|
Ankara'dan izlenimler
Amerika'nın, nasıl öç alacağı konuşulurken, hiç de iyimser beklentiler sergilenmiyor. ABD'li Siyaset Bilimci Huntington'un ileri sürdüğü "Medeniyetler Çatışması" ihtimali yeniden gündemde. Oysa, düne kadar, globalleşen bir dünyada, sınırların kalkacağı ve farklı kültürlerin kaynaşacağı belirtiliyordu.

Amerika'da, yabancı düşmanlığının başladığı haberleri kulağımıza geliyor. Müslümanlar ve Araplar hedef tahtasında. Ucundan, düşmanlık, Türklere karşı da filizlenebilir.

Ama, Kore savaşı ve daha sonra Körfez savaşı, Amerikalıların Türkiye'ye diğerlerine göre daha güvenle bakmasını sağlıyor. Kaldı ki, Ortadoğu'da o kadar İsrail yanlısı bir politika yürütüyoruz ki, Sharon'a bile kucak açtık. ABD nezdinde sicilimiz bu yüzden oldukça temiz!

ABD'nin onuru

Belli ki savaş kanunları uygulanacak ve kurunun yanında yaş da yakılarak "ABD'nin onuru" kurtarılacak.

Türkiye'nin eli mahkûm. Üslerimiz bombardıman uçaklarına tahsis edilecek. Zaten Nato çerçevesinde bir harekât yürütülüyor. Biz de Nato üyesiyiz ve ateş hattının tam içindeyiz. Terörden sorumlu görülen ülkeler vurgun yediği takdirde, Türkiye, mukabil eylemlerle karşılaşacak ülkelerin en başında geliyor. Üstelik, Türkiye'yi vurmak için, öyle çok ince hesaplara, etkili stratejik planlara gerek yok. Amerika'nın onuru kurtulurken, ülkemizin başına neler gelebilir diye, gelişmeleri endişeyle izliyoruz.


Başörtülüler

Birkaç gündür Ankara'da çeşitli temaslar yapıyorum. Her tarakta bezi olan bir strateji uzmanı ile konuştum. Onun iddiasına göre, Amerika'daki terörün Müslümanların üzerinde kalması, Anayasa Mahkemesi'nin, AK Parti'nin 6 başörtülü kadın üyesi hakkında vereceği kararı bile etkilemiş. Saldırıdan önce, "siyasi partilerde başörtülü kadın kurucu olabilir" diyenler çoğunluktayken, iki asker kökenli üyenin karşı tarafa geçmesiyle, karar 6'ya 5, AK Parti'nin aleyhinde çıkacakmış!

İslâma dayandırılan bir fanatizm, Müslümanlığı mahkûm etmeye hazır zihinleri harekete geçiriyor ve dindarların aleyhine gelişmelere yol açıyor.

Ben, şahsen duyduklarıma inanmak istemedim. Çünkü fanatizm, zaten haksızlıklardan kaynaklanıyor. Adaletsizliği derinleştirerek çare bulacaklarını sananlar, çok büyük bir yanılgıya düşüyor.

Bir görüşe göre de, bu durumda Amerika'da Pentagon'un etkisi artacak, Türkiye ile demokrasi eksenli ilişkilerin yerini, terörü ezmeye yönelik baskıcı yöntemler alacak. Bizimle konuşan kulağı delik siyaset bilimci, "Türkiye'de asker daha etkili bir konuma geliyor" dedi.


Tayyip Erdoğan

Gelelim Tayyip Erdoğan meselesine. Erdoğan'a karşı girişilen yargısız infaz farklı boyutlar kazandı. Albayraklar operasyonunda vurulmak istenilen hedef, AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan. Dikkat ederseniz, Albayraklar haricinde, Belediye Başkanlığı sırasında Erdoğan'ın en yakınında olan insanlar göz altına alındı.

Geçen sene buna benzer bir operasyon yapıldı. Gene amaç Erdoğan'a ulaşıp, onun kamuoyundaki temiz imajını zedelemekti. Fakat başarılı olunamadı.

İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen'in, birkaç ay önce bazı gazetecilerin Ankara temsilcileriyle konuşurken "Yeni Şafak'ı ezeceğiz" dediği kulağımıza gelmişti. O toplantıya katılan bir arkadaş bunu bize nakletmişti de, lâfın ciddiyetine inanamamıştık. Doğru çıktı.

Baraj altında kalan bir siyasi partinin son çırpınışları bunlar.

Bir yandan yolsuzluk iddiaları, öte yandan, laiklik karşıtı olduğu söylemleri ile ve kasetlerle Tayyip Erdoğan'ın önünü kesmeye uğraşıyorlar.

Kamuoyu, Cumhur Ersümer'in, Koray Aydın'ın, Hüsamettin Özkan'ın, açığı olan, manipülasyoncu bazı medya patronlarının üzerine gidilsin istiyor. Ama devlet, bütün imkânlarını Tayyip Erdoğan'ın itibarını kırmak için seferber etmiş durumda.

Diyelim ki Anayasa Mahkemesi "kurucu üye olamaz" kararını verdi. Ne çıkar... Partiye üye olup, yeniden Genel Başkan seçilir. Çünkü, Hasan Celâl Güzel hakkında verilen kararın paralelinde, siyasi faaliyette bulunma hakkı zaten var. Sadece, Milletvekili Kanunu'nun 11'inci maddesinde -af edilse dahi milletvekili seçilemez- denildiği, kurucularda da milletvekili seçilme yeterliliği arandığı için, Erdoğan kurucu Genel Başkan olamıyor.

Anayasa Mahkemesi, o da, zorlamayla, Erdoğan'ın, kurucu Genel Başkanlığı'nı engelleyebilir.. o kadar.

Öte yandan Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11'inci maddesi kolayca değişir. (Herhalde, hiçbir parti yasakları savunmayacaktır.) Veyahut AB'ye uyum çerçevesinde, 312'nci madde antidemokratik uygulamalara yol açmayan bir şekle dönüşür, o zaman zaten mesele kalmaz.


Saatli bomba

Önümüzdeki hafta Anayasa değişikliği gündemi işgal edecek. Burada dikkat edilmesi gereken iki madde mevcut. Tehlike henüz kamuoyuna yansımadığı için, uyarmakta yarar görüyoruz:

Uzlaşma metninde, 26'ncı maddeye şu fıkra ekleniyor: "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti Anayasa'nın 1, 2 ve 3'üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller, kanunla düzenlenir."

Basın hürriyetine ilişkin 28'inci maddede ise, 26'ncı maddeye atıf var: "Basın hürriyetinin sınırlanması 26 ve 27'nci maddedeki hükümler çerçevesinde olacaktır."

Bu durumda, Anayasa'nın 1, 2 ve 3'üncü maddelerinin değiştirilmesini sözle veya yazıyla savunmak yasaklanacak mı? Düzenleme kanunla olacağına göre, kimbilir, torbanın içine hangi yasaklar atılacak(!)

"Başkent Ankara olmasın" demek, suç mu sayılacak? "Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk milliyetçiliğine ve Anayasa'nın başlangıçtaki ilkelerine bağlı" ibaresi ideolojik bir yaklaşım, vazgeçelim şeklindeki bir teklifte bulunmak da, mahkûm olmaya yetecek herhalde. Çünkü, yeni düzenleme, Anayasa'nın 1, 2 ve 3'üncü maddelerinin değişmesini savunmayı yasaklıyor. İllâki, statükoya yapışıp kalacaksınız.

Uzlaşma paketinden 26'ncı madde mutlaka çıkarılmalı. Aksi takdirde Anayasa'nın 13 ve 14'üncü maddelerinin özgürlükleri arttırıcı bir biçimde düzenlenmiş olması bir manâ ifade etmez. 13 ve 14'teki temel hak ve özgürlükleri sınırlayan hükümleri düzeltsek bile, 26'ncı ve 28'inci maddelerde, büyük bir muğlaklık içinde, düşünce hürriyetini fevkalâde dar bir kalıba oturtunca, Ali'nin külâhını Veli'ye, Veli'ninkini Ali'ye giydirmiş oluyoruz. Hiçbir şey değişmiyor.

Uzlaşma metni içine sıkıştırılan bu saatli bombalara dikkat!
#Ankara'dan izlenimler
#Tayyip Erdoğan
#Başörtülüler
23 yıl önce
Ankara'dan izlenimler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle