Şemsi Denizer''i vuran Cengiz Balık, anladığımız kadarıyla hali vakti yerinde sayılacak biriymiş. Tatil yöresinde bir bar açmış.

Bugün iki koltuk, bir makas ve birkaç usturayla bir berber dükkanı açmak bile epey para gerektirirken, bar açmak için yüklü bir miktara ihtiyaç duyulacağı malumdur.

Her neyse, işin mali boyutundan çok, dikkat çekilmesi gereken tarafı, barın açılışına gönderilen çelenkler.

Açılış sırasında çekilen video görüntülerinden anlaşılıyor ki "yüksek" kademelerdeki bazı kişiler Denizer''in katil zanlısı Cengiz Balık''a çelenk göndermiş. Polis, o ilişkileri derinleştirip "olayı" çözmeye çalışıyor.

Demek ki şunu düşünebiliriz: Her türlü (berber dükkanı, manav vs. dahil) açılışlara polis bir kamera göndermeli. Düğün, sünnet vb. merasimlerde çekilen kayıtlardan Emniyet''e birer kopya alınmalı.

Böylece, memleketteki bütün ilişkileri deşifre etmek kolaylaşır.

Abdurrahman Gürses Hocamız''ın vefatının ardından gözlerim doldu. Bir arkadaşım "Niye ağlıyorsun" dedi, "böyle bir Allah dostu, elbette ki cennet yolcusudur."

- Kardeşim, ben onun için değil, kendim için ağlıyorum; bizim için!..

"Gökyüzünde güneşin, yeryüzünde ilmin tutulduğu şu günde, Abdurrahman Gürses Hoca''nın ölümü daha bir yakıcı." diyen Yusuf Ziya Cömert''in yazısını da aynı duygularla okudum, "Yüz akı ile yaşadı ve göçtü, geride kalanlara yüz akını miras bıraktı... Dilerim her birimizin alnına, o yüz akından bir ışık yansır..." diye yazan Ahmet Taşgetiren''in yazısını da...

Böyle her büyük çınarın ardından, kendimizi iyice garipleşmiş hissediyoruz. Yalnızlığımızın büyüdüğünü farkediyoruz.

Kim kaldı diye düşünüyoruz, kaç kişi kaldı aramızda...

Fakat emin olun, tanıdığınız hiç kimse olmasa bile, nice ulu çınar vardır. Haberdar olmasak da onlar aramızda yaşamaya devam etmektedir.

Çünkü Mevla bizlere yol gösterecek, dizginleyecek, doğruyu, iyiyi ve güzeli işaret edecek, Kur''an ışığını yayacak birilerini her zaman bulunduracaktır aramızda. Bize düşen, arayıp bulmak olsa gerek.

Talebelerinin her biri birer Abdurrahman Hoca''dır artık. Bize yakışan, yakaladığımızın elini öpmek, yanında diz kırmak!

- Yeni "otomatik zam" listesi şuralarda bir yerde olacaktı...

Ayın hilâlini görmeye alışkındık, güneş tutulması sırasında ise güneş hilalini de görmüş olduk. Bir açıdan basit, bir açıdan muhteşem olan bu olayı bize gösteren Rabbimiz''e şükrettik. Bakalım, bir sonraki tutulmayı görebilecek miyiz?

Her hafta akaryakıta zam geliyor. Artık otomatiğe bağlanmış durumda. Bakanlar Kurulu kararına falan gerek kalmadan, hatta "Sayın Bakan"lardan hiçbirinin haberi bile olmadan, zamlar kendiliğinden yapılıveriyor.

Bizde âdettir, gelenektir, gelene hoşgeldin, gidene güle güle denir. Ama biz her hafta benzine gelen bu zamma hoşgeldin diyemiyoruz.

Evvelki gün bir taksi şoförü, "Hükümet benzin zamlarını otomatiğe bağladı, biz de ona göre tedbirimizi aldık" dedi.

Doğrusu çok merak ettim.

- Ne yaptınız?

- Biz de bu zamları yapanların atalarını her zamdan sonra saygıyla anmayı otomatiğe bağladık!

(Aslında şoför başka türlü ifade etti ama bazı endişeler yüzünden ben tercüme etme lüzumu gördüm.)

Hürriyet''ten Cüneyt Ülsever, yeni emekli olan Çevik Bir''in parti kurması gerektiğini yazdı.

Ülsever, kurulacak olan Demokrasinin Balans Ayarı Partisi DBAP''ye Doğu Aktulga, Erol Özkasnak, Yekta Güngör Özden, Nusret Demiral, Vural Savaş, Güven Erkaya, Teoman Koman, Kemal Yavuz, Kemal Alemdaroğlu gibi mümtaz şahsiyetlerin de katılmasını ve bu partiye Doğu Perinçek''in de dışarıdan destek vermesini tavsiye ediyor. "Nasıl olsa" diyor yazar, "kendi iddialarına göre milletin yüzde 80''i arkalarında!"

Kargamız, bu fikri desteklememiz gerektiğini söylüyor. Öyleyse destekliyoruz.