|
Derbi derbidir

Zirveye oynayacakları umut edilen ve fakat zirvenin çok gerisine düşmüş olan dört büyüklerden ikisi; Beşiktaş ile Trabzon karşı karşıya geldi. Her iki takım da bu sezon taraftarlarını üzmüştü. Beşiktaş Avrupa''da hâlâ var gözüküyor ama kimse yoluna devam edebileceğini düşünmüyor.

Bu iki yaralı takımın oynayacağı derbiden ne umulurdu. Üstelik stadyum hanımlar ile çocuklara kalmıştı.

Ne dedik: Derbi derbidir.

Yine de tempolu, bol pozisyonlu, heyecanlı bir karşılaşma oldu. Her iki takım da ilk devre çok dağınıktı. Trabzon sakatlıklar sebebi ile neredeyse çökmüş olan Beşiktaş savunmasını geçmekte hiç zorlanmadı. Bir maçta bu kadar pozisyon olamaz. Bu kadar gol kaçmaz. Beşiktaş''ın hocası Ersan''ın o perişan halini nasıl görmedi. İbrahim de bitkindi. Sidney o kadar ağır ki, ağır çekim bir filmin figüranı sanki.

Trabzon Şenol Hoca''nın disiplini ile ikinci yarı bayağı toparlandı, oyuna hakim oldu. Başta otuz gole ulaşmış Burak olmak üzere forvetler gol kaçırma yarışına girdiler. Bu arada Almeida iki Trabzonlu arasına girerek bir gol attı, ama nafile. Trabzon Beşiktaş kalesine sel gibi akıyordu. Gol veya goller bulacağı belliydi. Nitekim buldu ve öne geçti. İki yerine beş, veya yedi gol de bulabilirdi. Buna mukabil oyunun son dakikalarında bir gol yiyerek maçı berabere bile bitirebilirdi.

İşte o zaman Trabzon''a yazık olurdu.

Hak eden kazandı.

Beşiktaş için "havlu" attı diyebiliriz. O pırıltılı kadro, o pahalı transfer harekatı fos çıktı. Artık yönetime kim gelirse, kimler taşın altına elini sokmaya cesaret ederse, Beşiktaş''ı mali açıdan düze çıkarmak için çok ter dökecek.

Dökmeli de.

Yoksa takım (Kulüp) bir yıkıma doğru gidiyor. Muhtemelen pahalı futbolcuları satacaklar. Onların yerine herhalde gurbetçi ve genç oyunculardan yeni ve ucuz bir kadro kuracaklar.

Dış sahada sürekli puan kaybeden Fenerbahçe kendi sahasında yenilmemeye sanki yemin etmiş. Bu hafta Süper Ligin diri ve zorlu ekiplerinden Gençlerbirliği üzerine sağanak olup yağdı. Takım fırtına gibiydi, herkes görevini yaptı. Gençler''in ilk iki golden sonra gardı düşmüştü. Fenerbahçe alıştığımız tutumu ile iki farkla öne geçtiğinde geriye yaslanır ve skoru muhafaza derdine düşerdi. Bu defa öyle olmadı. Takım son dakikaya kadar hücumu ve golü düşündü, mücadeleyi sürdürdü.

İnsan sormadan edemiyor.

Eskişehir karşısında ezilen, acze düşen bu Fener nasıl oluyor da bir hafta sonra böyle muhteşem oynayıp altı gol atabiliyor.

Ben bu işin uzmanı değilim. Bir takımın iki hafta içinde bu kadar değişebileceğinin sebebini bulamıyorum.

Aslına bakarsanız Aykut Hoca da bulamıyor. Eğer bulsa idi Fener deplasmanda üst üste bu kadar puan kaybetmezdi. Fenerbahçe bu deplasman fobisinden kurtulamaz ise Galatasaray''ı yakalamayı ve şampiyon olmayı unutsun.

12 yıl önce
Derbi derbidir
Bu da geçer yâ hû
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler