Türkiye''yi onurlandıran haşmetlü Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz El Suud, kendisine verilen Devlet Şeref Madalyası''nı da beraberinde götürerek ülkemizden ayrıldı.

Böylece bu şerefe nail olan 8''inci yabancı devlet adamı ünvanına da sahip olmuş oldu.

''Misafirin arkasından konuşulmaz'' denir ama, ''Haşmetlü Kral'' bizim misafirimiz olmadığı için bu ziyaretle ilgili birkaç laf edebiliriz.

Kral, İngiltere, İtalya, Vatikan ve Almanya''ya uğradıktan sonra iki günlük bir ziyaret için Ankara''ya geldi. Ziyaretin görünen resmi amacı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül''ü seçildiği yeni görevinden dolayı tebrik etmek ve bu vesileyle kendisine verilmesi daha önce kararlaştırılan Devlet Şeref Madalyası''nı da almaktı.

Tabii bu arada iki ülkeyi ilgilendiren bazı siyasi ve ekonomik meselelerin görüşülmesi de bekleniyordu.

Ziyaretin perde arkasında başka bazı gerekçeler olduğu da düşünülebilir. Irak''taki son durum, ABD''nin İran''a yönelik yaklaşımları ve bölgedeki Sünni ülkelerin Ortadoğu''ya yönelik Şii tehdidine karşılık alınabilecek önlemler, Hizbullah ve Hamas dolayısıyla Lübnan ve Filistin meseleleri de bu çerçevede ele alınmış olabilir.

Olabilir, ama medyamız tabii bunlar yerine daha önemli gördüğü başka konularla ilgilendiği için bu sorularla ilgili tartışmalardan, analizlerden her zamanki gibi yoksun kaldık.

Buna karşılık Kral''a ilişkin kraliyet ailesine ilişkin epeyi bir malumatımız oldu.

Dokuz uçak dolusu 400 kişilik bir heyetle geldiklerini öğrendik.

Ve her zaman duyduğumuz beylik laflar. Göz kamaştırıcı bir zenginlik, debdebe, gösteriş, görgüsüzlük karışımı ihtişam sahneleri…

Cumhurbaşkanı Gül''ün Kral hazretlerini programda olmamasına rağmen Esenboğa Havaalanı''nda karşılaması.

Sonra yine devlet protokolu zevatının homurdanmasına rağmen Gül''ün Kralı''n ricasını kırmayıp onu otelinde ziyaret etmesi. Bu aşırı misafirperverliğe, Bu da yakışıksız oldu” diyenler de çıktı.

Bu noktada insanın gülesi geliyor.

Bu ziyarette yakışan ne acaba?

Bütün özgür dünya, yolsuzluk ve rüşvete bulanmış, ülkesini demir bir yumruk gibi yöneten bu despotu eleştirirken, bizim ona ''Devlet Şeref Madalyası'' veriyor oluşumuz yakışık alıyor da aşırı misafirperverlik mi yakışıksız kaçıyor acaba?

Kral''ın İngiltere''yi ziyaretinde yürüyeceği yollara kırmızı halılar serildi. Son 20 yıldır İngiltere''yi ziyaret eden ilk Suudi Kralı''na muhteşem bir karşılama töreni hazırlandı.

Bu debdebeli karşılama müsameresi İngilizlerin tepkisi çekti. Medya bu karşılamayı görgüsüzlük olarak nitelendirildi. Daha önemlisi insan hakları kuruluşları ve İngiltere''de yaşayan rejim muhalifleri bu despotik rejimi ve Kralı protesto etmekten geri durmadılar. Medya da eleştirilere katıldı.

Örneğin Guardian, yazarlarından Julian Borger”in manşetten yer verilen yazısının başlığı: “İngiltere''ye hoşgeldiniz. Ama rüşvet ve yolsuzlukları ağzınıza almayın. Zira konumuz ticaret...” idi.

Gazete böylece, İngiltere''den Suudi Arabistan''a yapılan büyük miktarlardaki silah satışı sırasında kraliyet ailesinin bazı mensuplarına bir milyar dolar civarında rüşvet verilmesiyle ilgili skandala atıf yapmış oluyordu.

Kral''a Türkiye''ye gelmeden önce uğradığı her ülkede benzer tepkiler, eleştiriler yöneltildi.

Bir tek ülkemizde tepki görmedi, eleştirilmedi.

Bunun yerine Kral''a verilen madalya Devlet Şeref Madalyası Cumhurbaşkanı Gül tarafından takıldı.

Arkasından Kral Abdullah da Cumhurbaşkanı Gül''e, “Kral Abdülaziz Birinci Derece Madalyası”, Başbakan Erdoğan''a ise “Kral Abdülaziz Nişanı” taktı.

Dileriz bu karşılıklı madalyalaşma her iki ülke için de hayırlı olur.

Bu vesileyle madalya konuda bazı bilgiler edindik.

İlk madalya 5 mayıs 1997''de Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev''e verilmiş. Bunu Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Alia İzzet Begoviç (9 Haziran 1997), Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek (1 Aralık 1998), Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman (7 Ocak 1999), Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze (10 Şubat 1999), ABD Başkanı Bill Clinton (15 Kasım 1999) izlemiş. Devlet Şeref Madalyası''nın 7. sahibi de KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olmuş.

Türkiye''de ise Devlet Şeref Madalyası 28 Şubat döneminin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı''ya, 9. cumhurbaşkanı Demirel''e, Genel Kurmay Başkanları Orgeneral Hüseyin Kıvrıoğlu ve Orgeneral Hilmi Özkök''e de verildi.

Görüldüğü gibi ödül alanlar arasında bir hayli tartışmalı isim bulunuyor.

Bu şartlarda bir madalya da Suudi Kralı''na vermişiz çok mu?

İtiraz edenler olursa, ben “Yakışır” diyorum

Hem bize hem de Kral''a…