|
Dünya liginde niçin yokuz?

Yirminci yüzyılın ilk Şubat ayında, Rus maliye bakanı Sergei Witte, Çar İkinci Nikola''nın huzurunda ihtiramla şu açıklamaları yapıyordu: "Haşmetmeâb! Sanayisi olmayan bir ülke kendini bağımsız sayamaz. Ancak iktisaden bağımsız ülkeler siyasî güçlerini tebarüz ettirebilirler. Almanya, İngiltere ve ABD''nin başarıları ile Çin, Hindistan ve Türkiye''nin aczleri bunun kanıtıdır."*

İttihatçıların maliye bakanı Cavid Bey de farklı düşünmüyordu. Osmanlı toplumu ancak sermaye vasıtasıyla düzlüğe çıkabilirdi. "Sermaye olmaksızın emek iş göremez, sermayesizlikten milyonlarca Osmanlının emeği heder olup giderdi. Sermaye ülkeye uygarlık getirirdi. Toprak sermayeyle işlenir, fabrika sermayeyle kurulur, sermaye sayesinde ticarethaneler açılırdı. Ülkede sermaye olduğu ölçüde emekçiler sefaletten kurtulurdu."**

Ağustos ayının dergilerine göz atınca, zihnim yüzyıl başlarına kaydı ve o zamanki tartışmaları hatırladım. Şimdi görüyorum ki, yüz yılda arpa boyu yol gitmişiz. Ne "adam gibi" bir sanayi kurabilmişiz, ne gerekli sermayeyi oluşturabilmişiz. Türkiye''yi yüzyıl başına göre değil, şu anki dünya birinci ligine göre değerlendirecek olursak, perişanlığımız gün ışığı gibi ortaya çıkar.

Capital dergisi ilk 500 şirket araştırması yapmış ve İSO anketiyle beraber yayınlamış. Biz daha ayrıntılı olduğu için İSO anketini tercih ederek, aynı günlerde piyasaya çıkan Fortune dergisindeki Küresel 500 ile karşılaştırdık. İşte başlıca sonuçlar:

1. 1998 yılında, 41''i kamu, 459''u özel, 500 büyük sanayi şirketimiz 18 katrilyon 142 trilyon TL tutarında bir satış hasılatı yapmış. Bu rakam, ortalama 260.000 TL/$ kuru üzerinden, yaklaşık 70 milyar $ eder. Bu durumda, 500 büyük şirket bir tek şirketten müteşekkil olsaydı, Küresel 500''de ancak 19. sırada yer alabilecekti. Türkiye''nin ilk 500 şirketinin istihdam ettiği eleman sayısı 585 bin. Oysa sadece General Motors 594 bin eleman çalıştırıyor. Küresel 500''ün toplam eleman sayısı 40 milyona yaklaşıyor.

2. Küresel lige tek başına girebilecek hiçbir kamu veya özel şirketimiz yok. Dünya liginin 500. şirketinin 1998 satış hasılatı 8.9 milyar $; bizim en büyük şirketimiz olan Tüpraş''ınki 7 milyar $. En büyük 10 kamu şirketinin 1998 cirolarının toplamı 16 milyar 750 milyon $. Eğer bunlar bir tek şirket olsalardı, küresel ligde 237. sırayı alırlardı. İlk 10 özel şirketin 1998 cirosu ise 6.6 milyar $. Bu durumda, bunların hepsi bir tek şirket olsaydı bile, küresel ligde yerleri olmazdı.

3. Türkiye''nin 500 büyük şirketinin 1998 yılında toplam kârı 3.7 milyar $ olmuş. Bunun yüzde 88''i (3.3 milyar $) faaliyet kârı değil, faiz geliri. Oysa Ford Motor''un kârı 22 milyar $, GE''ninki 6.4, IBM''in 6.3, GM''unkiyse 3 milyar $. Ve Türkiye''deki durumun aksine, bu kazançların onda dokuzunun faizle ilişkisi yok; düpedüz sanayici kârı.

Capital dergisi aynı sayıda Koç Holding''e 40 yıl emek veren İnan Kıraç ile etkileyici bir konuşma gerçekleştirmiş. Kıraç, Vehbi Koç''un önemli bir uyarısını aktarıyor: "Sanayicilerin finansta işi olmamalı!" Niçin? Bunu şöyle açıklıyor tecrübeli işadamı: "Sanayici dünyanın hiçbir yerinde finans sektörünün içerisinde değildir. Beyler, buraya bir kapital koyuyorsunuz. Kalkıyorsunuz, kişilerden para topluyorsunuz, size güveniyorlar ve paralarını veriyorlar. Siz de gidip bunu kredi olarak birilerine veriyorsunuz. Bu kişiler ya başarılı, ya başarısız olur. Başarısız olursa, problem sizindir. Bugün her şey iyi gibi gözükür ama bir panik olur, herkes batar, paraları siz ödemek zorunda kalırsınız ve sanayiinizi batırırsınız. Türkiye''de, bilinmeyenin çok olduğu bir dönemde, bu işle büyümenizi istemiyorum. Sanayicinin işi bankacılık değildir."

Millî ve küresel ligin analizine devam edeceğiz. Şimdilik şunu belirtelim yeter: Koç bugün yaşıyor olsa, büyük sanayicinin kazancının onda dokuzunun sanayicilikten değil, faizden geldiğini görse, acaba şöyle mi derdi: Beyler, halktan para topluyorsunuz; size güveniyorlar ve paralarını veriyorlar. Siz de gidip bunu kredi olarak devlete veriyorsunuz. Devlet başarısız olursa, problem sizindir. Bugün herşey iyi gibi gözükür ama bir panik olur, herkes batar, paraları siz ödemek zorunda kalırsınız ve sanayiinizi, hayır ülkenizi, batırırsınız!

(*) T. H. von Laue: Sergei Witte and the Industrialization of Russia, New York: Atheneum, 1969, s. 2.

(**) Zafer Toprak: Milli İktisat-Milli Burjuvazi, İstanbul: Tarih Vakfı, 1995, s. 11.


25 yıl önce
Dünya liginde niçin yokuz?
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu