|
Üçüncü ve nihai krize mi? Uzlaşmaya mı?

Hükümet bildiğiniz gibi. İMF''nin Telekom yönetim kurulu ile ilgili itirazına karşı çıktı. Özellikle koalisyonun MHP kanadı güya bunu bir ulusal onur meselesi yapmış gibi göründü.

Bu Ecevit''in de işine geldi.

Sandılar ki IMF''yi köşeye sıkıştırıp taleplerinden vazgeçirebilecekler.

Böylece, ''IMF''ye karşı koyan aslanlar'' olarak prim yapacaklarını düşündüler.

Blof yaptılar… Ama IMF son ana kadar bu blöfü ciddiye almadı.

Çünkü sorun IMF için de önemliydi ve ilke sorunuydu.

IMF''nin tavrının değişmemesi üzerine duyulmaya başlanan yeni ve muhtemelen de nihai bir krizin ayak sesleri, üç ahpap çavuşu ağız değiştirmeye zorladı. Uzlaşmanın da söz konusu olabileceğini ima eder politik demeçler vermeye başladılar.

Çünkü dolar 1 milyon 400''lere fırlıyor, borsa hızla düşüyor, faiz yükselmeye devam ediyor ve piyasaların tedirginliği artıyordu.

Üç koalisyon liderinin anlamsız direnişinin Türkiye''ye ve insanlara yüklediği maliyetin grafiği giderek tırmanıyordu.

Uzmanlar, bu kuşkulu bekleyişin en fazla bugune ( pazartesi) kadar sürebileceğini, sonunda yeni bir krizin patlamasının kaçınılmaz olacağını söylüyorlardı.

Öte yandan Kemal Derviş, Atlantik''in öte yakasından iyimserlikle, belirsizlik arasında, hatta satır altlarını okuyanlara karamsarlık da verebilecek mesajlar gönderdi.

" Pazartesi ( bugün) gününe kadar meselenin çözüleceğine ilişkin açıklamalar yaptı.

Aslında o da bu sözleri ile, meselenin pazartesiye (bugüne) kadar çözülmemesi durumunda işlerin iyice karışacağını anlatmaya çalışıyordu.

Kim bilir, bu gelişmeler üzerine, belki de ellerinin aslında iyice zayıf olduğunu anlamış olan üç lider uzlaşma ihtimalinden de söz etmeye başladılar.

" Memleketin menfaatleri" uğruna kendi menfaatlerinin bir bölümünden feraget edebileceklerdi…

Oysa yaptıkları tamamen bir gösteriydi. IMF ile imzaladıkları anlaşmada bütün bu konular açıkça belirtilmişti ve üç lider o sırada durumu kurtarabilmek uğruna gözü kapalı o anlaşmaya imzayı basmışlardı.

Hatta, IMF yönetimi koalisyon liderlerinin ayrıca programın uygulanmasını taahhüt etmelerini de istemişti. Kuşkusuz bunu da yapmışlardı…

Şimdi ayak direyip, milliyetçi, ulusalcı kesilmeleri, bunu Türkiye''nin ulusal onuru için yaptıklarını söylemeye çalışmaları hiçbir anlam ifade etmiyor.

Kabahat IMF''de, Dünya Bankası''nda falan değil, Türkiye''yi bu duruma getiren içlerinde şu anda Türkiye''yi yönettiğini sananlar da dahil olmak üzere, politik ve bürokratik kadrolarda…

Şimdi, ''memleketin menfaatleri'' adına IMF ile uzlaştıklarını açıklayarak kendilerinden istenilenleri nasıl yapacaklarını hep birlikte göreceğiz.

Gerçi Telekom yönetim kurulu listesi incelendiği zaman, Derviş''in listesinden seçilen iki üyenin emekli subay olduğu görülüyor. Başbakan Ecevit''in önerisi ile seçilen bir üye ise yine Silahlı Kuvvetler bağlantılı. OYAK eski yönetim kurulu üyesi bir şahıs.

Tabii bu üyelerin de, Enis Öksüz''ün önerisi ile seçilen dört üye gibi, IMF''nin istediği profesyonellik ölçütlerine uyup uymadıkları bilinmiyor.

Kemal Derviş''in bu emekli askerleri Telekom yönetimine niçin soktuğunu henüz anlayabilmiş değilim.

Listesinin reddedilmesini kolaylaştırmak için mi, yoksa askerlerin talepleri üzerine mi? Bilmiyoruz.

Belki de siz bu yazıyı okuduğunuz sırada bu konudaki uzlaşma paketi de açıklanmış olabilir.

Eğer açıklanmamışsa ya da biz yanıltan başka bir gelişme olmuşsa bizim yanılmış olmamızın zaten bir kıymeti olmayacağı gibi, bizim mahçubiyetimizin, içine düşülecek ''krizlerin anası'' denilebilecek nihai krizin yanında bir önemi de kalmayacak.

Gerçi Türkiye''yi bu noktaya getiren bu siyasi ve bürokratik kadrolarla Türkiye''nin bugünü kurtulsa bile yarın, yeni bir krize yuvarlanması kaçınılmaz gibidir…

Ancak ben, bu seferlik de durumun uzlaşmayla -aslında geri adım atarak- geçiştirileceğini sanıyorum.

Aslında söylemesi zor ama, ben bu sahte milliyetçi, ulusalcı kadroların IMF''ye yönelik göstermelik direnişlerinin sürmesini isterdim.

İsterdim ki, birkaç gün içinde, zorla ayakta duran bu uyduruk denge iyice çöksün ve akla kara tümüyle ortaya çıksın.

Türkiye bu sayede sırtında taşımak zorunda kaldığı bu ağır yükten kurtulsun.

Bütün bu müflis, tutucu ve yasakçı kadrolar, kurumlar yerle bir olsun.

Faturası biraz ağır olabilir ama, inanın bu ağır maliyet bile, bu müflis, beceriksiz ve değişmeye ve uzlaşmaya direnerek Türkiye''nin başını bün türlü belaya sokan kadroların yol açtıkları zararlardan daha fazla olamaz.

Üstelik de Türkiye insanının bu beladan kurtulduğu için morali yükselir, dayanma gücü artar ve ufku genişler.

Zararlar çok daha çabuk telafi edilir.

Ben, Türkiye''nin en kısa zamanda düze çıkmasını arzu ediyorum.

Ama, olmazsa da, yeni ve nihai bir krize çok fazla üzülmeyeceğimi de ifade etmek istiyorum…

23 yıl önce
Üçüncü ve nihai krize mi? Uzlaşmaya mı?
HDP’ye kaç bakanlık düşüyor?
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı