Bıçaklı katil Rahman Hafizar''ın yakalanışını anlatıyor muhabir.
Kebapçıda yemek yediğini, gömlek ve ayakkabısı olmadığını, üzerinde kan izleri bulunduğunu, taksi durağındakilerin şüphelenerek polise haber verdiklerini ve böylece yakalandığını söylüyor. Sonra da "Adli tıpa getirildiğinde...." diye devam ediyor.
Adli tıpa!..
Nasıl bir tıpa acaba bu?
Yoksa "Adli tıbba getirildiğinde..." mi demek istiyor?
Şov tivi, Hikmet Uluğbay''ın taburcu oluşunu duyururken, ekranda şu yazı gözüküyordu:
"Tekrar bakanlığa geri dönecek mi?"
Sadece "Bakanlığa dönecek mi?" demek bile yeterliyken, bu kadar uzatmanın gereği nedir? Hem "tekrar", hem "geri" hem de "dönmek" bir arada olunca, katmerli kadayıf gibi bir şey oluyor... Belki de ileri dönecek!..
"Osmanlı ve Hoşgörü" konusu tartışılıyor. Türk, Yunan, ABD''li ve İsrailli tarih profesörleri arasında bir de "amatör tarihçi" var. 28 Şubat sürecinden sonra birden bire "makbul tarihçi", hatta "resmî tarihçi" olarak kamuoyu gündemine sokulan Cemal Kutay.
Bu arkadaş, (kendisine "arkadaş" dememize gücenmez sanıyorum. Zira aralarında yaş farkı olan kişiler de arkadaş olabiliyor. Akran olmak gerekmiyor.) bazı şeyleri fena halde karıştırmaya başlamış.
İlerlemiş yaşının etkisiyle belki, birbiriyle çelişen sözler de sarfediyor. Diğer konuklar ise, yaşına hürmeten olacak, Kutay''ın devirdiği çamların üzerinde pek durmadılar.
Yalnızca "İslam''da hoşgörü yoktur" sözüne ABD''li tarih profesörü Heath Lowry itiraz etti. İslam tarihinde 15 asırdır yaşananların bu hükmü tekzip ettiğini söyledi.
Bakın, ihtiyar tarihçimiz başka neler söyledi: "21. yüzyıl İslam faşizmi yüzyılı olacak. Geçmişte Batı''dan Doğu''ya doğru olan ''Haçlı Seferleri'' gibi şimdi de Doğu''dan Batı''ya doğru bir ''Hilal Seferi'' hazırlanıyor."
Doktor Stress programını belki görmemişsinizdir. Hazret''in bir-iki lakırdısını daha aktaralım:
"İslam dininin kurucusu (Hz. Peygamber) üç ana ilke ortaya koymuş ve bunlar Atatürk''e kadar anlaşılmamıştı. Bunlar ''La ikrahe Fiddin'' (Dinde zorlama yoktur), ''La Ruhbaniyyete Fi''l-İslam'' (İslamda ruhbanlık yoktur) ve ''Zamanın değişmesiyle ahkâmın değişmesi'' ilkeleridir."
Buyurun, buradan yakın!..
Bilindiği üzre, bunlardan ilki Kur''an-ı Kerim''de geçen bir ifadedir. "Hz. Peygamber''in getirdiği ilke" demek, saygısızlık olur herşeyden önce.
İkincisi, "Osmanlı''da hoşgörü" konusunun tartışıldığı bir ortamda, "Dinde zorlama yoktur" ilkesinin Atatürk''e kadar anlaşılmadığını söylemek, abesten de öte bir şeydir!
"La Ruhbaniyyete Fi''l-İslam" (İslamda ruhbanlık yoktur) ilkesine kimsenin itirazı yok. Kaynağı da Hz. Peygamber''dir, bu doğru. Ancak Atatürk''e kadar bu ilkenin anlaşılmadığını söylemek, cehaletin son perdesi!.. Atatürk öncesi dönemdeki İslam tarihi boyunca, bir ruhban sınıfı varoldu mu ki? Bir "tarihçi" böyle bir yargıya nasıl varabilir? "Nerenden öğrendin bu bilgiyi, nerenden çıkarıyorsun be adam?.." diye sorarlar!..
"Zamanın değişmesiyle ahkâmın değişmesi" ilkesine gelince... Bu, Hz. Peygamber''in ortaya koyduğu bir hüküm değildir. Cemal Kutay''ın yorumladığı anlama da asla gelmez. Mezheblerin teşekkülü döneminde Hanefi ekolünün en önemli düsturlarından biri olan bu ölçüyü Ahmet Cevdet Paşa''nın Mecelle''sinde görürüz.
Cevdet Paşa''nın kasdettiği şey, anlaşılacağı üzre, İslam''daki ictihad müessesesidir. İctihad kapısının kapalı olduğu tartışmaları da bu söze haklılık kazandırmaz. Atatürk, ictihad kapısını açmak gibi bir mücadelenin içinde olmadığı gibi, Cevdet Paşa da Atatürk''ten çok önce yaşamıştır.
Haddizatında, Atatürk de bir ilahiyatçı veya İslam yorumcusu değildir. Çok önemli toplumsal reformlara imza atmış bir devlet ve siyaset adamıdır. Ama Atatürk adını kalkan yaparak, her konuda kendi kişisel veya zümrevî çıkarları doğrultusunda çeşitli fırıldaklar çeviren insanlar ortaya çıkabiliyor.
Yoksa siz, "fırıldak" deyince, onu sadece çocukların oynadığı bir oyuncak mı sanıyordunuz?
Apo''nun terörist olduğunu nereden öğrendik? Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Meclisi''nin aldığı karardan... Söylemeseler bilemeyecektik! (Karga)
