Brezilya devlet başkanı Da Silva ülkemize geldi ya, fırsat bu fırsat deyip, akıl almaz karşılaştırmalar yapılmaya başlandı. Bizim başbakanımızdan daha başarılı bir insan portresi oluşturmak için üretilen, saçma sapan, somut olmayan, sübjektif mukayeseler üzerinden. Kısacası, aynı zamanda başbakan olan iki liderden Brezilyalı olanı, estetik çalımlarla dünya sahnesine gol oldu yağdı, biz öyle bakakaldık yaklaşımı sergileniyor.
Gerçekte böyle bir şey var mı diye, her şeyden önce, ülkelerin kaynaklarına, bu kaynakların son altı yılda elde ettiği değer artışına özellikle 16 dolardan 150 dolarlara yükselen petrole bakar ve öyle konuşur. Çünkü aynı dönemde bu yükseliş Brezilya''ya yararken, bu konuda dışa bağımlı olan ülkemiz, ciddi bedeller ödeyerek yine de yüzde yedilerle büyüyen önemli ekonomiler arasında yer alıyordu.
Ama bizde böyle rasyonel mukayeseler olmaz, olamaz. Bu olmadığı gibi başarılı insanları da başarıyı da, gelişmeyi de hazmetmeyenler çoğunluktadır. Uzaklara gitmeye gerek yok Ülkemizin iki büyük kulübünü, neredeyse imkânsızı başararak şampiyon yapmış, süper kupayı kazandırmış adamı, biz en ağır eleştirilerle yollamadık mı? Hadi bir kulüp hata yaptı yolladı diyeceksiniz, peki, sonrakini neyle izah edeceksiniz? Dolayısıyla, siz bakmayın bu karşılaştırmalı mukayese etmelere. Bunlarınki elma ile armudu toplamak gibi bir şey.
Her neyse bu ziyarette Brezilya liderinin IMF karşıtı tavrı ile Merrill Lynch''in IMF anlaşmasının ülkemizi V şeklinde krizden çıkaracağına ilişkin yorumu üst üste geldi. Gerek Merrill Lynch, gerekse ülkemizdeki IMF taraftarları bu açıklamalardan pek hoşnut olmadılar elbette. Ne demişti Da Silva , "IMF''yi kovduk rahat ettik, siz de onlara boyun eğmeyin". Alın size hükümete ve IMF karşıtlarına en büyük destek.
Ne diyor raporda tanınmış yatırım şirketi, kısaca kredi kanallarına ulaşmada ülkemizin sıkıntıları olduğunu, buna IMF ve düzelen ekonomik konjonktürün yardımcı olacağını, dolayısıyla IMF anlaşmasının henüz fiyatlanmadığını ve anlaşma ile ekonomimizin hızlı bir toparlanma sürecine gireceğini yazıyor. Gördüğünüz gibi, aslında raporlar ve raporda geçen gerekçeler, çıkış yolları hemen hemen diğer yabancı şirket raporlarıyla aynı benzerliği taşıyor. Nerde ise yeni ve farklı tek sözcük yok desek, abartmış olmayız.
Peki, raporda geçen IMF anlaşması kısmını çıkartırsak raporun aslı bozulur mu diye baktığınızda, nerede ise aynı sonuçla karşılaşacağınızı görebilirsiniz. Sonuçta önemli olan kredi kanallarına ulaşmayı başarmak. Ekonomilerdeki gelişmelere baktığınız zaman, kredi kanallarının çok uzun olmayacak bir süre içinde açılmaya başlayacağını kestirmek, kehanet olmasa gerek. Son haftalarda, uluslararası piyasalarda libor faizlerinin kriz öncesi oranlardan da aşağıya düşmeye başlamış olması, bunun bir işareti. Dolayısıyla, kredi konusundaki sürekli güncellenen, sıkıntı çekeceğimize dair sözcüklerin de kısa bir süre sonra anlamı kalmayacak. Diğer yandan, başta bankacılık sektörünün, mevcut borçların çevrilebilirliği konusunda yüzde seksenlere varan oranın tutturulması bunun yanı sıra özel sektör borçlarının azalmaya başlaması, krizi mukayeseli olarak nasıl geçiriyor olduğumuz konusunda bir şey ifade etmiyor mu?
Şimdi, buradan hareketle izlenmesi gereken ve hükümetin zaten ısrarla izlediği yol, Da Silva''nın da dediği gibi, dayatmacı bir yaklaşım sergileyen IMF''ye, ya hayır deyip IMF''nin tezlerimize yaklaşmasını beklemek, veya IMF''siz de yola devam edebilecek bir ülke konumunda olduğumuzu ilan etmek. Böyle bir durumda yaşanacak çıkış, Merrill Lynch''in dediği V bile bizim için hafif kalabilir.
