Kimisi örtüden çekiniyor, kimisi örtülüden... Örtüden çekinen DSP bildiğiniz gibi, "örtülü"den çekinense Çiller. ANAP''lılar Tansu Çiller''in "örtülü ödenek" davasından Yüce Divan''a gitmesini arada bir konu ediniyorlar ama, hiç merak etmeyin, kimseye bir şey olmaz.
DSP''nin örtü korkusu da büyüttükleri kadar değil. Aslında kendileri de farkında. Bir başörtüsü yüzünden rejimin tehlikeye gireceğini bağıra bağıra söyleyenler, el çırparak tempo tutanlar çok iyi biliyorlar abarttıklarını. Ama galiba, birinin bu rolü üstlenmesi lazım diye düşünüyorlar ki, bir müsamerenin parçası gibi hep bir ağızdan haykırıyorlar.
Demokrasinin herkes için lazım olduğunu unutmuş görünen o güruh "Dı-şa-rı... dı-şa-rı..." diye bağırdıkça, tarihe "özgürlükleri kısıtlayan, çirkin sesli adamlar" olarak geçtiklerinin farkında bile değiller. Yahut farkında olanlar da günü kurtarma derdinde. Böylece laikliği siyasete alet etmiş oluyorlar.
Ne tuhaftır, "demokrasi"yi despotluğa çevirenlerin partisinin adı "Demokratik" kelimesiyle başlıyor.
Büyük ihtimal, bunlar yarın hükümet olduklarında, –1984 ilhamıyla– yeni bakanlıklar da kurabilirler:
Barış Bakanlığı, Huzur Bakanlığı, vs...
Bakırköy Özgürlük Meydanı''nda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri toplanmış, başörtüsünü protesto ediyorlar.
Ne tuhaf!.. Özgürlüğün kısıtlanması talebi "Özgürlük Meydanı"nda haykırılıyor.
Bu bayanlar ve bayların çağdaşlık anlayışı da bu kadar işte. Başını örttün mü gerici oluyorsun, çağdışı oluyorsun. Çağdaş olmak için açman gerekiyor.
Eğer baş açmak çağdaşlıksa, sadece başı değil, kıçı da açık olan maymunlar o göstericilerden daha çağdaş demektir!..
"Meclis''e bizim verdiğimiz oylarla giriyorlar, maaşları bizim verdiğimiz vergilerle ödeniyor" diyor Özgürlük Meydanı''ndaki özgürlük düşmanları.
Haydi iz''andan yoksunsunuz, anladık; hesap da bilmiyorsunuz. Peki, sadece siz mi vergi veriyorsunuz? Merve''ye oy verdiniz mi gerçekten?..
Cumhura düşman olan bir cumhuriyet anlayışıyla kaç vakte kadar idare edeceksiniz?
Sözlerini değiştirerek "Açmalı yavrum açmalı, Merve başını açmalı" diye bir de türkü söylemişler. Sabah gazetesi "Merve''ye şiirli tepki" başlığıyla verdi haberi.
Bunlar, kendilerini "efendi" sanıyor, kendi dışında kalanları da köle. Uzun yıllardan beri yaşananlara bakınca, öyle sanmalarını normal karşılamak gerekir. Doğruluk payı yüksekti çünkü bunca zamandır.
Ama artık işler değişti sahip!.. Köylülerin çocukları da kapıcıların çocukları da okudu, yönetmeye talip oldu.
Yıllarca yanlış yönetilmekten bıktı çünkü hepsi. Özgürlüğe ve demokrasiye sahip çıkmak gerektiğine inanıyorlar şimdi. Ve sizden korkmuyorlar. Boşuna tepinmeyin. Azınlıksınız. Çok olsanız da korkutamazsınız kimseyi!..
"Bırakın şu adamı öldüreyim" diye Akit muhabirine saldıran ve zor zaptedilen sinirli adama dikkat edin. Adını bir kenara yazın. Göreceksiniz, istikbali parlak olacak. Gelecek seçimde Ecevit''in kadrosundan Meclis''e girmesi yüksek bir ihtimal. Parti içinde üst düzey yöneticiler arasına girerse de hiç şaşmayın!..
Topraktan korkmak neden, âşık yârdan korkar mı
Göklere mağrur bakan dağlar yardan korkar mı
Bulut yağmur doğurur, katreden umman akar
Gökte yalnız dolaşan güneş kardan korkar mı
Meclise kim başkan olacak, şimdilik kimse bilmiyor. Dengeler hassas. Nevzat Yalçıntaş da olabilir, Sadi Somuncuoğlu da... Yıldırım Akbulut da olabilir, Uluç Gürkan da... Ahmet İyimaya''nın şansı da diğerlerinden fazla farklı sayılmaz.
Aslında başvuruda bulunan bu adayların dışında düşündüğüm bir aday vardı: Mesut Yılmaz.
Epey zamandır "Çankaya" hesapları yaptığı bilinen Mesut Yılmaz için bu bence iyi bir fırsat demektir.
Normal şartlar altında Cumhurbaşkanı olması zayıf gözüken Mesut Bey, eğer TBMM başkanı seçilirse, en azından Cumhurbaşkanı dış gezilere çıktığı zamanlarda "vekaleten cumhurbaşkanı" olma şansını yakalayıp bu hevesini kısmen de olsa giderme imkanı yakalayabilirdi ama başvuruda bulunmadığı için kaçırmış oldu.
Ecevit, tam tesli-miyet talebiyle MHP''yi asiti kaçmış gazoza benzet-mek istiyor.
