|
Merkez’in sürprizi ve seçim sonrası için beklentiler

Bu haftanın en önemli gündem maddesi Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) faiz kararıydı. PPK toplantısı öncesi genel eğilim Kurul’un politika faizini sabit bırakacağı yönündeydi. Ancak beklenenin aksine Kurul, 500 baz puanlık bir artış yaparak politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %45’ten %50 düzeyine çıkardı.

Beklentilerin ötesindeki bu adımla yetinmeyen PPK, koridor uygulanmasını da güncelledi. Yani Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesi kullanmaya başlayacak. Böylelikle TCMB’nin bir sonraki PPK toplantısını beklemeden -/+300 baz puanlık bir hareket alanına kavuştuğunu görüyoruz. Elbette şimdilik (+) kısmını daha fazla kullanacağı aşikâr.

PPK’nın beklentilerin dışında aldığı 500 baz puanlık faiz artışı kararına kaynaklık eden gelişmeler de PPK metninde yerini almış durumda. Kurul Şubat ayında enflasyonun ana eğiliminin öngörülenden yüksek olduğunu ifade ediyor. Ayrıca benim şahsi görüşüme göre her ne kadar PPK metninde yer almasa da Mart ayı enflasyonuna ilişkin öncü göstergeler de bu kararın alınmasında etken olabilir.

PPK, yurtiçi talepteki dirençli seyrin sürdüğünü gözlemlemiş. Zaten son haftalardaki tüketici kredisi büyümesi de buna işaret ediyordu. Anlaşılan o ki tüketici kredisi faizlerinin geldiği seviyeye rağmen devam eden talep PPK üyelerini endişelendirmiş. PPK üyelerine göre; hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaya devam ediyor. Bu tespitten yola çıkarak benim Mart ayı enflasyonun beklenenden yukarıdaki geleceğine ilişkin öngörümü de doğrulamak mümkün olabilir.

Metindeki bir diğer önemli cümle de şu: “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.” Yani PPK, “gerekirse yine faiz artışı yaparım” diyerek oldukça ‘şahin’ bir duruş sergiliyor.

Mart ayı PPK metnine giren bir diğer yeni cümle de “Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.” ifadesi. Bu cümledeki “TL’nin reel değerlenmesi” meselesini not edelim. Zira seçim sonrası dönemde döviz kurunda neden sıra dışı bir artış beklenmemesi gerektiği bu cümle ile belirtilmiş.

Son olarak ay boyunca alınan diğer tedbirlere de PPK metninde atıf yapıldığını görüyoruz. Aylık kredi büyüme oranlarının düşürülmesi ve likidite sterilizasyonuna yönelik atılan adımların etkilerinin izleneceği ve gerekirse ilave adımlar atılacağı PPK metninde net bir şekilde ifade edilmiş.

Özetle PPK, sürpriz bir faiz artışı yaparak piyasaların önüne geçmiş oldu. Elbette bu seviyedeki faizin reel sektör üzerindeki etkisi pek iyi olmayacaktır. Ancak dezenflasyonun tesisi için bir süre daha sıkılaştırıcı adımlara katlanmalı ve yenilerine de hazır olmalıyız.

#Ekonomi
#PPK
#Levent Yılmaz
1 ay önce
Merkez’in sürprizi ve seçim sonrası için beklentiler
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet