|
Ekonomide sakinleşme sinyalleri

Geçtiğimiz dönemdeki ticari hareketliliğin yerini sakinleşmeye bıraktığını gelen verilerden gözlemliyoruz. İlgili dönemin dayanıklı tüketim malı, otomobil, konut satın alma uygunluğunu ölçmeye yarayan TÜİK Tüketim Eğilim Endeksi Eylül ayı ile beraber çıkışını durdurarak yatay seyretmeye başladı.

Esasen verilerin ötesinde çıplak gözle gördüklerimiz manzarayı betimlememize imkân vermektedir.

TV’lerde, diğer yayın organlarında
başlayan otomobil kampanyası
duyuruları, ardı ardına gelen
kampanya indirimleri
otomobilde stokların bir hayli arttığını, talebin gerilemesi ile gelişen sürecin artık
piyasa normallerine döndüğünü göstermektedir.
Aynı şekilde
konut satış verileri de önemli bir düşüşe işaret ediyor.
Eylül ayında bir önceki Eylül ayına göre satışlar yüzde 9,5 gerilemiş. Konut fiyatlarında geri çekilme otomobile göre daha az olsa da artan enflasyona rağmen konut fiyatlarının yerinde seyretmesi bile reel olarak fiyatlarda geri çekilmeye işaret etmektedir.
Peki bunlar neden gerçekleşti?
Eğer işi regülasyonlar yaptık, yasaklar koyduk, yeni kanunlar yaptık dersek manzarayı, bütünü kaçırmış oluruz.
Elbette bunlar devlet olmanın ve piyasa kapitalizmine halkı esir etmemenin gerekleridir.
Piyasanın her alanı (toptan ve perakende) için mutlaka regülasyonlar titizlikle belirlenip önemle uygulanmalı; bunda yeni dönem Ticaret Bakanımız Sn. Ömer Bolat’ın da yoğun gayreti ve başarısı var. Geçmişin eksiklerini giderirken geleceğe de yön verme çabasını takdir ile karşılıyorum. Ticaret yapmış, ihracat yapmış, hem de eli kalem tutan bir bakana sahip olmak gerçekten çok kıymetli…
Buna ek olarak piyasalarla mücadelede para politikası en önemli gerektir.
Hatta para politikasına karşı gelebilecek kanun ve düzenleme yoktur diyebiliriz.
Zira getirilen her regülasyon bunu destekleyen para politikasına sahip değilse yasal sınırların ötesinde işleyen bir piyasa mekanizmasına yol açmaktadır.
Geçmiş dönem para politikasının getirdikleri ile hane halkı tasarrufların TL’de erimesine göz yummak istemeyerek; haklı olarak
varlığını ve kredibilitesini otomobile, konuta yatırırken gelecek ihtiyaçlarını da erkene çekip elektrik süpürgesine, cep telefonuna vs. yatırdı.
Yanlış da yapmadı bu varlıkların hepsi TL mevduattan ve KKM’den fazla kazandırdı. Üstüne üstlük kiminin kira getirisi, kiminin verdiği haz, keyif de cabası olarak kaldı. Buna karşılık elimizde sürdürülemez yüksek cari açık ve yüksek enflasyon kalmıştı.
Enflasyon geçmiştir, faiz gelecektir.
Şunu unutmamak lazım;
açıklanan enflasyon verileri geçmişin ölçümüdür. Ancak verilen faiz oranları ise geleceğe dair bir veridir. Yani iki veri aynı zaman dilimine ait değildir.
Bu nedenle beklenen enflasyon dediğimiz tanımı hane halkının anlayacağı şekilde izah etmek gereklidir.
Hane halkı enflasyonu zihninde geleceğin göstergesi gördüğü müddetçe faizlerin daha fazla yükselmesi gereği oluşacaktır.
Bu noktada piyasalar olması gerekenden fazla yavaşlar. Bunu hane halkı da ekonomi yönetimi de kimse istemez.
Şimdi esas mesele piyasanın çok fazla sakinlemesine sebep olmadan sürdürülebilir enflasyon mücadelesini sergilemekten geçmektedir. Bunun için bir anda top yekûn mücadele gereklidir.
Zira beklenti enflasyonu düşürülmedikçe enflasyon geçici süre ile yavaşlayacaktır.

Son olarak şunu ifade etmeliyiz; yatırım ve tüketim için sağlanan faiz oranları ayrışmadıkça bu fasit döngü sürecektir. Faizin serbest piyasa gereklerine göre belirlenip, dış satıma uygun yatırımın faiz giderinin ise sübvanse edildiği bir yapı kurulması Türkiye’de sanayinin gelişmesi için zarurettir. Üretim ekonomik çalkantıdan daima korunmalıdır.

#Ekonomi
#Enflasyon
#Mehmet Akif Soysal
7 ay önce
Ekonomide sakinleşme sinyalleri
Son perde
Kusurumuzdan kork yapay zeka!
Yangın ve körük
Söz milletin de ‘millet’ kim?
Aile nasıl kurtulur? Düşen nüfus nasıl artırılır?