|
İran rejiminin temeli "Velayeti Fakih"

İran İslam Cumhuriyeti olarak tanımlanan rejim girift yapısı itibariyle İslam Dünyası ve Batı''da yeterince tanınmıyor.

Kökleri itibariyle Şii – İmamiye geleneğine dayanan mevcut İran sisteminin anlaşılabilmesi için sistemin üzerine oturduğu "Velayeti Fakih" kavramının anlaşılması gerekir.

İran''da şahlık yıkıldıktan sonra Ayetullah "İmam" Humeyni tarafından yeni bir rejim kuruldu.

Bazı Şia önde gelen uleması tarafından eleştirilse de Ayetullah Humeyni''nin kurduğu sistem İslam''ın Şia geleneği içerisindeki ve özellikle de 12 İmam yönelişi içerinde fıkhî ve tarihsel bir boşluğu doldurdu.

12 İmam anlayışına ve inancına göre Peygamberden sonra din ve halkın yönetimi tesadüflere bırakılamazdı ve dolayısıyla Peygamberden sonra İmamların Peygamberin yerine geçmesi gerekirdi. Dolayısıyla Şii âlimler imamların seçimini vahye dayandırır ve onları masum görürler.

Yalnız, 12. İmamdan sonra bir sorun ortaya çıkar: Aynı zamanda "Beklenen Mehdi" olarak da nitelenen Muhammed ibn – i Hasan yani 12. ve son imam önce "gaybeti sugra" "kısa gizlilik" dönemine girer. Sonra da ne zaman biteceği belirsiz "gaybeti kübra" "uzun gizlilik" dönemine girer. Dünya tamamen zulümle dolduğunda geri dönecek ve dünyayı adaletle dolduracaktır.

"Büyük gizlilik" üzerinden bin yıldan fazla bir süre geçmiş olmasında rağmen hala "beklenmektedir". İran''da görmüştüm, Cuma akşamları binlerce Şii Müslüman cadde ve sokakları doldurup "Duayı Kumeyl" okuyup "Mehdi gel, Mehdi gel" çağrısı yapıyorlardı. Halen devam ediyor mu bilmiyorum.

"Büyük Gizlilik"in 12 İmamcı anlayış içerisinde oluşturduğu sorun şu idi: 12. İmam sonrasında âlimlerin işlevi fetva verme ve yargılama ile sınırlı kalmıştı. Ama eğer gün olur da Şii Müslümanlar devleti ele geçirirlerse "İmam"ın yokluğunda yönetimi nasıl yürüteceklerdi?

Mehdiyi beklemenin hükümet etme yönünde ulema içerisinde donukluk ve hareket kısıtlaması oluşturduğunun farkında olan Ayetullah Humeyni bu durumu bozacak, yani "masum" imam sonrası velayet ya da temsil boşluğunu dolduracak "Velayeti Fakih" olarak nitelediği siyasi bir teori (ve de İran İslam Cumhuriyetinin kurulmasından bu tarafa pratik) ortaya koymuştur.

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının beşinci maddesi ile bu durum perçinlenmiştir. İran anayasasının beşini maddesinde bu durum şöyle ifade edilmektedir: "İran İslam Cumhuriyetinde "Veliyyi Asrın" ( Mehdi) gizlilik süresi boyunca Ümmetin velayet ve imameti zamanının idrakinde, cesur, yönetme kabiliyet ve becerisine sahip adil ve muttaki fakih tarafından deruhte edilir." (*)

Böylece dini bilgi, adalet ve yönetim becerisi velayeti fakihlik makamı için bir şart haline getirilmiştir.

Dolayısıyla İran''da "Velayeti Fakih" makamı anayasa ile temellendirilmiş en üst bir makamdır.

İlki teorisini bizzat pratiğe döken "İmam" Humeyni ve ikincisi mevcut lider Ayetullah Hamaney olan bu makamda oturanlar Şii ulema hiyerarşisi gereğince tepede oldukları gibi (Ayetullah Uzma) siyasi ve askeri yönden de (Devrim Yüce Önderi) yetkileri ellerinde bulunduruyorlar.

Bu makama oturmak için tabi ki anayasada belirtilen adil fakih olma şartı arandığı gibi "Velayeti Fakih"i seçme ve azletme yetkisini elinde bulunduran "Uzmanlar Konseyi" ( Meclisi Hubregan) vasıtasıyla da seçilmiş olması gerekiyor. "Uzmanlar Konseyi" üyelerinin doğrudan halk tarafından seçildiği de zikredilecek olursa "Velayeti Fakih" seçilmesinin halka kadar uzanan bir seçim süreci de yani halk tabanı da var.

Özetleyecek olursak, Ayetullah Humeyni İslam Devrimi sonrasında "Velayeti Fakih" kavramıyla Şia geleneği içerisinde tarihsel bir boşluğu doldurdu ve âlimlerin siyasi iktidarını geleceğe yönelik olarak perçinledi. Ama 1979''dan bu tarafa yürüyen sistem ne kadar sürer bunu zaman gösterecek.

(*)http://rc.majlis.ir/fa/content/iran_constitution

12 yıl önce
İran rejiminin temeli "Velayeti Fakih"
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu
Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…
Hamas’ın ateşkesi kabulü ve İsrail’in Refah Operasyonu