|
"İslam"ın siyasal boyutu

İslam''da ana ilkeler dışında, sosyal, ekonomik ve siyasal çevrenin değişmesinin kaçınılmaz olduğu sürekli vurgulanır.

Olivier Roy, özellikle Afganistan üzerine yaptığı çalışmalardan yola çıkarak "Siyasal İslam"ın iflas ettiğini söylüyor.

Türkiye''de Roy''dan ilham alan seküler çevreler, "28 Şubat"ın estirdiği baskı ve şiddet fırtınası içinde İslam''ı temsil eden siyasi partilerin de sonunun geldiğini iddia ediyorlar.

Batı''da olduğu gibi, Türkiye''de de seküler güçler, demokratik mekanızma içinde Müslümanlar''ın temsil edilmesini bir "tehdit" olarak değerlendiriyorlar.

Türkiye''deki güç odakları "Siyasi İslam" deyince, uzun sakallı ve siyah çarşaflı insanların yönetime gelmelerini anlıyorlar. Oysa onlar bütünün küçük bir parçası.

Sözkonusu anlayış, aslında "Siyasal İslam"ın Batı''daki algılanışının Türkiye''ye yansımasıdır.

Afganistan''daki savaş, değişik Müslüman gruplardan daha çok farklı aşiretlerin iktidar kavgasıdır. Aşiretlerin kültür düzeyi, kaçınılmaz olarak, iktidar kavgalarına da yansıyor.

Aşiretler, Kuzey Irak''ta olduğu gibi, iktidar yarışmasını, toplumun katılımıyla değil, silahlarının gücüyle kazanmaya çalışıyorlar.

Türkiye''de ise, Müslümanlar Tanzimat''tan bu yana Batıcı güçlerle iktidar mücadelesi yapıyorlar. Bu bağlamda, Türkiye''nin bir Batı ülkesinden hiç de geri kalmayan zengin bir demokrasi birikimi var.

İslam Dünyasında Müslümanlar, dayatmacı, baskı ve şiddete dayalı, toplumuna ve kültürüne yabancılaşmış yönetimlere karşı ekonomik, kültürel ve siyasal bir mücadele veriyorlar.

İslam temel olarak, amaçların değil, araçların değişmesine dayanır. İslam''da ana ilkeler dışında, sosyal, ekonomik ve siyasal çevrenin değişmesinin kaçınılmaz olduğu sürekli vurgulanır.

İki günü birbirine eşit olanların toplumlarını dönüştürmesi mümkün değildir. Toplumları iki günü birbirinden farklı kılanlar değiştirir.

Türkiye''de olduğu gibi, İslam''ın değerlerine saygılı siyasi partiler tasfiye edilmeye çalışılırsa, seçime giren her parti "Siyasal İslam"ı temsil ettiğini savunmak zorunda kalır.

Merkeze yönelen siyasi partiler, merkezin değerlerine sarılırlar. Türkiye''de ise, hem tek, hem de çok partili dönemde, merkezde sürekli İslam olmuştur.

İslam, tarihin hiçbir döneminde, bir insanın iç dünyasıyla birlikte, özel hayatına sıkıştırılabilecek bir inanç ve değer sistemi olmamıştır.

Günümüzde İslam dünyası kuşatan dayatmacı yönetimleri değiştirebilecek tek güç Müslümanlardır. Onlar geçmişte olduğu gibi, bugün de değişimin öncüsü oluyorlar.

Müslümanlar Batı kültürü içinde oluşmuş kavramlarla konuşmazlar. Ancak bu onların siyasal anlamda Batı''dan geri olduklarını göstermez.

24 yıl önce
"İslam"ın siyasal boyutu
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...