|
Özel sektör KİT"leri daha tehlikelidir!..

Tabiî ki KİT''ler özelleştirilmeli.. Hem verimliliğin artması, hem devletin ekonomiden çekilmesi, hem de siyasetin temizlenmesi için, özelleştirme şarttır..

Ama ya "özel sektör KİT''leri" ne olacak?

Bu özel sektör KİT''lerinin neler olduğunu, "Sabah" benzeri gazeteler, el koyulan bankalar ve ödemezlik durumuna düştükleri için alacaklı bankalara devredilen işletmeler, manşetlere çıkarken, gördük..

Tamam biliyoruz.. Dinç Bilgin''e ait olan ve Zafer Mutlu ile Şükrü Karahasanoğlu''nun yönetimindeki kuruluşlar, Etibank''ın mevduatına ve devlet desteğine güvenmişler..

Ama mesele sadece "banka hortumlama"dan ve "medya gücünü kötüye kullanmak"tan ibaret değil ki..

Rekabette geriye düşmemek amacıyla, zaten zarar eden bir işletmenin zararını daha da artıracak yöntemlerle, "sanal bir başarı"nın sarhoşluğunu yaşamak için, ne tür bir akıl ve mantık gerekir?

Düşünün, bir gazeteniz var ve zarar ediyor..

Bunun tirajını artırıp, daha fazla reklam toplamayı amaçlıyorsunuz..

Önce, maliyeti belirsiz promosyonlara başlıyorsunuz.. Sonunda satışı artırmak için verilen ürünün değeri, ana ürünün fiyatından daha fazla oluyor..

Aklı başında bir işadamı, otomobil satabilmek için, promosyon olarak, her otomobil alana otobüs verir mi?

Bu da yetmiyor..

Tirajı artırmak (veya yüksek göstermek) için, süper-marketlerde, benzin istasyonlarında, hamburgercilerde, gazeteyi bedava dağıtıyorsunuz..

Üstelik ekleri ile birlikte dağıtıyorsunuz gazeteyi.. Düşünün ki, çıplak kağıt olarak dağıtsanız bu gazeteyi, tonu 600-800 dolara geliyor.

Diyelim ki, Dinç Bilgin ve dahi yöneticileri, grup gazetelerini Etibank paraları ile fonladı..

Ama bu paralar, yine de paraydı..

Kazanılması çok zor, maliyeti çok yüksek bir paraydı..

Anlatıyorlar.. "Sabah"ın Nişantaşı''ndaki kiralık binasının dekorasyonu için, 700 bin dolarlık bitki-çiçek alınmış..

Acaba ciro rakamlarına bakıp, "kar" faktörünü önemsemediler mi?

Nasıl sağlandığı belli olmayan "nakit akım tablosu"nun işler durumda olması mı yetti onlara?

Demek istediğimiz şu..

"Özel sektör KİT''leri" de, gerçek KİT''ler kadar tehlikelidir..

Üstelik daha tehlikelidir..

Çünkü, gerçek KİT''i zarar ettiren bürokrat veya teknokrat, sonunda zararını Bütçe''den fonlar..

Neticede banknot matbaası devletin..

Zararını, para basarak veya ülkenin geleceğini ipotek edip, borçlanarak kapatır Devlet!..

Ama özel sektör KİT''inin zararını kapatmak için, "birileri", siyaseti de, bankacılığı da, medyayı da yozlaştırır.

Zarar eden ve iflasın eşiğine gelmiş sermaye sahibi, kendisine de, mesleğine de, ülke gerçeklerine de yabancılaşır..

"Belki kurtulurum" diyerek, hem yasa-dışı, hem ahlak-dışı yöntemlere başvurmayı mübah görür..

Amerikan otomotiv sanayiinin dahi çocuğu De Lorean, iflasın eşiğine gelince, kokain ticareti yapmak isterken yakalanmamış mıydı?

"Özel sektör KİT''leri"ni özelleştiremezsiniz.. Bunlar zaten özel mülkiyettedir..

Ama bunlardan Borsa''ya açılmış olanları, tam "şeffaflık" içine alabilirsiniz.. Kârları ve zararları, gerçek olarak görülür..

Vergi denetimini iyi yaparsınız..

Bir bakın çevreye.. Bu ortamda, cirosu kadar kredi kullanan bir işletmenin geleceği sağlam olabilir mi?

Bütün şirketleri zarar eden bir holdingin ayakta kalması mümkün müdür?

ŞAKA

Öteki-beriki..

Madem geçen yılın enflasyonu yüzde 39''muş..

Madem, 2001 yılında enflasyon oranı yüzde 15 olacakmış..

O zaman neden 1 milyon lira olan Köprü geçişi 1,5 milyona çıktı?

Neden "taşıt alım vergisi" yüzde 60, "motorlu taşıt vergisi" yüzde 75, "özel işlem vergileri" yüzde 100 zamlandı?..

Galiba bu zamlı vergiler, "Öteki Türkiye" için.. Çünkü "Beriki Türkiye"de işler tıkırında..

DİKKAT

Türkiye, "Batı" ile restleşiyor

Türkiye, "Avrupa Savunma Kimliği" olayını engellemek için, NATO''da üçüncü kez "veto hakkı"nı kullandı..

Rauf Denktaş, Birleşmiş Milletler gözetimindeki toplumlar-arası görüşmeleri boykot ettiği için, Avrupa Parlamentosu, Türkiye''nin durumunu ele alamayacak. Sonunda, parlamento raporu olmadan, Bakanlar Konseyi de, Türkiye''nin durumunu ele alamaz..

Şu anda Türkiye, Amerika ile de, Avrupa ile de, karşı çizgide..

Nasıl Ecevit yönetiminde 1974''te Kıbrıs''a çıktık ve "siyasi çözüm"ü unutup, iç politikanın hesapları arasında "Amerikan ambargosu"nu yediysek..

Nasıl Ecevit yönetiminde, "Katma Protokol"u askıya alıp, sonra melul melul, Yunanistan''ın Ortak Pazar''a bizden önce girmesini izlediysek..

Öyle bir durum var ortada..

Bilsek ki, birileri bilinçli yapıyor bunu..

Bilsek ki, dış politikayı yönlendiren irade, Türkiye ile Amerika''nın ve Avrupa''nın arasını açmaya karar verdi..

Ama biliyoruz ki, dış politikanın da, ekonomi veya siyaset yönetiminden farkı yok..

Sanki "af"fı iyi becerdiler de, dış politikayı mı buna benzetmeyecekler?

23 yıl önce
Özel sektör KİT"leri daha tehlikelidir!..
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu