|
Türkiye 2013 hedefine nasıl ulaşacak?

Bürokrasi Gül''ün cumhurbaşkanı olmasını engelleyemeyince yine Kürtler hedef haline geldi. Kürtler üzerinden ortam tehlikeli bir şekilde kışkırtılıyor.

Büyük medya bu kışkırtma ortamında özel bir misyon üstlenmiş durumda.

Kürt milletvekillerini, seçimle gelmiş belediye başkanlarını ve legal politik temsilcilerini 24 saat izliyor. En ufak bir konuşmadan, hareketten, yüz ifadesinden manalar çıkartarak bazan ihbarcı, bazan polis, bazan savcı, bazan yargıç, bazan da tetikçi oluyor.

Gazeteciliği her zamanki gibi bir kenara bırakıp kışkırtıcı, aşağılayıcı ve alenen bölücü bir üslup kullanıyor.

Koskoca gazeteler manşetten Kürt halkının temsilcilerine saldırıyor. 90 punto, 120 punto kara başlıklarıyla...

"Çizmeyi aşıyorsun Baydemir" ne demek?

Bu manşet, alenen ülkede savaş isteyen, "kan gövdeyi götürsün" diyen kesimlerin niyetlerini açığa vuran tehlikeli bir manşet.

Hani gazeteler savaş kışkırtmacılığı ve çığırtkanlığı yapamazdı?

Hani aşağılayıcı ve bölücü manşetler atamazdı?

Türkiye''de rahatça ve hiç bir sorumluluk duygusu taşımadan atabiliyor. Sırtını bürokratik kurumlara dayayarak bir yandan da devletten nemalanarak yapıyor bunu.

Baydemir, Başbakan''a cevap verirken ya da başka bir yerde başka bir şey söylerken suç işlemisse bunu kovuşturmak savcıların işi. Bu tür yayınlar açıkça savcılık makamını etki altına alıyor onu yönlendiriyor.

Medya aslında kaldığı yerden devam ediyor.

AKP''ye yönelik kışkırtmacılığa ve yıpratma kampanyasına, Gül''ün cumhurbaşkanlığı engellenemeyince şimdilik ara verip bürokratik odaklarla birlikte Kürtlere yönelmekte bir beis görmüyor.

Seçimin ardından gelen yumuşama havasının Gül''ün cumhurbaşkanlığına nispeten sorunsuz seçilmesiyle daha da pekişmesi beklenirken ortam nasıl da geriliyor.

Bir süredir DTP''ye ve Kürtlerin DTP''yi destekleyen kesimlerine yönelik düşük tempolu sayılabilecek saldırılar birden bire salvolara dönüşüyor.

Yalnız bu sefer iş çok ciddi. Bu sefer Kürtler doğrudan aşağılanıyor. Savaşa zorlanmak üzere kışkırtılıyor. Tahammül sınırları zorlanarak en barışçı söylemlerin bile savaş çağrısına dönüşmesi için sanki elden gelen her şey yapılıyor. Adeta bir plan çerçevesinde Kürtler topyekun isyana teşvik ediliyor.

İşin vahim tarafı AKP''nin ve kısmen DTP''li politikacıların bu oyuna gelmesi.

Tırmandırılan savaş ortamının bir parçası olmaya soyunması.

Son günlerde Diyarbakır Belediye Başkanı DTP''li Baydemir''le Başbakan Erdoğan''ın medya eliyle oluşturulan zehirli kışkırtma havasına kendilerini kaptırmaları bu çevrelerin ekmeğine yağ sürüyor.

Baydemir, DTP''li milletvekillerinin yaptığı gibi barışçı söylemi ne pahasına olursa olsun elden bırakmamalıydı.

Tabii burada asıl sorumluluk Erdoğan''a düşüyor. Erdoğan Kürt belediye başkanlarını ve kendisi gibi sandıktan çıkan DTP''li milletvekillerini yok varsaymaya devam edemez.

Unutmaması gerekir ki yarın aynı sandıklardan AKP''li politikacılar da çıkabilir.

Yahut tam tersi olabilir.

Bu nedenle DTP''nin legal bir parti olarak Meclis''te bulunması ve barışçı bir söylemi benimsemesi Kürt meselesinin konuşulabilmesi, tartışılabilmesi için büyük bir şanstır. DTP''yi ve DTP''li vekilleri dışlayan bir politika savaş yanlılarının ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.

Erdoğan, Kürtlerin legal alanda siyaset yapma imkanları ellerinden alınmaya çalışılırsa çatışmaların daha da şiddetleneceğini ve daha fazla kan döküleceğini mutlaka biliyor olmalı.

O karşı çıkmazsa bu süreç AKP''yi istemediği bir savaş ortamına sokabilir.

Savaşın yaygınlaşması ise AKP''nin ve tabii Türkiye''deki olumlu bütün ilerlemelerin de sonu demek olur.

AKP, terörle mücadele kisvesi altında Kürt meselesindeki bütün barışçı adımlara karşı çıkarak bu tuzağa düşer mi?

Filistin''de neredeyse dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas''ı Filistin halkının meşru temsilcilerinden biri olarak kabul etmekte bir anormallik görmeyen AKP liderliği, Kürt halkının seçilmiş temsilcilerine yönelik demokrasi dışı yaklaşımın sürmesi halinde Türkiye''nin giderek daha da gergin bir ortama sürükleneceğini tahmin edemez mi?

AKP bürokrasinin oyununa gelip ortamı germek yerine, Kürt halkının legal temsilcilerine Türkiye''nin önündeki önemli bir fırsat olarak bakmak ve Kürt meselesini onlarla konuşmak durumunda. Erdoğan''ın 2013''te vaadettiği o müreffeh, güçlü Türkiye''ye ulaşmanın başkaca sihirli bir yolu da yok.

17 years ago
Türkiye 2013 hedefine nasıl ulaşacak?
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli