durumu husule getiren kimdi? Parmakla gösterilir gibi değil. Aradan kırk yıl geçti. Sonuçta Türkiye''nin dış ödemeler dengesine ağırlıklı olarak tesir eden meşru (!) kalemler ikiye indirgendi: Tekstil ve turizm. Bu iki kalem hem işleyiş süreçleri ve hem de etki uyandırma potansiyeli itibariyle tamamen dışardan, Türkiye''nin dışından kontrol edilebilir özellikteydi.

Geçmişte ne olmuşsa olmuş. Hepsi geride kaldı. Bu cümleleri sarf etmekte serbestsiniz. Ne var ki hiç olmazsa bugünden söz ederken kelimeleri, ifadeleri, ibareleri yerli yerince kullanmaya gayret gösterin. Geçmişi tamir etmek diye bir şey yok; ama ebeliğiyle görevli olunan bir doğumda çocuğun sakat doğmasına meydan vermeme sorumluluğu diye bir şey var. Kemal Derviş hitama erdirmek istediği işlerin yoluna girmesi için millî mutabakat gerektiğini söylüyor. Kelime seçiminde ciddi bir hata yapıldığı kanaatindeyim. Kemal Derviş ve onun görevini başarıyla sona erdirmesini arzulayan herkes iktisadi tedbirlerin toplum yararına sonuç vermesi hususuna milletçe intibak etmemizi istiyorlar. Milletçe intibak vakıasına itiraz etmeyebiliriz; ama "millî mutabakat" hem maddesi, hem mânâsı büyük bir iş. Onu tarihimizde sadece bir kez, İstiklâl Harbi sırasında yaptık. İstiklâl Marşı erdiğimiz mutabakatın senedi olarak bugünlere kalmıştır. Nelerde mutabakat sağlandığı o metne bakılarak anlaşılabilir.

İstiklâl harbimizin öncesinde ve sonrasında millî mutabakat sağlamadığımız halde milletçe intibak ettiğimiz çok sayıda, yığınlarca iş var. Sözgelimi kısa bir süre sonra internete milletçe intibak ettiğimiz zaman bu alanda bir milli mutabakat hasıl olduğunu söyleyenler abesle iştigal etmiş sayılacaklar. Kemal Derviş tam da bir Dünya Bankası yetkilisinin ağzına yakışan dille Brezilya''nın millî mutabakat sayesinde krizden sağ salim (?) çıktığını ve Endonezya''nın millî mutabakat sağlayamamak yüzünden hâlâ bocaladığını söylüyor. Daha sağlıklı ve aklı selime uygun ifade şöyle olabilirdi: Brezilya''nın kültürel yapısı milletçe dünya sisteminin isterlerine intibakı sağlamaya elverişlidir; Endonezya ise dünya sisteminin isterlerine milletçe intibak temin etmeye elverişli bir kültür donanımına sahip değildir.

23 years ago
Millî mutabakat mı, milletçe intibak mı?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle