|
Ah Gabriel ah, anladın ama geç anladın

Komşunuzun köpeği, sizin çocuklara sık sık saldırsa, bulduğu her fırsatta ısırmaya kalkışsa, ne yaparsınız?

Köpeği karşınıza alıp, “Bana bak köpek, ikide bir saldırıp durma, fena yaparım” diye onu ikna etmeye, böylelikle uzaklaştırmaya mı çalışırsınız?

Yoksa sahibiyle görüşerek, tasmasından çekip götürmesini mi istersiniz?

İşte Türkiye de bunu yaptı.

Kırk yıldan bu yana ülkemize saldıranların sahibiyle görüştü ve süre verdi.

Topla fistanını toz olmasın, kıyıdan gölgeden git söz olmasın dedi.

Eğer o süre içinde çekilirlerse ne âlâ. Yok çekilmezlerse, yapılacak olan belli.

*

Yüz yirmi saat ne kadar uzun bir süreymiş.

Topu topu beş gün.

Bir türlü geçmek bilmedi.

Hani sayılı gün çabuk geçerdi?

Bazen öyle olmuyor işte gördüğümüz gibi. Zaman esniyor, eğilip bükülüyor, yavaşlıyor; dakikalar saat gibi geçiyor.

Ne kadar ağırdan alırsa alsın, verilen süre bu gece sona erecek.

*

Eğer teröristlerin sahibi, adam gibi sözünde durursa, Barış Pınarı Harekâtı maksadına ulaşmış olacak.

Endişe duyulması ve belirsizlik görülmesi, ABD’nin sicilindeki bozukluk yüzünden.

Evvelce verdiği sözleri tutmadığını, yapılan anlaşmaları unuttuğunu, anlaşmalara attığı imzalara uymadığını gördük.

Bu defa 13 maddelik anlaşmaya uyup uymayacaklarını bütün dünya merak ediyor.

*

Türkiye’nin hedeflediği, güvenli bölgenin oluşması ve Türkiye’ye kaçarak gelmiş Suriyelilerin evlerine dönmesi.

Bu da teröristlerin bölgeden def edilmesine bağlı.

Her ne olursa olsun, teröristlerin hepsini yok etmek için yola çıkılmadı.

Bize saldırma ihtimali ortadan kalksın, uzaklaşsınlar yeter.

Ağır silahları bırakma şartı da var tabii.

ABD’nin TIR’lar dolusu getirip hediye ettiği silahları bırakacaklar ve güvenli bölge sınırının dışına çıkacaklar.

İster ellerini kollarını sallayarak çıksınlar, isterlerse elleri cebinde.

*

Karşımızda ve yanımızda yer alanlar var.

Barış Pınarı Harekâtı öncesinde, iyi niyetle yapılan tekliflerimiz dikkate alınmadı.

Türkiye senelerden beri güvenli bölge tezini dile getiriyor.

Hiçbir ülke insanî açıdan bile yaklaşım sergilemedi.

Duymazdan geldiler, çok iyi gördükleri sıkıntıların altında ezileceğimizi düşünerek beklediler.

Mecbur kalmasaydık, bu harekât da başlamayacaktı.

Mehmetçik başarıyla ilerledi ve planlanandan hızlı hedefe doğru yürüdü.

Gördük ki karşımızda yedi düvel kara propagandaya sarılmış.

*

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, her platformda dünyaya gerçekleri anlatıyorlar.

Gece gündüz.

Basın aynı şekilde destek veriyor bütün imkânlarla anlatıyor, vatandaşlar destek veriyor.

Aslında hiç o kadar dil dökmeye gerek yok.

Dinleyenlerin hepsi o kadar iyi biliyorlar ki, bugüne kadar bin defa anlatılmış konulara hiç de yabancı değiller.

*

Sınır güvenliğimizi korumak zorunda olduğumuzu, mültecilerin durumunu, uluslararası kuralların bize tanıdığı hakları, terör örgütünün bunca yıllık geçmişini çok iyi biliyorlar, görüyorlar.

Mehmetçiklerimizin hiçbir ordunun yapamadığı kadar sivil hassasiyeti içinde olduğunu, kimyasal silah kullanmadığımızı, kullanamayacağımızı zaten elimizde bir gram dahi bulunmadığını bizden iyi biliyorlar.

Bilmiyor, görmüyor, anlamıyor gibi görünmeyi seçiyorlar sadece.

Aptala yatmak işlerine geliyor.

Biz de bıkmadan, usanmadan, büyük bir sabırla tekrar tekrar anlatıyoruz.

İkiyüzlü davrananlar, hep aynı surat ifadesiyle bakıyor.

En güzel örnek, geçmişte Almanya Dışişleri Bakanı olmuş Bay Gabriel’dir.

“Erdoğan söyledi, biz dinlemedik. Terör örgütüne yardım ettik” sözlerini canlı yayında söyledi. “Kürtler başka, terör örgütü başka” dedi. “Onlar Avrupa’da da rahat durmadılar, o yüzden yasakladık” diye konuştu.

Eğer banttan yayın olsaydı, o kısmı çıkartarak yayınlarlardı emin olun.

#Dışişleri Bakanlığı
#Türkiye
#Anlaşma
#Suriye
#Recep Tayyip Erdoğan
5 yıl önce
Ah Gabriel ah, anladın ama geç anladın
Kara dinlilerle milletin savaşı
Efendimiz’in (sav) Teravihi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı