|
BAV"ın konukları ve ilkeleri

Bu isimler de Bilimsel Araştırma Vakfı (BAV)''nın konukları: Prof. Dr. Toktamış Ateş, Em. Org. Necdet Öztorun, Prof. Dr. Nurettin Tarakçıoğlu, Prof. Dr. Hamza Eroğlu, Cemal Kutay, Yaşar Topçu, Prof. Dr. Sina Akşin, Sami Kohen, Prof. Dr. Cahit Tanyol, Atilla Dorsay, Almanya Büyükelçisi Ekkehard Eickhoff, Arnavutluk Büyükelçisi Nesip Kaci, Romanya Büyükelçilik Müsteşarı Valeriu Veliman, Rus Büyükelçilik Müsteşarı Valter Chonia, Hindistan Büyükelçilik Müsteşarı Francis Vaz, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Ömer Aksu, Doç. Dr. Hasan Ünal, Kosova Türkiye Temsilcisi Enver Tali, Priştinalılar Derneği Başkanı Rafet Karyağdı, Mükerrem Taşçıoğlu, Türkkaya Ataöv, Em. General Sezai Orkunt, Vasfi Rıza Zobu, Vahit Halefoğlu, Prof. Dr. Besim Üstünel, Turgut Kazan, Em. Amiral Yılmaz Doğrusöz, İmren Aykut, Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar, Tarık Buğra, Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, Şükran Güngör, Prof. Dr. Devrim Erbil ve Süleyman Demirel, konferanslara katılan önemli isimler.

BAV, özlediği gençlik için, yayınladığı onuncu yıl kitapçığının sonuna "Bilim Araştırma Vakfı, düzenlediği tüm kültürel faaliyetlerle, Türkiye''nin geleceğine ışık tutacak bir nesil yetiştirme hedefindedir. Özlediğimiz bu nesil, aşağıdaki vasıfları haiz olacaktır" ifadesiyle birlikte açıklama yapılmış:

- Atatürk ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı,

- Devletin bölünmez bütünlüğünü kararlılıkla savunan,

- Millî ve manevî değerlerini baştacı eden,

- Laik ve çağdaş,

- Demokrat ve barışçı,

- Devletinin ve milletinin çıkarlarını herşeyden üstün tutan,

- Hukuka ve kanunlara saygılı,

- Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir,

- Ülke sorunlarıyla ilgilenen ve bunlara çözüm üretebilen,

- Sağduyulu, hoşgörülü, insancıl ve vicdanlı,

- Mütevazi, olgun ve şefkatli,

- Sorumluluk sahibi,

- Tarihine, örf ve adetlerine sahip çıkan,

- Objektif, ufku geniş, yeniliklere açık,

- Karşıt görüşlere saygılı, önyargılı olmayan,

- Herkese sevgi ve iyi niyetle yaklaşan, yardımsever,

- Kültürlü, nezih, sanata ve estetiğe düşkün,

- Modern teknolojiyi ve bilimsel gelişmeleri takip eden.

Bu kitapçıktan anlaşılıyor ki, konferanslara çağrılmayan birkaç kişi kalmış:

Çevik Bir, Nusret Demiral, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş, Bülent Ecevit.

Özlenen gençlik tarifi ise, Harp Okulu öğrencilerinin sadece ''spor'' ve ''yöneticilik vasıfları'' ihmal edilmiş şekli.

Hal böyleyken BAV ve Fahri Başkan Adnan Oktar üzerindeki baskıları anlamak size de zor gelmiyor mu?

İslâm, kimin meselesi?

Son zamanların tartışmalı konularından biri olan "İslam, Siyasal İslam, Radikal İslam" hakkında konuşan İsmail Kara, önemli bir noktaya işaret ediyor. Diyor ki Kara; "İslam vakasını İslamcıların meselesi görmek Türkiye''ye yapılacak en büyük kötülüktür. Türkiye''de eğer ayakları yere basan bir siyasi sistem, bir toplumsal yapı, bir zihniyet oluşacaksa, bu İslam''ı dışta bırakarak oluşmaz. Türk demokrasisi İslam''sız olmaz!"

Yolumuzdaki engeller

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye beklemeye başladı.

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pekçoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.

Derken bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı.

Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde.

"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. Köylü, bugün dahi pekçoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. "Her engel, hayat şartlarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır aslında..." (Bu da dört numaralı ders oluyordu hesabımıza göre...)

Rüşvet

Bundan sonra SSK''lıların elektronik kartı olacakmış. Karga da şöyle düşünüyor bu husuta : Anlaşılıyor ki rüşvet ve vurgunlar artık "elektronik" olarak devam edecek ."

Güzel söz
Günde sekiz saat sadakatle çalışarak , belki birgün patron olabilir ve günde oniki saat çalışabiliriz.(Aslında onsekiz demeliydi)
Robert Frost(1874-1963)
24 yıl önce
BAV"ın konukları ve ilkeleri
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri