|
Kokar ağaç

Bilir-bilmez kişiler tarafından İstanbul''un hemen her yerine sanayi kavağı da denilen, çok çabuk gelişen Kanada kavağı dikildiğini; bu sebeple şehrin bir kavak istilasına uğradığını defalarca yazdım.

Hiçbir estetik hüviyeti olmayan, üstelik her bahar saldığı polenlerle türlü hastalıklara yol açan bu kavakların bir an önce kesilmesini; yerine İstanbul''a yakışan çınar, kestane, ıhlamur, erguvan vb. gibi ağaçların dikilmesini tavsiye ettim.

Benim gibi bu işlerle ilgilenen yazarlar, ayrıca uzman kişiler yetkilileri uyardı.

Astım, bahar nezlesi çekenler; göz, solunum yolları rahatsızlıkları olan kimseler çeşitli ortamlarda kavaklardan şikayetlerini dile getirdiler.

Niyahet yetkililer harekete geçti ve İstanbul''u bu yaramaz kavaklardan temizledi. (Bu arada bilir-bilmez bazı kişilerin “ağaç katliamı” diye nümayiş yapması, bazı gösterilerin ne kadar kasıtlı, cahilane ve ucuz olduğuna delildir).

İstanbul bu kavaklardan daha beter bir ağacın istilası altındadır. Ağacın adı: Kokar ağaç. Aslında halk arasında galiz bir adı var, onunla anılır ama lügatlar kibar bir isim bulmuş. Ailanthus adı ağaç buradan hareketle Aylandız, Aylandoz diye de anılır.

Ona “kokar ağaç” denmesinin sebebi bilhassa yapraklarının ve çiçeğinin gayet nahoş kokmasındandır. Bu ağacı kimse bilerek dikmez. Kendiliğinden yetişir ve çok çabuk büyüyerek on beş, yirmi metreye ulaşır.

Bulunduğu yerden köklerini uzatarak sağa sola yayılır, oralardan filiz vermek suretiyle yeni fidanlar oluşturur. Tohumları rüzgar ve kuşlar vasıtası ile oradan oraya taşınır. Parklar, bahçeler, meydanlar, caddeler, yol kenarları şu anda bu ağacın istilası altındadır.

Kof olduğundan ne kereste olur ne odun. Hiçbir şeye yaramaz. Yani sözüm meclisten dışarı gölgesinde dahi oturulamaz.

Ağaçla mücadele zordur. Bunu kökü ile birlikte sökmezseniz seneye yeniden yeşerir. Belâ gibidir. Kavaktan sonra yetkililerin bir kez daha harekete geçerek “Aylandoz Savaşı” başlatmaları lazımdır.

Ağaçlandırma (tanzim) ile ilgili bir başka sorun ise hem dikim, hem bakım (budama, yenileme vb.) alanındadır. Bakınız geçen yıl yapılan budama pek iyi bir netice vermedi. Bilhassa at kestanelerinin (Sultanahmet başta olmak üzere) tepeden budanması bazı ağaçların zayıflamasına, hatta kurumasına yol açtı. Ben bu işin uzmanı değilim ama her gelip geçtiğimde ağaçlarla sohbet ederim.

Tramvay caddesinden Beyazıt Meydanı''na doğru şöyle bir bakın. Orada meydan falan göremezsiniz. Hatta Cami''yi, Üniversite Kapısını, Hat Sanatları Müzesi''ni (Bayezit Medresesi) fark etmeniz zordur.

Meydanı kaplayan çay bahçeleri, bu bahçelerde aşırı büyüyen ağaçlar her tarafı örtmüştür. Zaten Beyazıt Meydanı''na yeni bir düzen vermek Belediye Yönetimi''nin boynuna borçtur. Orası en az Sultanahmet Meydanı kadar bakımlı ve zarif olmalıdır.

Şimdiki hali Mimar Turgut Cansever''e malediliyor ama, herkes biliyor ki yapılan uygulamanın Turgut Hoca''nın tasarımı ile ilgisi kalmamıştır. (O kadar değiştirilmiştir).

Bayezit Meydanı''nı yeniden dizayn etmek kaçınılmaz bir görevdir. Ama zordur. Çünkü orası hemen her yöne dağılan bir transit geçiş alanıdır. Her sabah büyük bir yaya nüfusu oradan dört yöne dağılır. Buna talebeleri, Cuma namazlarından sonra veya herhangi bir sebeple yapılan gösterileri de ekleyin. Bir de sokak satıcıları ile turist otobüslerini.

Belki ilk iş olarak tıpkı Taksim Meydanı gibi orada da gösteri yapmayı yasaklayabilirsiniz. Ama bu yetmez. Transit geçişi, meydana verilecek yeni dizayna (ağaca, çiçeğe, kent mobilyasına zarar vermeyecek) uyarlamanız lazımdır. Yine de yapılmayacak bir şey değil.

Sur İçi''nin en önemli meydanının öylesine terkedilmiş hali içimizi sızlatıyor.

Kadir Başkan''a duyrulur.

Turgut Hoca yaşarken bu adımın atılması, ona danışılması şarttır. Cenab-ı Hak sağlık ve uzun ömür versin. Turgut Hoca Meydanın tarihini, yapısını en iyi bilen kişidir.

17 yıl önce
Kokar ağaç
Bir Başka Mesele: Truva atını içimize yerleştirdiler
Ahlâk kitapları ve “İslâm Ahlâkının Esasları”
Şimdi gözler Avrupa Birliği’nde…
Çocuğun adı Hanzala
İran, emperyalistlerle mi savaşıyor, Müslümanlarla mı?