|
Türkiye"nin dükalıkları tarihe meydan okuyor

Herkesin kendi dükalığı var.. Bu dükalıkların surları, bazan "töre", bazan "gelenek", bazan "devrimcilik", bazan "çıkar hesapları", bazan "modernlik" adı verilen taşlarla örülüyor.

Bu dükalıkları, ne "demokrasi", ne "hukuk", ne "uzlaşma", ne de "değişim" zorlayabiliyor.

Dükalıkların başındaki dükler, bu düzenden çok mutlu. Hepsi, diğerinin iktidar alanını kabul etmiş. Kimse, komşu dükalığın tavuğuna "kış" demiyor.

MHP dükalığı, kendi içinde "töre" uygulayıp, temizlik yapmaya karar verdiği zaman, bunu DSP dükalığı hemen kabul ediyor.

Partiiçi demokrasinin var olup olmaması, diğer dükalığın bir "iç-mesele"si çünkü.

Azledilen bakan, belli ki, "koalisyon"un veya "devlet"in bir bakanı değil.

Fazilet dükalığının "gelenek"leri de, sadece o kesimin düklerini ilgilendiriyor. Partinin iktidar olup olmaması, kapatılıp açılması veya daha fazla iç-eleştiri mekanizmalarına sahip kılınması, hiç önemli değil.

Diğer partilerin dükleri, herhalde Abdullah Gül''ün serüvenini, gülümseyerek izliyorlar. Hangi dükalıkta, bir seçim yenilgisi üzerine, düklerin yeteneği tartışılabildi ki?

Medya dükalıkları da, siyasi parti dükalıklarından farksız.

Bakın gazetelere.. Hemen hemen bütün köşe yazarları, "Mumcu Cinayeti" soruşturması konusundaki şüphelerini vurguluyor. Ama aynı gazetelerin manşetleri, "dediğim dedik-çaldığım düdük" şeklinde, karara ve infaza ulaşmış biçimde atılıyor.

Çünkü medyanın dükleri, "devlet"le asla arayı açamaz.

Bankalar var, ihaleler var, teşvikler var, krediler var.

Köşe yazarlarının sırtında yumurta küfesi yok ki. "Kesin sansürlü" konular dışında, herşeyi yazabilirler. Ama manşetler düklere ait.

Siyasi dükalıklara ne "globalleşme", ne "özelleştirme", ne "şaibe", ne "İMF" etkiliyor.

Örneğin, İMF programı madde madde uygulanmadan, açıklanan dış kaynakların gelmesi mümkün değil.. Bu programın temel maddeleri arasında, kamu bankalarının mutlaka özelleştirilmesi de var. Mesela "Vakıfbank" da, özelleştirilmek zorunda.

Ama ANAP dükalığı, bunu göze alamıyor. Çünkü kamu bankaları, siyasi parti düklerinin, iktidar ortaklığı karşılığında ele geçirdikleri, en büyük güç kaynağıdır.

MHP dükalığı da, Somuncuoğlu''nu "töre"ye ihanetle suçlar ve cezalandırırken, acaba "Emlakbank"ın kullanım biçimine mi sinirlenmişti?

Geçmiş bin yılların sahnelendiği bir tiyatro oyunu gibi Türkiye''nin sosyo-politik ortamı.

Demirel devlet başkanıyken yasaklanan Erbakan, Demirel''in görev süresi uzatılsın diye, dava arkadaşlarına baskı yapıyor.

Özal''ın başbakanı Akbulut, Demirel''in başbakanlığı döneminde Özal''lı Çankaya''ya karşı seslendirilen saygısızlıkları unutup, Demirel''in deneyimini falan övüyor.

TÜRKBANK özelleştirmesine ilişkin isimler cezaevindeyken ve yargılanırken, bu özelleştirmenin faili Mesut Yılmaz''ın, ne zaman hükümete gireceği yorumları, "artık girmeli" vurgulamaları ile seslendiriliyor.

21''inci yüzyıl Türkiye''sinin dükalıklarını, İngiltere''nin kral Arthur''u veya Arslan Yürekli Richard''ı görebilseydi, şaşkınlıktan dudakları uçuklardı.

Çünkü Orta Çağ derebeylerinin bile, uymak zorunda oldukları, ortak kurallar vardı. Taa 1215''te, İngiliz Kralı Yurtsuz Jan, "Magna Carta"yı imzalarken, sade derebeylerinin değil, kralların da bu ortak kurallara uyması gerektiğini vurgulamıştı.

Şimdi bu ortak kurallar, bütün uygar ülkelerde, "demokrasi", "hukukun üstünlüğü", "serbest rekabet", "ahlaklı siyaset" benzeri maddeler içinde şekilleniyor.

Ama bizim dükalıklar için, bunlar laf.

Görmüyor musunuz?

ŞAKA

Güller açmalıdır!

"28 Şubat" döneminde, "ayakta duran ağaç" rolü yapanlardan bazılarının yaprakları, Fazilet Partisi''nin içine dönük iktidar tartışması gündeme gelince dökülmeye başladı.

Anlaşıldı ki, "parti içinde demokrasi" kavramına tahammül edemeyenlerin, "ülkede demokrasi" kavramına da fazla muhabbet duymaları mümkün değildir.

Dileriz Fazilet''te Gül''ler açar!

Demirel''in görev süresinin uzatılması için çaba gösterenler, Abdullah Gül''ün yok edilmesi için çalışmazlar.

FAZİLET PARTİSİ

Böyle demokratik siyaset olmaz!

Fazilet Partisi''nin Büyük Kong- resi''ne uzanan gelişmeler, okul müsamerelerindeki çocuk oyunlarına benziyor..

Ali Bulaç''ın "Bizim Mahalle" olarak nitelediği bu kesimin, çeşitli sözcülerinin açıklamalarına veya itiraflarına bakın.

Yaşını başını almış, koca koca adamlar, Abdullah Gül''ün adaylığı konusundaki olumlu düşüncelerini açıklamaktan ötürü, hicap duyuyorlar.

İşte bir örnek.

- Bize hep "tabi olun ve riayet edin" dendi. Niye ve niçin diye sormamıza izin verilmedi. Hedef belli idi. Onlar komutan, biz erdik. Nereye ateş ettiğimizi bilmemiz gerekmiyordu. Soru sormak olmazdı.

Durumun vehametini düşünebiliyor musunuz?

Bir Fazilet Partisi içindeki "merkez"in tartışılması için, özürler dileyip, aflar seslendiren bu kadroların, Türkiye''deki "merkez"in eleştirilmesi, "militarizm"in sona ermesi ve hukukun üstünlüğünün egemen olması için mücadele etmeleri, ne kadar mümkündür?

Medyanın kartel patronları ile, Fazilet''in veya diğer partilerin siyasi patronları arasında ne fark vardır ki?

Yarınki Fazilet Partisi Kongresi, eğer kapalıdevre bir siyasi fars biçiminde geçerse, bunca yıla ve bunca ümide yazık olacaktır...

24 yıl önce
Türkiye"nin dükalıkları tarihe meydan okuyor
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli