|
Harem"i Harem"e dönüştürmek

Şehirler medeniyetlere tutulmuş aynalardır. Şehirlerini koruyamayan medeniyetler, kültürel değerlerini koruyamazlar. Yirmibirinci yüzyılda, bütün ülkelerin karşı karşıya olduğu sorunların başında, şehirlerin kültürel varlıklarıyla birlikte doğal çevrelerinin korunması gelmektedir. Çünkü, doğal güzellikleri yanında kültürel zenginliklerini koruyamayan şehirlerin, dünyanın ekonomik çekim merkezlerinden biri olması mümkün değildir.

*

Şehirlere kişilik ve kimliklerini tarihi eserleri kazandırırlar. Şehirlerin canlılıkları, tarihi yapılarına yeni fonksiyonlar kazandırılarak, bugüne taşınmalarından kaynaklanır. Bir şehir, tarih içinde geçmişine ne kadar uzaktan bakarsa, geleceğini de o kadar yakından görür. Şehirlerinin geçmişlerini yok edenler, İstanbul''da olduğu gibi, şehirlerine Prof. Dr. Sadettin Ökten''in deyişiyle, Hiroşima''ya atılan atom bombasından daha çok zarar verirler.

*

Ökten Hoca, her hafta sonu, beraber olduğumuz “Mavera Sohbetleri” programının sonrasında, İstanbul''daki yıkımın, atom bombasıyla Hiroşima''da yapılan yıkımdan, geri kalmadığını vurgulamaktan kendini alamaz. Gerçekten Cumhuriyet döneminde, İstanbul''daki yıkımı, dünyada hiçbir şehir görmemiştir. Osmanlı İstanbul''u korunarak, Cumhuriyet İstanbul''u surların dışına inşa edilseydi, bütün zenginlikleriyle İstanbul''da hem tarihi doku, hem de doğal çevre korunmuş olurdu.

*

Osmanlı Devleti''nin Avrupa''nın en büyük gücü olduğu dönemlerde, İstanbul dünyanın en önemli ekonomik, siyasal ve kültürel merkeziydi. Çok boyutlu, belirli bir zamanda, şehirlerin anası Mekke''ye yapılan Hac yolculuğu, İstanbul''dan başlardı. Dünya Müslümanlarının aylarca süren Mekke yolculuğunun güvenliği, denetimi ve gözetimi osmanlı sultanları tarafından sağlanırdı. Hac yolu, ipek yolu gibi, kültürel dokunun olduğu kadar ekonomik yapının da omurgasını oluştururdu.

*

Türkler Osmanlı döneminde Mekke''deki “Harem” uygulamasını İstanbul''a kadar genişletmişlerdir. Zamanla yaşıt Mekke''nin “Harem” bölgesinde, savaş yapılmaz, kimsenin burnu kanatılmaz, hayvanlar öldürülmez, ağaçlar kesilmez ve bitkiler koparılmaz. Bu yüzden, Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, harem anlayışının İslam medeniyetinde, şehirciliğin temelini ve çevre korunmasının özünü oluşturduğunun üzerinde önemle dururdu.

*

Küreselleşen dünyada, şehirlerin kültürel dokuları ve doğal çevrelerinin korunması, ulusal boyutlardan uluslararası boyutlara taşınmıştır. Kültürel değerlerle birlikte doğal çevreyi koruyabilmek için, Türkler Mekke''nin “Harem”ini İstanbul''un Harem''ine kadar genişletmişlerdir. Yeni yüzyılda çevre sorunlarının üstesinden gelebilmek için, bütün dünyanın harem yaklaşımını benimsemesi gerekir.

*

Yirmibirci yüzyılda dünya ya bütün boyutlarıyla kutsal kültürün değerlerini benimseyecek, ya da ateşle çevrilmiş bir akrep gibi, ölüme sürüklenecektir.

*

İnsanlık mikroskopları bırakıp teleskoplara odaklanmalıdır.

*

Yeni Harem yeryüzünden önce gökyüzünde aranmalıdır.

14 yıl önce
Harem"i Harem"e dönüştürmek
Su testisi su yolunda kırıldı
Rızık, kader ve tevekkül ilişkisi
Kendini bil, Rabbini bil, haddini bil. Ya da: Kültürel olarak “iktidar” değilseniz, siyasî olarak iktidar olamazsınız!
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık