|
S400, yaptırımlar ve uluslararası hukuk

Ekonomi çevrelerinin bir süreden bu tarafa yakından takip ettikleri konuların başında Türkiye’nin Rusya’dan aldığı hava savunma sistemlerinin teslimatı konusu yer alıyor. Zira Türkiye’nin S400’leri satın alması ile beraber gündeme gelen ABD Kongresi yaptırımlarının doğrudan Türkiye ekonomisini hedef alacağı biliniyor.



ABD’DE SÖYLEM DEĞİŞİKLİĞİ

Öncelikle süreci kısaca hatırlayalım. Suriye sorunu ilk baş gösterdiğinde Türkiye’ye yönelik tehditler artmıştı. Bu tehditlerden bir tanesi de Türkiye’ye yönelik olası füze saldırılarıydı. Üyesi olduğumuz NATO ise tam tehditlerin en üst noktaya çıktığı dönemde Türkiye’de konuşlanmış olan ABD üretimi “Patriot” hava savunma sistemlerini alıp götürdü. Sonrasında Türkiye hava savunma sistemi satın almak için Çin ile bir süre müzakerelerde bulundu. Uygun koşullar oluşmayınca Rusya ile masaya oturuldu. İlk temas 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden hemen üç ay sonraydı. Bu arada Türkiye’nin ABD’den birkaç defa “Patriot” satın alma girişimi olduğunu ancak reddedildiğimizi ifade edelim. Özetle Trump’ın son G20 Zirvesi’nde itiraf ettiği üzere Türkiye sürecin başında bu yana haklıydı.

Türkiye’nin haklılığı ABD’yi zor durumda bıraktı. ABD tarafındaki söylemler de her seferinde farklılaşmak zorunda kaldı. S400 konusu ilk gündeme geldiğinde ABD hemen yaptırımlara başvuracağını ifade etti. Yapamadı. Sonra S400’leri satın alırsanız yaptırım uygularım dedi. Yapamadı. Sonra S400’leri teslim alırsanız yaptırım uygularım dedi. Bu arada Trump’ın “Türkiye haklı” açıklaması geldi. Şimdi de teslim alın ama çalıştırmayın gibisinden cümleler dolaşıyor ortada. Özetle süreci akıllıca yöneten Türkiye önce tüm dünyaya haklılığı ABD Başkanı’na itiraf ettirerek ispatladı ardından da S400’leri bu hafta itibariyle teslim almaya başladı. S400 konusunda birçok uzun ve derin analiz yapıldı. Ancak bana göre sürecin özeti şudur:
“Türkiye’nin S400’leri satın alıp teslim almaya başlaması teknik aklın zaferidir.”
ULUSLARARASI HUKUK
Süreç pek çok garabeti de gözler önüne serdi. Mesela uluslararası hukukun nasıl ayaklar altına alındığını gördük. Burada bir parantez açalım. Konuyu “uluslararası hukuk diye bir şey yok, güçlülerin hukuku var” ön kabulü ile ele alırsanız baştan kaybederiz. Bu
“öğrenilmiş çaresizlik”
olur ki eğer böyle olursa Türkiye’nin son 15 yıldaki kazanılmalarının göz ardı edildiği manasına gelir.

Daha önce de defalarca yazdığım üzere, hem Birleşmiş Milletler Sözleşmesi hem de NATO Antlaşması’nın ilgili maddeleri “müttefiklerin” birbirlerine bırakın yaptırım uygulamayı, yaptırım tehdidinde dahi bulunamayacağını karara bağlamış durumda. Bu bakımdan Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı şey tam anlamı ile hukuksuzluk. Hatta komik. Ancak bitmedi. Daha da komik bir durum var. ABD şimdi de Türkiye’ye “CAATSA” uyarınca farklı derecelerde etkisi olacak şekilde tasarlanmış 3 yaptırım paketinden birinin uygulanacağına dair haberler yayıyor. Durum burada giderek trajikomik bir hal alıyor. Zira ABD ile Türkiye NATO müttefik ama CAATSA denilen şeyin açılımı “Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası”.

PEKİ NE YAPALIM?

Türkiye dünyanın en kritik coğrafyalarında birisinde. Kendini her alanda korumak zorunda. Hatta son dönemde kendisini müttefiklerinden bile korumak zorunda kalıyor. Bu açıdan S400 hava savunma sistemlerini satın aldı. Dikkatinizi çekerim; “savunma sistemi” diyoruz saldırı değil.

Bizim ekonomi medyasında yazan, çizen, yorum yapan bazı isimlerin ekonomiyi sadece kur, borsa ve faiz ekseninde gördüğünü daha önce belirtmiştim. Bu yüzden ABD’nin yaptırımlarından en çok onların endişe etmesini normal karşılıyorum. Ancak Türkiye içinde bulunduğu şartlardan dolayı bu sığ anlayıştan çok daha derinine ve stratejik olanına ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla kur yukarı hareket edebilir diye; bir “müttefik” olarak ABD’nin PKK’ya silah vermesine göz yumup, biz S400 alınca “hasım” olduğumuzu ilan etmesini “tehlike” olarak kabul etmenin nasıl “aciz” bir yaklaşım olduğunu hatırlatmakta fayda var.

#ABD
#S-400
#NATO
#CAATSA
5 yıl önce
S400, yaptırımlar ve uluslararası hukuk
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî