|
Kim bu Rosa ve Clara?

Clara"yı ben ekledim, aslı, yani "bianet"in haberindeki hali "Kim bu Rosa?"dan ibaretti. Şu puslu havalarda okuyanı gülümseten ne güzel bir başlık…

Medyada hak ettiği yeri bulamadığından Rosa ve Clara meselesini özetleyerek başlayalım: Diyarbakır"da 8 Mart Kadınlar Günü"ne yapılacak miting için afişler hazırlanmış. Ancak bu afişler yerlerini aldıktan hemen sonra Diyarbakır 1 No."lu Hakimliği tarafından yasaklanıp toplatılmış. Gazetelerde fotoğrafını da gördüğümüz bu afişlerde altı kadının fotoğrafı üzerine şu slogan yer alıyor: "Rosalardan Sakinelere / Sözünüz Sözümüz Yolunuz Yolumuzdur". Fotoğrafların kimlere ait olduğunu da söyleyelim:

Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez, Leyla Kasım.

Biliyorsunuz, bu isimlerin -ilk ikisi dışındaki- dördü Kürt siyasi hareketinden. Gelelim ilk iki isme: Bu isimlere de birçoğunuz yabancı değildir. Bu isimler yüzyıl ötesinin iki önemli komünistine ait. Her ikisi de Spartakistler ve Alman Komünist Partisi üyesiydi. Her ikisi de Kautsky"nin ideolojik önderliğindeki Alman Sosyal Demokrat Parti"nin savaş yanlısı politikasına karşı çıktılar. Luxemburg"un daha sonra Lenin"e yönelttiği eleştirilerdeki dirayetli duruşu da hatırlayalım. Bir cinayete kurban gittiğini de…

Dönelim "Kim bu Rosa?" meselesine:

"bianet"in haberinden şu bilgiye de ulaşıyoruz: "Kararda, "6 kadına ait resimlerin bulunduğu Türkçe ve Kürtçe ibarelerin yazılı olduğu farklı içerikli afişlerin asılı olduğu, söz konusu afişlerde PKK/KCK terör örgütüne üye kişilerin resimlerinin bulunduğu ve bu kişilerin örgütsel konumlarının öne çıkarılarak PKK/KCK terör örgütünün propagandası yapıldığından afişlerin yasaklanmasına ve toplatılmasına karar verildi" ifadesi kullanıldı."

Geldik "bianet"in haberinin en çarpıcı yerine:

"bianet"e konuşan 8 Mart Diyarbakır Tertip Komitesi"nden Şaneşin Aydın, polis merkezindeki memurların "Rozalardan Sakinelere diyerek ne demek istiyorsunuz? Kim bu Rosa" dediğini anlattı. Rosa Luxemburg olduğunu söylediğimizde, kendisinin de internetten araştırdığını, teyit etmek için sorduğunu söyledi."

Manzarayı görüyorsunuz… Mahkeme kararında karşımıza çıkan şu akıl yürütme tarzına bıkın. Ama bu kadarı da olmaz ki…. Rosa ve Clara, kırk yıl düşünseler PKK/KCK terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanacakları akıllarına gelmezdi… Polis merkezindeki memurların "Kim bu Rosa?" diyerek hakkında bilgi toplamaya çalıştıkları komünist hareketin bu iki önemli kişisinin fotoğraflarının yer aldığı afişlere yasak koymak günümüzde herhalde ancak "Alaturka bir Yargı"nın aklına gelebilir.

Rosa-Clara konusu üzerinden biraz daha yol alalım:

İdare ve Yargı"nın "afişler"e ilişkin tutumunun iler tutar tarafı olmadığını söyledik. Peki ya bu mitingi düzenleyenlerin Rosa ve Clara"nın isimlerine afişlerde yer vermesine ne diyeceğiz? Önümde Özgür Gündem"in 4 Mart 2013 tarihli sayısı var. "Kadın kıyımına son" manşetli ana sayfada yer alan fotoğraflar gerçekten etkileyici. Gazete Amed, Mêrdin ve Elbak başta olmak üzere onlarca merkezde kadınların meydanlara dökülerek kadın katliamlarına isyan ettiğini bildiriyor. Gerçekten de -fotoğraflar şahit- binlerce kadın bu amaçla sokaklarda. Tahmin ettiğiniz gibi bu kadınlar büyük şehirlerde bu amaçla sokağa çıkan kadınlardan sosyolojik-ekonomik açıdan çok farklılar.

Şurası açık ki, Kürt siyaseti diyebileceğimiz çerçevede kadın hakları konusu önem verilen konuların başlarında geliyor. Nitekim Gülten Kışanak da Diyarbakır"daki eylemde yaptığı konuşmada Öcalan"ın "üç özne"ye (kadınlar, emekçileri, çevreciler) öncelik tanıdığını söylüyor.

Bu üç "temel özne" tabii ki günümüz demokrasisinin de temel özneleri. Ancak bu işte bir tuhaflık da yok değil sanki… Tuhaf, çünkü gördüğünüz gibi sözü edilen bu "temel özneler-kimlikler" arasında "etnik" nitelikte olanı yok. Dolayısıyla, birçok şehirde batıdaki şehirlerde karşılaşılamayan biçimde güçlü bir kadın hareketini gözlemek gerçekten göz kamaştırıcı olsa da, sokakları dolduran binlerce kadının o güne kadar adlarını bile duymadıkları Rosa ve Clara"nın hatırası için de yürütülmesi doğrusu bana -en azından- şaşırtıcı geliyor. Oysa biz bugün ülkede neyi tartışıyoruz? "Sınıfsal", "feminist" ya da "çevreci" bilinci-kimliği değil, yakın geçmişimizi ve bugünümüzü zehirleyen hakim "etnik bilinç" anlayışından nasıl kurtaracağımızı tartışmaya çalışıyoruz.? Ayrıca unutmayalım ki, Rosa Luxemburg, ülkesi Polonya"nın bağımsızlığını savunan Komünist Partisi ile de hemfikir değildi. "Millet", "ulus-devlet", "milliyet" gibi kavramlara (tutarlı bir Marksist olarak) son derece uzaktı. O halde nereden çıktı Rosa ve Clara isimleri ve fotoğrafları? Kürt siyaseti yoksa hâlâ Rosa ve Clara"nın solunu mu savunuyor? Savunuyor ise bu komünizmin Kürt kimliğini -haklı olarak- merkeze koyan Kürt siyasetiyle bir yakınlığından söz edilebilir mi?

11 yıl önce
Kim bu Rosa ve Clara?
İlahiyat fakülteleri ve İslâm çalışmaları
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim