|
Çin füzelerinde dış baskılar...

Çin’le görüşmeleri sürdürülen uzun menzilli füze projesinde kamuoyuna yansıyan son/yeni durum, ‘teknoloji transferi’ konusunda bir tıkanma olduğu, ‘olumlu sonuç alınamazsa ihalenin iptal edilerek yeni bir süreç başlatılacağı’ yönünde...

Haberi duyuran basın organı yeni durum için birden çok ihtimal sıralamış; eğer Çinli CPMIEC firmasıyla yürütülen müzakereler olumlu sonuçlanmazsa, önce Fransız, o da başarıya ulaşmazsa ABD'li firmayla masaya oturulacak, ihale iptal edilecek, “ortak üretim” kartı açılacak. (‘Hükümet iptal kartını açacak’, 01/03, Sabah.)

Türkiye’nin uzun menzilli füze ihalesi ve akıbetine yönelik küresel ilgi de yerel ilgi de her zaman yüksek oldu.

Mesela, neredeyse iklim hareketlerini dahi hükümet karşıtı habere dönüştüren propaganda mevkutesinde bir köşe yazarı ta Ocak ayı başında şu satırları kaleme almıştı...

“Başta ABD, NATO müttefikleri, Çin füze sistemlerinin ittifak hava savunma sistemleri ile müşterek çalışabilmesi için gerekli yazılım bilgilerinin hasım durumundaki bu ülkeye verilemeyeceğinden Ankara’nın nihayetinde belki de ‘hangarlarında çürümeye terk edilecek bir sistemi’ almış olacağına dikkat çekip, sert tepkilerini sürdüregeldiler.... Çin ile görüşmelerin, 7 Ocak günü yapılacak icra komitesi toplantısında sonlandırılması ihtimali çok yüksek.”

O çok yüksek ihtimal gerçekleşmedi. Kaldı ki, gerçekleşse bile, ‘hangarlarda çürümeye terk edilecek sistemin’ aslında çatır çatır çalışacağını Pentagon bile kabul ediyor!

ÜÇ İTİRAZIN GERÇEK SAHİBİ KİM?

Türk medyasının Ankara’nın “olası Çin tercihine” genel bakışı menfi. Bu itiraz üç ana sütuna yaslanıyor; 1. NATO savunma sistemleriyle teknik uyumsuzluk, 2. Siyasi olarak “eksen kayması” iddiası/kaygısı/baskısı ve 3. Çinli firmanın uygunsuzluğu... Bu saikler aslında Batı’nın söyledikleri. (Ama Batı bu maddelerde samimi mi, ayrı konu.)

Konu üzerine yayınlanmış yeni bir köşe yazısı durumu şöyle anlatıyor; “Herşeyden önce ihale henüz sonuca bağlanmamış: Asıl şaşırtıcı haber ise: İhalede ağırlık Çin’den Fransa-İtalya’ya kaymış..... Ezcümle: Tercihin Eurosam’a kayması, Türkiye için sağlıklı bir karar olmuş gibi görünüyor.” (‘İddialara Cevap: Türkiye Nato'dan Çıkıyor mu?’, 28/02, Hürriyet.)

Füzelerin istikbali üzerine yerli/yabancı çok kalem oynatıldı ama benim favorim-‘kimin sesi’ olduğunu sonunda yazacağım-şu satırlardır...

ABD’DE ÇİN FÜZELERİNİ DESTEKLEYENLER Mİ VAR?

“Türkiye’nin füze savunma sistemi için açtığı ihale konusunda verdiği mesajlar yakından izleniyor.”

“Türkiye’nin açtığı füze ihalesinde ibrenin Çin’den yana olduğu algısı yaratan açıklamalar NATO’da teknik olmasa da siyasi ve ilkesel rahatsızlık yaratmış durumda.”

“Türkiye, NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri ve İttifak’ın güncellemeye başladığı stratejik konseptinde tehdit olarak görülen iki alandan birine en yakın üye konumunda...”

“NATO’nun siyasi kanadının bu konudaki görüşü gayet net.”

“Bu sistemlerin içerdiği radar, komuta kontrol ve atış kontrol unsurları tek başlarına çalışmalarına olanak tanıyor. Dolayısıyla Türkiye, alacağı sistemlerin NATO ağına doğrudan bağlı olarak çalışma zorunluluğu bulunmadığı tezini işliyor. Teknik açıdan bu tezde bir sorun yok. NATO’nun askeri kanadı da teknik açıdan sorun olmadığı görüşünde...” (‘NATO’nun Tercihi Uyumlu Sistem’, 23/02, VOA-Amerika’nın Sesi.)

Bu “haber”in muhatabı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın TBMM’de CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın yazılı soru önergesine verdiği cevapta, “söz konusu sistemin, Türkiye›nin savunması için milli sistemlere entegre edileceğini ve NATO›ya entegre edilmeden kullanılacağını” kaydettiği sözleridir...

Tamam, fakat bu kadar değil. Daha doğrusu bu kadar basit değil...

ABD/NATO sisteminde “siviller” ile “askerlerin” bakışı arasındaki farkı görmeliyiz. ABD’nin sesinden bunu böylece duymayı da görmeliyiz. Bir şey söylüyorlar!

Dahası, “uyumlu” olmaması önemli değil, hatta “biz onu uyumlu da yaparız” ama “uygun değil” diyorlar...

TÜRKİYE NE YAPACAK?

Kısa vadeli geçmişte-araya giren-başka ilginç haberler de okuduk; “Uzun menzilli füze ihalesinde Çin halen şartnamedeki talepleri karşılamakla ilgili net yanıt vermedi. İhaleyi kaybeden Rusya ise sürece yeniden dahil olmak konusunda harekete geçti. Yetkililer, ihalenin ilk aşamasında elenen Rusya’nın halen uzun menzilli füze sistemini Türkiye’ye verme konusunda istekli olduğunu belirtiyorlar...” (‘Füze ihalesinde Moskova istekli’, 27/02, Sabah.)

SSM yetkililerine yaslanan bu habere Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir’in yanıtı şuydu; “Haberler nereden çıkıyor anlayabilmiş değilim, bizim herhangi bir resmi temasımız olmadı.” (‘Çin füzesini detaylı görüşüyoruz’, 28/02, Yeni Şafak.)

Bu kadar çok “iç-dış ses” kafanızı karıştırmasın. Ankara hâlâ aynı prensiplerin, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün konuya ilişkin söylediklerinin arkasında; “Bu konuda son derece objektif kriterler vardır; fiyattır, teslim tarihidir, teknoloji transferidir ya da ortak üretimdir. Bu kriterlere kim uyuyorsa, bu kriterler içinde Türkiye’nin menfaatlerine en uygun teklif hangisiyse o esas alınır ve o hayata geçirilir.”

“Devamı” için bakalım Batı/NATO/Batı ne yapacak?..

twitter.com/nedretersanel
#Çin
#CPMIEC
#NATO
9 yıl önce
Çin füzelerinde dış baskılar...
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık